26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Obama’ya Suriye’de kumpas mı?

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Önce haberi yorumsuz sunalım. Salı günü akşam saat 8.30 sularında, Suriye ordusu adına yapılan açıklamada, Suriye hava savunma siteminin, denizden gelen ve Suriye’nin Kuzey Lazkiye bölgesinde casusluk amacıyla keşif yapan, ABD’ye ait insansız Hava Aracının (İHA) düşürüldüğü haberi geldi. Düşen uçağın görüntüleri yayınlandı. Haber, Suriye Haber Ajansı (SANA) tarafından paylaşıldı. Pentagon adına ABD basınına konuşan bir askeri yetkili, Suriye üzerinde ABD hava kuvvetlerine ait “MQ-1 Predator Drone” tipi bir uçak ile irtibatın kesildiğini doğruladı. Uçağın o hassas bölgede ne aradığı ve hangi hava üssünden hareket ettiği sorularını yanıtsız bıraktı. Uçağın Adana-İncirlik hava üssünden kalktığı yönünde ciddi iddialar var. Ancak ne ABD’li nede Türk askeri veya sivil yetkililer bunu henüz açıklığa kavuşturmuş değil. ABD veya Türkiye’ye ait insansız hava uçakları dâhil özellikle Hatay’ın sıfır noktası ve Kuzey Lazkiye bölgesinde Suriye egemenliğini hiçe sayan bu tür hukuksuz kara ve hava faaliyetlerinde yer aldıkları biliniyor.  

Dün İsrail’de yapılan seçimde iktidarını yeniden pekiştiren Likud partisi lideri Siyonist Netanyahu ve binlerce milyar dolar serveti tekelinde bulunduran Vahhabi Suud ve Katar hanedanlıkları Irak ve Suriye’deki kirli terörün devamında ısrar ediyor. Bu klişeye ABD, İngiltere, Türkiye ve Fransa’da etkin olan Siyonist lobiler açık destek veriyor. Bibi (Netanyahu) ABD tarihinde ilk kez tanık olduğumuz Obama’ya rağmen Kongre tarafından davet edilmesi ve ABD’nin lideri pozlarında Kongre kürsüsünden Obama ve Kerry’e saldırması, ABD devletinin içinde bulunduğu trajik komik durumu özetlemesi açısından ilginçti. ABD’nin 2016 yılı başkanlık seçimleri için adaylardan biri olan Senatör Rand Paul, “Ben Kürdistan için yeni sınırlar çizeceğim ve onlara yeni bir ülkenin sözünü veriyorum” demiş ve bu sözü “bağımsız Kürdistan” diyenler tarafından baş tacı edilmişti. Obama ve Kerry’nin İran ile sürdürdüğü Nükleer uzlaşı görüşmeleri ve en nihayet Kerry’nin Esad ile uzlaşılmalı ifadesi, Suudi Hanedanlığı medyası, Davutoğlu sultası ve aynı minvalde söyleyen kesimlerin şiddetli saldırı ve eleştirilerine maruz kalmıştı. Kötü-iyi polis, sopa-havuç senaryoları mı sergileniyor, yoksa bölgenin gerçekliğinde Dünya için fiili tehdit oluşturan terör, İran-Irak-Suriye-Lübnan direnç hattı ve bu hattın siyasi kubbesi Rusya-Çin gerçekliği Obama-Kerry cephesine geri adım mı attırıyor? sorusu hayatidir. İkinci olasılığın daha realist olduğu aşikâr. Nitekim savaş ve terörün devamında ısrar edenlerin rahatsızlığı hâsıl olurken, Obama-Kerry yönetiminin karşı atağı geldi:  

Keşif casus uçak; 

ABD-İran nükleer müzakerelerin sonuna gelindiği,  

ABD’nin Hizbullah ve İran’ı terör listesinden çıkarttığı ve iktisadi yaptırımların kaldırılacağı niyetlerin netleşmeye başladığı,  

AB Parlamentosunun Suriye devleti adına bir heyet ile görüşmeler yaptığı 

AB parlamentosunun İran’a yönelik yaptırımların gözden geçirileceği, 

Kerry, Esad ile uzlaşılmalı dediği ve bu açıklamaların birilerini çılgına döndürdüğü bir zaman kesitinde Suriye’nin en hassas bölgesine gönderiliyor. Tam bu esnada provokasyon kokan bir haber tedavüle sokuluyor. BM güvenlik konseyinin Suriye’de klor gazı kullanımını mahkûm ettiği bir dönemde, Suriye helikopterlerinin terör grupların denetiminde olan Türkiye hududuna yakın İdlib kırsalında klor gazı kullandığı ve 6 kişinin bu gazdan dolayı hayatını kaybettiği, onlarca kişinin gaz sebebiyle hastanelerde tedavi altına alındığı tanıdık haberler ve fotoğraflar servis ediliyor.  

Davutoğlu, Türkiye’yi savaşa sokmak için birkaç füze attırıp hangi bahaneleri devreye sokacağını itiraf etmişti. Benzer şekilde birileri Suriye’ye birkaç predator gönderip ve hatta düşmeleri için dua edip, Obama ve Kerry’nin tekerine çomak mı sokuyor? Kesin olan şudur ki, ne zaman bir uzlaşma, bir yumuşama süreci yaşansa bir habis el devreye giriyor.