Operasyonun şifresi: Cumhurbaşkanı seçimi

Gündemin baskısı altındayım.

ABD seyahatimi yazacağım.

17 Aralık operasyonu fırsat vermiyor.

Mecburen ara vereceğim.

***

Herkesin gördüğü manzara:

İktidar bloku parçalandı. Kavga derin. Kalıcı.

İlk soru: Ateşkes ve uzlaşma mümkün mü?

Kurmay heyetleri bile öngörmüyor.

Köprüler atılmış.

Belli: Taraflardan biri yenilgiyi tadacak.

Yenen kazanacak mı? Kuşkulu.

***

Soru: Taraflar ne zaman ayrıştı?

Hiçbir zaman aynı olmadılar ki.

Cemaat Nurcu... AKP ise Nakşibendi kökten geliyor.

Nurcular genellikle orta sağı desteklediler.

***

Soru: Hedef kim? AKP mi, Erdoğan mı?

Dün de yazdım. ABD'de konuştuğum Cemaat temsilcileri açıkladı.

"ABD Türkiye'de radikal bir değişim istemiyor."

Yani ABD'nin gündeminde CHP iktidarı yok.

Amaç: Tayyipsiz AKP.

***

Soru: Kavganın sebebi?

Elbette iktidar mücadelesi.

Fakat bunun özel bir adı var: Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Artık kesinleşti. Erdoğan'a Çankaya yolunu kapatmak istiyorlar.

Danışmanı Yalçın Akdoğan sıkça vurguluyor:

"Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması halinde... süreçleri geri çevirmenin imkansızlaşacağını düşünüyorlar. Bu yüzden içeride ve dışarıda organize bir kampanya yürütülüyor." (Star gazetesi, 22 Ekim 2013)

***

Soru: Dış dinamikler kimden yana?

Cevabı bir başka soruya bağlı:

İçeride ve dışarıda... Kimin "kullanım değeri" yüksek?

İslam dünyasında... Erdoğan'ın "kullanım değeri" kalmadı.

Ortadoğu'da Türkiye'ye bir rol biçildi: Batı adına bölgeye nezaret etmek.

Erdoğan'lı Türkiye... Sadece husumet çeker.

Gül cenahı açıkça söylemişti. Yazdım:

"Tayyip Bey'li Türkiye yeni Ortadoğu'da politika yapamaz." (5 Kasım 2013)

İçeride de durum benzer.

Taksim süreci gösterdi. Milyonları sokakta birleştiren Erdoğan'dı.

Yani: İçte ve dışta... Erdoğan'ın maliyeti katma değerinden fazla.

***

Soru: Erdoğan'ın "piyasa değeri" hiç kalmadı mı?

Hakkını yememek lazım.

Erdoğan iki alanda hâlâ kullanılabiliyor: Kürt ve Ermeni açılımları.

Fakat, ABD'nin bütün "tercihli" adayları...

Gül, Cemaat, hatta Kılıçdaroğlu... Erdoğan'ın rolüne talipler.

ABD'de konuştuğum Cemaat temsilcileri...

Kürt ve Ermeni açılımında şaşırttılar.

Erdoğan'dan bile "ileri"deler. Yazacağım.

***

Soru: Erdoğan'a "Şah" mı çektiler?

Hayır. Son hamleye benzemiyor.

Amaç zayıflatmak. Yerel seçimi bir anlamda kaybettirmek.

İslamcı kulislerde zaten konuşuluyordu. Taksim'den önce de.

"Erdoğan'a seçim yenilgisi tattırmak lazım."

"Burnunu sürtmek... Hizaya getirmek için."

Yani iktidarı paylaşmaya razı etmek.

Hedefleri: Yerel seçimde % 40'ın altına indirmekti.

Şimdi... Erdoğan'ı hem ABD çizdi. Hem de Taksim.

Yüzde 40'ın altı çok mümkün görülüyor.

Hem de İstanbul ve Ankara'yı kaybetmesi.

***

Soru: ABD, alternatifi olmadan Erdoğan'ı indirir mi?

Bir: ABD eski belirleyici gücünde değil.

İki: Erdoğan'la yürümesi zorlaştı. Gündemde sürekli "arıza" var.

Üç: ABD farkında. Erdoğan'ı kim indirirse, seçenek odur. Atatürkçüler yerine... Tercihi kendi kontrolünde bir düşüş.

***

Soru: Operasyonun arkasında Neocon'lar mı var?

Hayır. Gerekmiyor da.

Cemaat'in Neoconlara bakışı: Açıkça "çete" dediler.

Obama, "uyumlu" iktidar arayışında.

***

Soru: Sonuçta kim yenilecek?

Cevap için henüz erken.

Fakat bir şey kesin:

Tarafların yenilgi kapasitesi asimetrik. Eşitsiz.

Cemaat yenilirse: Küçülerek yaşayabilir.

AKP yenilirse: Dağılır. Rant dağıtım merkezi gibi çünkü.

Cemaat ise "inanç" ağırlıklı.

***

Soru: Gül ve Cemaat, hatta Kılıçdaroğlu... Erdoğan'ın yerini doldurabilir mi?

Cevap: Zor.

Ee, öyleyse?!

Efendim bu, Türkiye'nin sorunu değil. Batının çıkmazı.

Bu, düşenlerin kavgası.

Türkiye, kendi seçeneğini inşa ediyor.

Devam edeceğim...