26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milli Kahraman Denktaş'a saygı Aydınlık ve Ulusal Kanal göreve!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

KKTC'de "yes be annem" diyerek 40 yıldır bağımsız yaşayan Kıbrıs Türk'ünü Annan planıyla Rumlara yamayarak, yavruvatanımızı Türk Milletinin "vizesiz" giremeyeceği bir yabancı ülke yapmaya çalışanlar, şükür ki hedeflerine ulaşamamışlardır. Ama Kıbrıs'ta Türk olduğunu unutup, aşağılık kompleksi içinde olanlar ve ucuz çıkarları için Rum'a yanaşma olmak isteyenler hala mevcut maalesef.

Ocak 2012'de yaşamını yitiren Milli Kahramanımız, KKTC'in Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş'ın anıt mezarının hala yaptırılmaması ve bütçede para yok denilerek ödenek konulmaması hepimizi derinden yaraladı.

Bizim "yes be annemcilerin" himmetine ihtiyacımız yok ve olmamalıdır da.

Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal bugünden tezi yok Milli Kahramanımız için projesi zaten hazır olan "anıt mezarın" yapılmasına önderlik edecek bir kampanya başlatmalıdır.

Bu kampanyaya Türk Milleti sadece Anavatan Türkiye'den değil, dünyanın her yerinden büyük bir istek ve mutlulukla katkı verecektir.

Milli dayanışma göstererek haysiyetimizi kimseye çiğnetmemeliyiz. Kahramanlarımızı unutturmamalıyız, milli birliğimiz ve beraberliğimizle KKTC ile gurur duymalıyız.

Haydi, Atatürkçüler, milliciler, yurtseverler, demokratlar.

Milli Kahramanımız Denktaş'ın anısına ve mücadelesine hep birlikte

Sahip çıkmaya!

***

General istifalarında yanlış olan ne?

Deniz Kuvvetlerinde ardarda yaşanan istifalardan sonra, geçen gün de Jandarma Genel Komutanlığından iki general istifa etti.

Ancak, istifa, (eğer özel bir nedenle yapılmamışsa) gerekçesini kamuoyuna ve silah arkadaşlarına açıkça anlatılarak yapılırsa anlamlıdır.

Sessiz, sedasız, istifanın bizim açımızdan fazlaca bir anlamı yoktur.

Ayrıca görev ve mücadeleyi terk ederek kaçmak Mustafa Kemal'in askerlerine yakışmaz.

Tahammül edilemez şartlar gelişmişse -istisnai olarak - istifanın da laik demokratik hukuk devletini ve Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli kişiler açısından elbette bir anlamı ve işlevi olabilir.

Ama onun şartı ise, Donanma Komutanımız Sn. E. Oramiral Nusret Güner'in yaptığını yapabilmektir. Cesurca ve mertçe ortaya çıkıp, konuşabilmektir.

Teğmen Sn. M. Ali Çelebi'nin istifa ve tezgaha karşı hepimizin gözlerini yaşartan muhteşem duruşu, onurlu mahkeme savunması ve örnek tavrı Mustafa Kemal'in askerlerinin her şart ve koşulda nasıl davranması gerektiğinin mükemmel bir örneğidir.

TSK'dan istifa ederek - askeri deyimle - araziye uyanların, sütre gerisinde yatanların, sessizliğe gömülenlerin, bizim tarafımızdan takdir edilmesi ve mazur görülmesi hiç de kolay değildir.

Ayrıca bazı emekli komutanların medya yoluyla birbirini itham eden, kişisel husumet ve çekişmelere varan, TSK'nın silah arkadaşlığı - ahde vefa ilkelerine ters düşen, milletin ordusuna duyduğu güveni sarsan tartışmaları ve atışmaları hepimizin içini acıtıyor.

Bence buna artık bir son vermek gerekiyor.

Düşmanı sevindiren, dostları üzen davranışlar yerine vakur, dirayetli ve sabırlı olmakta yarar var.

Büyük çoğunluğu yıllardır ağır tutukluk koşullarında, haksız ve hukuksuz iftiralarla, mesleki ve ailevi olarak ağır bedeller ödemelerine rağmen, Mustafa Kemal'in Askerlerine yakışan duruş ve metanet sergileyen tüm komutanlarımızı kutluyorum.

Onları tenzih ederek, sayıları çok az da olsa "bana" komplo kuruldu, "ben" mağdur oldum, "ben" masumum şeklindeki, kişisel sızlanma ve ağlaşmaların da TSK'nın en üst rütbelerine yükselmiş, kahramanca ve fedakarca hizmetler yapmış, askerlerine yakışmadığını belirtmek isteriz.

Aksi taktirde "komployu yaptırmasaydın, engelleseydin, yapanları ve bağlantılarını tespit - teşhir ve mahkum etseydin, komploya karşı demokratik - hukuk devletini ve Cumhuriyetimizi koruyup, kollamaktan vazgeçmeseydin", diye verilebilecek bir cevaba muhatap olmaları, onları da hepimizi de üzer.

Milletin bağrından çıkan, peygamber ocağı olarak görülen, şanlı Türk ordusunun Askeri de Generali de ağlamaz, şikayet etmez, sızlanmaz, mağduriyet söyleminde bulunmaz.

Asker, kendisine ve Cumhuriyetimize karşı asimetrik psikolojik harp ilan edenlerle, savaşır, kazanır veya şehit ya da gazi olur.

Gerisi lafı güzaftır...