07 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Perinçek’in Defteri’nden iki isim: Balta ve Mumcu

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Gönül Defteri: Doğu Perinçek’in son kitabı.

Nisan 2018’de Kaynak Yayınları’ndan çıktı.

Bir portreler galerisi: 92 şahsiyet üzerinden Türkiye’yi yazmış.

Anlatılan: Cumhuriyetimizin hikayesi.

Atlantik sürecinde nasıl yıkıldığının zabıtlarını açıklıyor.

***

İki isim hakkında yazdıklarını aktaracağım.

Biri: Prof. Dr. Tahsin Bekir Balta.

Diğeri: Gazeteci/yazar Uğur Mumcu.

***

Önce: Tahsin Bekir Balta (1902-1970).

Cumhuriyetin abide hukukçularından.

Hem Perinçek’in... Hem Mumcu’nun Ankara Hukuk’tan hocası.

Hoca’sıyla ilgili yazdıkları dört sayfa.

Yoğun. Bir tür tarih tezi.

***

Perinçek’in söylediklerini özetleyelim.

27 Mayıs askeri müdahalesinden sonraki günler.

Türkiye’nin temel gündemi yeni anayasa.

İki görüş vardır.

Biri: Tamamen yeni bir anayasa yapmak.

Diğeri: 1924 Anayasası’nı temel almak.

***

İkinci görüşün sahibi Prof. Balta’dır.

Gerekçeleri sadedir: “Anayasa, devlet geleneğidir, ikide bir değiştirilmez.”

“Eğer 1924 Anayasası’nı bırakırsak, biri gelir bizim yaptığımız Anayasayı değiştirir.”

Sigortayı gösteriyor: “Oysa Atatürk’ün yaptığı Anayasaya dokunmak kolay değildir.”

Çare: “1924 Anayasasını iskelet alarak, günümüz gereklerine cevap veren bir anayasa yapalım.”

***

Sonuç biliniyor: Türkiye Prof. Balta’yı dinlemedi.

Tamamen yeni bir anayasa yaptı. 1961 Anayasası diye bilinir.

Sonrası malum: 12 Mart 1971 sürecinde Anayasa’nın bir kısmı...

12 Eylül 1980 sürecinde tamamı kolayca rafa kaldırılır.

Tahsin Hoca’nın kehaneti doğru çıkar.

***

Perinçek’e göre temel mesele “Altı Ok”tu.

“1961 Anayasası’nın en büyük hatası, Türk Devriminin temel ilkeleri olan, o Altı Ok formülünü terk etmesidir.”

Kıyaslama yapar ve ezber bozar.

“Atatürk’ün bize veda ederken bıraktığı Anayasa, 1961 Anayasası’ndan daha ileriydi, daha devrimciydi.... Atatürk bize Devrimci Cumhuriyeti bırakmıştı.”

***

Aktardığı iki bilgi önemli.

Biri: Altı Ok’un üç devrimci ilkesinin terkedilmesiyle ilgili.

“(27 Mayıs’ın) Kurucu Meclis tutanaklarına bakıyorum, zamanın ilericileri, ‘herkesi kucaklayan ve bütün akımlara eşit olanak tanıyan anayasa’ derken, Türk Devriminin temeli olan, o Devrimciliği bırakmışlar, o Halkçılığı ve o Devletçiliği terk etmişler. Batı’nın sosyal devletini almışlar.”

***

Diğeri: Milliyetçilikle ilgili.

“Kurucu Meclis’in en büyük tartışması, Milliyetçilik. Temsilciler Meclisi’nde üç kez oylanmış ve CHP güdümlülerin oylarıyla üç kez açık farkla reddedilmiş....”

Milli Birlik Komitesi’nde ise büyük tartışma yaşanıyor.

Cemal Gürsel ve Suphi Karaman gibi isimlerin bastırıyor.

9’a karşı 11 oyla zar zor kabul ettiriliyor.

Not: CHP’deki sorunlar eskiye dayanıyor.

Buna İsmet İnönü dönemi de dahil.

***

Anlamı: Türkiye Atlantik sürecinde paralel iki kayıp yaşadı.

Birincisi: Halkçılarımız devrimcilikten ve milliyetçilikten koptu.

İkincisi: Milliyetçilerimiz de halkçılığı terketti.

Hala bunun sıkıntılarını aşamadık.

***

Perinçek de iki sonuç çıkarıyor durumdan.

Özet 1: “1946 sonrasının bilançosu şudur: Tür devrimini Türkiye’nin altından çektiğiniz zaman, ne milli devlet kalıyor, ne Atatürk Cumhuriyeti kalıyor, ne millet kalıyor! Vatan ise tehditlerle karşı karşıyadır.”

Özet 2: “Anayasa serüvenimizde, anahtar sözcük devrimdir, devrimciliktir. Türkiye gibi bir ezilen dünya ülkesi, devrimini tamamlayamazsa, esir olur. İşte şimdi bunu öğreniyoruz.”

***

Perinçek, Hoca’sıyla ilgili yazısını saygı duruşuyla bitirir.

“Bütün bir millet onun elini öpsek, önümüzde bir ışık doğar.”

***

Uğur Mumcu’yla ilgili yazdıklarına bakalım.

Ama önce iki not:

Perinçek ve Mumcu, 1957’den itibaren arkadaş.

Ankara Deneme Lisesi’nde tanışıyorlar.

Arkadaşlıkları Hukuk Fakültesi’nde sürüyor.

Önce öğrenci... Sonra öğretim üyesi olarak.

Ardından devrimci mücadelede....

Mamak cezaevinde birlikte volta atıyorlar.

Sonra: Hep sürüyor dostlukları.

***

Perinçek, Mumcu yazısına şu soruyla başlıyor:

“Uğur Mumcu niçin öldürüldü?”

“Soru 20 yıldır Türkiye’nin önünde duruyor.”

Sonra: 1990-2003 arasında öldürülen aydınlarımız için soruyu yeniliyor.

“Bizi doğru çözüme götürecek olan soru şudur: Muammer Aksoy, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Org. Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu niçin öldürüldüler?”

Şu tespit nasıl da önemli: “Aslında öldürülenler aynı insandır. Mustafa Kemal’in aydınları kurşunlanmıştır.”

Olayın adını koyuyor: “Kurşuna dizilen Kemalist Devrimin kendisidir.”

Sebep: “Bu terör, Mustafa Kemal ‘in aydınlarını dize getirmek içindi. Korksunlar, sinsinler, teslim olsunlar diye yapıldı.”

***

Perinçek, zincirin son halkasını bağlıyor:

“2007-2014 yıllarında Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle... esir alınanlara bakınız... Yine Mustafa Kemal’in aydınları!”

“Fiil de bellidir, fail de bellidir ve vurulan kırılan 150 yıllık Türk Devrimi’dir. Her gün yaşadığımız gerçek budur.”

“Uğur Mumcu’lar Atatürk Cumhuriyeti yıkılsın diye katledilmiştir.”

“Uğur Mumcu cinayetinin sırrı, esrarı, şifresi, arka planı, ön planı, hepsi budur.”

***

Not: İmza verme işlemi için son 2 gün.

Unutmayınız: Perinçek Türkiye’ye lazım.