17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üç kutuplu dünya düzenine doğru

İsmail Hakkı Pekin

İsmail Hakkı Pekin

Eski Yazar

A+ A-

Bugün köşemde E. Tuğg. ve Stratejist Sayın Nejat Eslen’in benim de tamamıyla katıldığım analizine yer veriyorum. Önümüzde çok muhteşem fırsatlar ve gelecek var. Yeter ki biz iç cepheyi sağlam tutalım ve oyunu kuralına göre oynamasını bilelim:

“İkinci Dünya Savaşından sonra ABD küresel bir güç haline geldi. Dünyayı kendi çıkarlarına göre yönetmek için ise BM’ i, NATO’ yu, IMF’ i ve Dünya Bankası’nı kurdurdu. Soğuk savaş döneminde ise dünya iki kutuplu bir düzene dönüştü. SSCB’ nin dağılmasıyla dünya tek kutuba düştü ve bu da ABD için bir fırsat yarattı. ABD kendi inisiyatifi ile Avrasya coğrafyasının zenginliklerine sahip olmak istedi. Zaman içerisinde Çin ve Rusya, Avrasya sisteminde yükselişe geçti ve dünya ABD-Çin olarak çokkutuplu bir dünya haline geldi. İçinde bulunduğumuz süreçte ise dünya iki buçuk kutuplu bir düzene doğru gidiyor. Bir tarafta Çin bir tarafta ABD diğer tarafta ise siyasi ve askeri etkinliği giderek artan ancak tek başına bir küresel güç olma potansiyeli olmayan bir Rusya vardır.

21. yüzyılın ilk 20 yılında birkaç tane önemli olay yaşandı. Bu olaylardan ilki SSCB dağıldıktan sonra oluşan küresel ve bölgesel dengesizlikler hala devam ediyor ve şiddet yayıyor. İkincisi Çin’in yükselişi. Çin özellikle yeni ipek yolu projesi ile çok ciddi bir jeopolitik hamle başlattı. Bu hamle, bir taraftan Pekin’i Rotterdam’la diğer taraftan Asya’yı Avrupa’yla öbür taraftan da Pasifik’i Atlantik’le birleştirecektir. İpek yolunun en kestirme yolu Anadolu ve İstanbul Boğazı’ndan geçiyor. Bu nedenle de Türkiye’nin önemi artıyor. Üçüncü önemli olay ise ABD’de Trump ‘ın başkan seçilmesidir. 21. yüzyılda ABD’nin en önemli jeopolitik meselesi küresel liderliğini sürdürebilmektir. Çin’in en büyük meselesi ise küresel liderliği ABD’nin elinden alabilmektir. İkinci Dünya Savaşı bittiğinde ABD’nin üretimi küresel üretimin %50 si kadardı. Bugün ise %25 ler seviyesine düşmüş durumdadır. Çin ise on yıl içerisinde reel rakamlarla üretimde ABD’yi geçecek. Donald Trump ABD’yi yeniden büyük yapacağını söylerken Çin’in yükselişini dizginlemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle de Trump Çin’i hedefleyecek ve Asya Pasifiğe yönelecektir. Avrasya’da rahat hareket edebilmek için Trump’ ın Rusya’ya ve Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Bu durumda Türkiye için Trump ‘ın başkanlığı bir fırsata dönüştürülebilir.

Dünyanın üç kutuplu olması da mümkündür. Eğer Rusya-Türkiye-İran bir araya gelebilirler ise Avrasya coğrafyasını ortadan böler. Bu üç devlet birbirlerinin noksanlarını tamamlar ve dünyada üç kutuplu düzen başlamış olur.”