21 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küresel krizler dönemi!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

İyice ağırlaşmış sorunlar ve aşırılık sınırlarını zorlayan sürdürülebilir olmayan eğilimler, tüm kesimleri fazlası ile rahatsız ediyor. İnsanlık kısa vadeli bakış açısının esiri olmaya devam ettiği sürece, gerçeklerden uzaklaşılıyor ve çok büyük sıkıntılar yaşamadan bu açmazdan bu açmazdan kurtulmak olanaksız hale geliyor. Zira olumsuz sonuçların sebebine odaklanarak kalıcı çözümler üretmeye çalışmak yerine, olası panik eğilimleri bloke etmeye ve günü kurtarmaya çabalamak zorunda kalınıyor. Fakat bunların konuşulması veya tartışılması, etkili ve yetkili kesimlerin işine gelmiyor!
Finansal piyasaların kendi çıkarlarına hizmet etmesi için ürettiği masalları ve kullanım ömrü sınırlı söylemleri bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Bu ay içinde küresel düzeydeki menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık değerlerinin tarihi rekorlar kırmış olması ve fiyat oynaklıklarının çok düşük seviyelere girmiş bulunması, konumuz açısından özel bir önem taşıyor!
Girişte özetlemeye çalıştığımız tespitler doğru ise böyle bir sonucun ortaya çıkmaması gerekiyordu! Veya tersinden bakalım: eğer her şey göründüğü gibi ise ve piyasalarda ortaya çıkan sonuç gerçeği yansıtıyor ise, farklı kesimler arasındaki çıkar çatışmaları neden büyüyor ve uzlaşmazlıklar derinleşiyor? Neden üreten kesimlerin faaliyet gelirleri azalırken borçları hesapsızca büyüyor? Para otoriteleri ortaya çıkan sonuçtan hangi sebepler ile rahatsız oluyor? Gelir ve servet dağılımlarının kontrolsüz bir biçimde bozulması niçin önlenemiyor, kırılganlık istikrarlı bir şekilde artıyor?

HERKESTE BİR PANİK!

Küreselleşme denilen kuralsızlık, Soğuk Savaş sonrasında hazırlandı ve pazarlanmaya başladı. Temel amaç finansal sermayeyi diğer ekonomik faktörler üzerinde belirleyici hale getirmek ve bunu yönlendirenleri Dünya’nın hakimi haline getirirken diğerlerini yıpratarak bağımlılaştırmaktı. Nihai hedefe yaklaşıldığında, oyunun kuralları değişecek ve senaryo yazarlarının çıkarlarına hizmet edecek Yeni Dünya Düzeni sahne almaya başlayacaktı.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı, 2001 Eylül ayındaki terör saldırısından sonra tüm eğilimler kontrol dışına çıkmaya başladı! Kısa vadeli spekülatif eğilimlerle zaman kazanmaya çalışılırken, sürdürülebilir olmayan eğilimlerin ve giderek ağırlaşan sorunların esiri olmak durumuna düşmekten kurtulmak mümkün olamadı! Para politikaları günü kurtarmak üzere hesapsızca gevşetildi; 2004 sonrasındaki normalleşme zorlamaları başarılı olamadı ve küresel krizler dönemi devreye girdi. Varlık ve emtia balonları şişerken para otoritelerinin endişeleri büyüdü, hava kaçırırken ise herkes panik olmaya başladı.
Sistemi oluşturan kurumsal yapı kademeli olarak yozlaştı. Siyasi iradeler bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak konusunda yeterli ve gerekli çabayı göstermedi. 2008 yılındaki küresel krizden, 2011’deki Arap Baharı denilen yıkıcı dalgadan çok dersler alındı; fakat gereği yapılamadı. Her aşamada gemiler yakıldı, normale dönüş yolları sabote edildi. Etkili ve yetkili kesimler, meçhule giden bu yolculuğa dur deme basiretini gösteremedi.

PUSULASI ŞAŞANLAR

Azaltılamayacak boyutta risk taşıyan ve bunları finanse edenler, olduklarından iyi görünmek ve risk alma isteğini uyarmak için her yolu zorluyor. Kendilerini faiz yükselişi ve bilanço küçülmesi yolu ile tehdit eden para otoritelerini dinlemiyor. Varlık değerlerini ve fiyat oynaklıklarını yapay bir şekilde manipüle etmesini durdurmaya çalışanları dinlemiyor; onları sistemi çökertmek tehdidi ile sindirmeye çalışıyor. Üç ay sonra ne olacağını veya nelerin olmayacağını kimse kestiremiyor. Küresel güç olmaya çalışanlar bile bu boyunduruktan kurtulmayı beceremiyor!
Başka bir deyişle piyasaların ve gelişmelerin dümenini, kısa vadeli bakış açısına bağımlılaşmış finansal sermayeye devretmiş olmanın bedeli her geçen gün ağırlaşıyor. Faaliyet dışı gelir bağımlılığı, tüm kesimlerin pusulasını işlevsiz hale getiriyor. Bu bağımlılıktan kaçınmaya çalışanlar hızla yıpranıyor ve faaliyetlerini sürdüremiyor; esiri olanlar ise nereye koştuğunu, kimlere hizmet ettiğini ve başına gelecekleri bilmeden sadece anı yaşıyor! Jeopolitik riskler ve tehditler, bu yazıya konu ettiğimiz anormalliğin yanında önemsiz kalıyor!