30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vahhabi tüccar profili

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Vahhabilik, tarihi kökleri 18. yüzyılın sonunda Arabistan Yarımadası’nda zuhur eden bir itikat. Protestanlık ile Vahhabilik arasında orijinal ve enteresan ortaklıklar vardır. Her iki akımda da Yahudi-Siyonist öğretilerin derin izlerine rastlanır. İşin gerçeği şudur ki, her iki tarikatı kuran veya kurulmasına öncülük edenler Siyonist Yahudilerdir. Kapitalist-Emperyalist sistemin tesis edilmesinde belirleyici bir rol oynayan fikir erbabının öncüleridir. Konuyla ilgili onlarca bilimsel çalışma mevcuttur. Alman toplumbilimci Max Weber'in kaleme aldığı "Protestan Etik (Ahlak) ve Kapitalizmin Ruhu" adlı eser, bu tarikatın kapitalizmin dinamiklerine yaptığı etkiye açıklık getirmeye çalışmıştır. Arabistanlı yazar Nasır Sait, Vahhabi inancın efendileri olan Suudi Hanedanlığın kökenlerini anlattığı "Suudi Ailesinin Tarihi" adlı kitabında Vahhabi-Suudi ahlakın, dünyevi ve toplumsal ilişkilerinde neden katı bir materyalist anlayışı egemen kılıp telkin ettiğini araştırmıştır. Bu iki önemli çalışma ve birçok akademik araştırma, Protestan ve Vahhabi mezheplerin kurucuları olan Siyonist Yahudilerin temel öğretisini teşkil eden "maddi zenginlik" felsefesinin, her iki akımın temel inanç sistemini teşkil ettiğini ortaya koymuştur. Hulasası, maddi kazanım için Allah ile aldatan, yakan ve yıkan bu zihniyet, varlığına güç katan siyasi-dini otorite ve maddi zenginlik dışında hiçbir şeye tapmaz. 

Suudi Hanedanlığında çalışan yüz binlerce vatandaşımız var. Ülkenin parası dışında sizinle paylaşacakları güzel şeyler nadirdir. Yalan, dolan ve ahlaksızlığın çok yaygın olduğu şahsi tecrübelerimle sabittir. Kâbe, Kuran, Peygamber ve kutsal olan her şey üzerine edilen kasem ve yeminlerin beş para değeri yoktur. Çok ciddi garantiler almamışsanız ticaretiniz mutlak zarar eder. Ülkede çalışan, özellikle hizmetçi statüsünde olan, kadınların büyük bir bölümü ev sahipleri nezdinde ya cariye ya da cinsel objedir. Suudi hanedanlığın memuru olan efendi ülkelerden gelmiyorsanız yahut önemli meslekleri icra eden gruptan değilseniz, ağlasın sevenler o halinize. İtiraz edecek şeytanın avukatlarına seleften söyleyelim; şüphesiz en güzel çiçekler bataklıkta yaşar ve çok ince elenirse Suudi hanedanlığında da kaideyi bozan çok istisna bulunacaktır.  

Vahhabi Siyonist hastalık çirkef yüzünü Irak ve Suriye'de çok bariz ifşa etmiştir. Bu hastalık bölgemiz için ciddi bir tehdit ve büyük bir tehlikedir. Maddi zenginlik için her yol mubah diyen Vahhabi Siyonist zihniyet, ahlaksız prensiplerini ticaret sahasında da ibraz etmiştir. Halep ve İdlib vilayetleri bölgemizin en etkin ve nüfuzlu sanayi, tarım ve ticaret mekânıdır. Türkiye sınırının sıfır noktasında olan bu vilayetler Hatay, Kilis ve Gaziantep vilayetlerimizin kapı komşusudur. Halep ve İdlib soyulurken, zenginlikleri Türkiye'ye taşınırken Türk tüccarı ve tüketicisi ahlaklı davranmadı. Bu soygun ve talana ortak oldu. Çalınan malların taşınması, satılması ve tüketilmesinde rol aldı. Erdoğan-Davutoğlu hükümeti ve Suriye muhalefeti, Suriye'nin soyulmasına üç maymun oldu. Türk devleti bu organize suça paydaş oldu. Ancak en büyük namussuzluk, Türkiye'den Suriye'ye ihraç edilen ticaret mallarında yaşanıyor. Suriyeli muhalif terör grupların kontrolü ve tüccarların iştiraki ile hâsıl olan ticaret para kazanmaya en çok muhtaç olan tüccarlarımızı bile bezdirmiş durumda. Mal üretiminde sahtekârlık arşa ulaşmış durumda. Bisküvi türlerinin ambalajı üzerine yazılan gramaj ile muhtevanın farklı olması, ayçiçek yağına her türlü yağın karıştırılması ve şişe üzerindeki gramajla şişe içindeki yağın ağırlığının aynı olmaması, kuru maya paketlerinde mayadan çok tozun olması, sağlık bakanlığı onaylı doğal kaynak su diye satılan artezyen suları, çocuk mamalarında dönen dolaplar, sahtekârlık, düzenbazlık, faturada oynamalar, batakçılık, hilecilik hudut ticaretinin yeni adı. Arapçada deyimdir: "Bir halkın musibeti başka bir halkın ticareti için faydalı olabilir". Musibetten bile yağ çıkartan Türkiye'nin Vahhabi hükümeti ve ürünü olan Vahhabi tüccar profili musibetin kendisidir.