30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni düşmana yeni ordu

İhsan Sefa

İhsan Sefa

Site Yazarı

A+ A-

Güvenlik denilince hepimizin aklına asker, polis, jandarma gelir; yani ateşli silah taşıyan, saldırgan ve kötü niyetli insanlara karşı bizleri koruyanlar.

İnsanoğlunun var oluşundan beri; birbirine üstünlük kavgaları hırs ve menfaat çatışmaları hiç bitmemiş, bitmeyecektir de. Bazı ülkeler emperyalist amaçları için büyük silahlı güçler oluşturur iken diğerleri de kendi hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kendi silahlı güçlerini oluşturmaktadır.

İnsanlık tarihi ile başlayan güç mücadelesinde hep insan insanla çatışmış, bu çatışma ateşli ateşsiz silahların yanı sıra ekonomik silahlarla devam ede gelmiştir. Sonuçta insan insanla çatışmıştır.

Çin’de ortaya çıkan Kovid-19, yaygın adıyla koronavirüs dünyaya bir mesaj vermiştir: “Ey insanlık sen kendi kendini yerken ben de seni yiyeceğim.” Korona salgını Çin'de başlayınca Çin’i rakip gören Batılı güçler sevinçten ellerini ovuşturmaya başladılar. Çin batacak ve kendileri için ticari rakip olmaktan düşecek, Asya’da kaybedilen sömürü düzenleri tekrar doğacaktı. Tabi ki öyle olmadı. Çin yeni düşmana karşı yeni bir ordu kurdu:

Sağlık ordusu.

Komuta kademesini Çin Devlet Başkanı ve tıp bilim adamlarının oluşturduğu bu ordu, hekimler, tıbbi araştırmacılar ile diğer sağlık çalışanlarından oluşuyordu. Ordunun silah ve teçhizatı tamamen tıbbi araç ve gereçler ile araştırma laboratuvarları ve hastanelerdi. Guinness rekorlarını alt üst edecek 8-10 günlük bir süre içinde binlerce yataklı hastaneler kuruldu. Kovid-19'a karşı amansız bir savaşa girişildi ve zafere ulaşıldı.

Çin 2 ay gibi bir sürede başarıya ulaşırken virüs, Avrupa’ya ve ABD’ye yayıldı. Bu ülkeler bırakınız savaşı kazanmayı, düşmanı mevzide bile tutamadılar, her geçen gün savunma hatları yarılıyor ve Kovid-19 cepheleri bir bir ele geçiriyor. Şimdilerde Çin onlara yardım eli uzatıyor.

Çin başarır iken Avrupa ve ABD neden bu savaşı kaybediyor?

Tek bir cevabı var. Devletçilik yani kamuculuk!

Batı’nın daha çok para ve kâr elde etmeye dayanan ferdiyetçiliğinden sağlık da nasibini almıştır. Kısacası liberal sistem sağlığı da insan hayatını da ayaklar altına almış, paran var ise yaşa, yok ise öl demiştir.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, devletin zengini yoksulu ayırmadan o ülkede yaşayan tüm insanlar için bir kucaklayıcı koruyucu olması gerektiğini, bu nedenle de Savunma, Eğitim, Sağlık, Adalet ve Bayındırlık hizmetlerinin devlet eliyle yapılması gerektiğini vurgulamış ve Atatürkçü düşüncenin temel ilkelerinden biri olan Devletçiliği ortaya atmıştır. İnsan yaşamı için, devlet olmanın ve o devleti oluşturan insan gücünün varlık ve birliğinin korunması için yukarıda saydığım 5 ana unsurun devlet eliyle yani kamu tarafından yapılması esastır.

Çin ‘in başarısının sırrı buradadır: Devletçilik.

Çin’de Mao Zedung 1949'da iktidara geldikten sonra Atatürk gibi devletçiliğe önem vermiştir. Çin yönetimi, insan yaşamı için gerekli temel unsurları özel sektöre bırakmamıştır. Kısacası devletçi bir yönetim sistemi getirmiştir. Çin’de tüm sağlık sistemleri devletin elindedir. Bu nedenle sağlık ordusunu çabucak oluşturmuş ve kısa sürede ve çok az kayıpla korona ile mücadelede başarı kazanmıştır.

Dünya yeni bir savaşla karşı karşıyadır. Bu savaşla mücadele edecek sağlık ordusu da tıpkı silahlı kuvvetler gibi devletin ordusu olur ise başarı sağlanır. Sağlık ordusu devletin olmayan ülkeler bocalamaktadırlar, bunlardan bazıları sağlık kurum ve kuruluşlarını devletleştirme çabasına girmişlerdir.

Türkiye’de her ne kadar sağlıkta özel sektöre de yer verilmiş olsa da devletçilikten çok uzaklaşılmamıştır. Büyük hastaneler ve araştırma merkezlerinin devletin kontrolünde olması ve özel hastanelerin de korona mücadelesinde görev almaları devlet tarafından mecbur kılınmasıyla Avrupa ve ABD ye göre daha başarılı bir durum sergilenmektedir.

Dünya virüs saldırılarıyla yeni savaşlara gebedir. Virüs savaşlarında senin düşmanın, benim düşmanım ayrımı yok, düşman tüm insanlığın düşmanıdır. Küreselleşen dünyada bir yerde başlayan salgının süratle her tarafa dağıldığı ve tüm insanlığı tehdit ettiği ortadadır. Bu yeni düşmana karşı da devletlerin milli sağlık orduları kurulmalıdır. Bu yönü ile koronovirüs sağlıkta kamuculuğun yani devletçiliğin ne derece önemli olduğunu ortaya koymuştur. Düşman ortaktır ve tüm ülkelerin düşmanıdır. Bu nedenle; ülkeler bu yeni düşmanlara karşı savaşları kazanacak tıbbi personele, tesis, araştırma geliştirme ve donanıma sahip yeni ordularını yani sağlık ordularını ivedilikle kurmalı ve ordular arasında sıkı işbirliği kanallarını geliştirmelidir.