Yükselen korumacılık küreselcilere kırmızı kart gösteriyor!
Seçimler geride kaldı ve rejim fiilen değişti. Gerçeklere dönme zamanı geldi, fakat bu durum kimsenin işine gelmiyor!
Farklı kesimler, seçim değerlendirmesi ve tavsiyeler başlığı altında kendi çıkarları lehine lobi yapmak dışında başka bir şey düşünemiyor!
Seçim belirsizliğinin yerini,yalan rüzgarlarının ki alıyor!
Bu çabaların, çaresizliğe dayalı endişeleri gizleme anlamında olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekiyor!
***
Siyasi irade, rejim değişikliğine ilişkin düzenlemeler ile oyalanıyor; görev dağılımı ve muhtemel strateji konusunda pek bir çalışma yapılmıyor. Dış güçler, yeni muhataplarından istediklerini alabilmek için, tehdit ve teşvik paketlerini hazırlamayı hızlandırmış gibi görünüyor. Finansal piyasalar ve iş dünyası ise ekonomi yönetiminde kimlerin olacağına takılmaktan kurtulamıyor, olmazı olurmuş gibi gösterebilmek ve göz boyamak adına yoğun çaba harcıyor.
***
Ticaret savaşları konusunda geri adım beklentilerinin gerçekleşmemesinin, küresel eğilimler ve ülkemiz açısından ne anlama geldiğini hesaba katmak kimsenin işine gelmiyor. Söz konusu durumun, önerilen ekonomi politikası yaklaşımlarını ve arkasındaki beklentileri yönlendirme hedefli kısa vadeli bakış açılarını anlamsızlaştırdığı hiç tartışılmıyor. Küresel kökenli bu olumsuzlukların, ülkemizdeki döviz kurlarıfaizler ve geleceğe yönelik beklentiler üzerindeki etkilerini hatırlamak uyanıkların işine gelmiyor!
***
Ticaret savaşları başlığı altında yaşanan gelişmelerin genel adı korumacılıktır. Finansal yapı ve piyasalar açısından, katlanılabilir bir durum olmadığı bilindiğinden olabildiğince kaçınılan bir durumdur. Bugüne kadarki geri adım beklentilerinin yanıtsız kalması, riskten kaçınma eğilimini beslemeye devam etmiştir. Korumacılığın güçlendiği koşullarda ne kurallı ekonomiden, ne de para otoritesinin araç bağımsızlığından bahsetmek olası değildir. Çeyrek asır süren sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar setinin, ağırlaştırdığı sorunlar nedeniyle birikmiş maliyetlerin ödenmesi zamanının geldiği anlamındadır. Küreselleşme denilen kuralsızlığa bağımlılaşmış iş kollarının, en büyük kayıplarla yüzleşme zamanının çok yakında sahne almaya başlayacağının işaret fişeğidir.
***
Finansal kesimin siyasi iradeye tavsiye ettiği yaklaşımların tümü, Arjantin yönetimi tarafından yerine getirildi. Döviz kurlarındaki tırmanışı durdurmak için faizler seri bir şekilde ve yüksek oranlarda artırıldı, ekonomi yönetimi piyasaların itibar edeceği kişiler ile desteklendi; fakat işe yaramadı! Son şans olarak IMF’nin kapısını çaldılar ve 50 milyar dolarlık bir anlaşma yaptılar; yine olmadı, döviz kurları tarihi yüksek düzeylerinde salınmaya devam ediyor. Tüm özverilere rağmen beklentiler olumsuzlaşmayı sürdürüyor, düzeltilmesi sağlanamıyor. Eğer küresel koşullar daha farklı olsa, ticaret sa vaşları yaşanmıyor ve dolar faizleri yükselmiyor olsa idi, sonuç daha farklı gelişebilirdi!
***
Büyük patronlarımız ve başta mali sektör olmak üzere sistemi oluşturan kurumsal yapımız artık gerçekçi olmayı beceremiyor. Sermayenin artık yönlendirilebilir olmaktan çıktığını ve buna bağlı olarak korumacı eğilimlerin sahne almaya başladığını göremiyor. Bu durumun farkında olanlar karşı taraf durumunda olanları sindirmek için ticaret savaşları ve diplomatik tacizleri araç olarak kullanmak zorunda kalıyor. Fakat hedefe konulmuş olanların kaybedecek çok şeyi olsa veya hedeflerinden vazgeçmek bu anlamı desteklese idi, geri adım sayılabilecek adımları atar ve misilleme yaparak gerginliği tırmandırmaktan kaçınırlardı! Fiili durum ne kadar teslimiyetçi olursak olalım, döviz kurları ve faizlerdeki yükselişi terse çevirmenin pek olası olmadığını düşündürüyor. Aksi yöndeki yapay zorlamaların ise kırılganlığı artırmaktan başka bir işe yaramayabileceğini hesaba katmak gerekiyor.
***
Korumacılığa yönelim bir çeşit çaresizliktir; mevcut düzenin sorunları çözemediğinin ve ağırlaştırdığının, bu olumsuzluğa daha fazla kayıtsız kalınamadığının itirafıdır. Uzlaşı ile olmuyor ise kaba güç kullanarak başının çaresine bakmaya çalışma girişimidir. Küreselleşmenin, yerini ulusal devlete ve milliyetçiliğe bırakmasıdır.
Korumacılığın yükseliş eğiliminde olduğu koşullarda, riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi normaldir; fakat devlet tahvillerinin bile güvenli liman olmaktan çıkması, sistem dışı tercihlerin parlaması kaçınılmazdır.