Suriye dostu Furkan İsrail dostu Babuna

Louis Furkan, Amerika’nın en büyük ve en etkili toplumsal hareketlerin başında gelen ‘İslam Milleti’ örgütünün lideri. İslam Milleti, yüzlerce yıl köle edilmiş, halen horlanan, umutsuz, yoksul ve kimsesiz Amerikalı siyahilerin haklı davaları için mücadele eden, siyahi halk hareketinin önderlerinden Eliya Muhammed tarafından kuruldu. Meşhur Boksör Muhammed Ali ve birçok ünlü siyahi Amerikalıyı Müslüman yapan örgüt, başta Malcom X olmak üzere cinayet, kaçakçılık, kadın ticareti, uyuşturucu ticareti gibi işlerle haşır haşır neşir olan ve eğitimsiz birçok insanın hayatını ters yüz etti.
Furkan, Bostonlu olan eşi Hatice ile 63 senedir evli. Dokuz çocuk babası. İslam Milleti Örgütü, ABD, İngiltere ve İsrail’i dünya ve insanın yaşadığı felaketlerde baş sorumlu kabul eder.
Louis mütehakkim ve kaliteli bir hatip. İngilizceyi siyasi hutbelerde bu derece etkili kullanan şahsiyet nadirdir.

EL NUSRA: ABD’NİN GAYRIMEŞRU ÇOCUĞU
İngiltere-ABD ve İsrail’in özellikle Müslüman dünyasına ektiği fitne ve zulmü deşifre etmeyi hedef edindi. Ötekileştiren ve bölen Sünni-Şii söylem ve eylemlerine şiddetle karşı çıktı. Louis Furkan, ABD’nin en renkli siması ve İsrail’in en çok nefret ettiği kişilerin başında gelir. ABD’nin Afganistan ve Irak işgalini, Libya müdahalesini ve en nihayet Suriye savaş politikalarını terörist eylemler olmakla suçladı. Filistin halkı ve davasıyla sözde ve özde her daim dayanışma içinde oldu.
Bugün 83 yaşında olan yaşlı delikanlı siyahi Müslüman Louis Farakhan (Furkan)’ı 1990’da Boston’da dinleme ve tanıma fırsatım oldu. O lahzadan itibaren söylem ve eylemlerini yakinen takip ettim. 1997’de Şam’daydı. Temmuz 2002’de Suriye halkına destek ziyaretinde bulundu ve Beşar Esad ile görüştü.
İran devriminin 37’nci yıldönümünde Tahran’daydı. İhtiyar delikanlı Farakhan, İran Cumhurbaşkanı ve dini liderlerle birlikte Tahran’da kutlama yürüyüşüne katıldı. Yüzbinlere hitaben yaptığı konuşmada Irak, Suriye, Filistin ve İran’a yönelik yapılan sinsi saldırıları sert bir dille eleştirdi. İslam Milleti’nin mezhepçilik fitnesine karşı ortak mücadele etmeye davet etti. El-Kaide ve El-Nusra gibi yapılanmalara “ABD’nin gayrımeşru çocukları” adını verdi.

EMPERYALİST MÜDAHALEYİ TEŞHİR ETTİ
En büyük suçu (!) ABD, İngiltere, İsrail ve bunlarla hareket eden siyasi, dini ve sermaye gruplarını teşhir etmesidir. Bu sebeple, “Söylenen hak hedeflenen kötülük” ifadesine uygun olarak Hollywood makinesinin ürettiği Malcom X filmi dâhil yüzlerce belgesel, makale ve kitaplarda “gulyabani, Yahudi düşmanı, tehlikeli, zırdeli, psikopat ve hatta en azılı terörist” yaftalarına maruz kaldı.
Suriye, İran, Irak, Filistin ve İslam Milleti dostu Louis Farakhan bütün imkanlarını fitne ateşinin sönmesi ve ABD, İngiltere ve İsrail ile muhibbilerinin kirli ellerini dünyadan çekmesini isterken “Münafık Müslüman Kardeşler” ne yapmaktadır?
Suudi hanedanlığı, İran tehdidine karşı İslam ordusunun kurulmasına öncülük eden Savunma Bakanı Moşe Yalon’u “mübarek toprak” Riyad’ta ağırlıyor. Kral Salman Bin Abdulaziz ile de görüşen Yalon, İran’ın askeri ve nükleer tehdidine karşı Suudi Arabistan’la anlaşmaya vardığını söylüyor. İsrail’in baş düşmanının İran olduğunu söyleyen Savunma Bakanı Moşe Yalon, “İran ve IŞİD arasında tercih yapmam istense IŞİD’i seçerim” diyor.

BABUNA VE YOLDAŞI NETANYAHU
Mason Süslüman Adnan Oktar tarikatının iki önemli ismi Dr. Oktar Babuna ve Dr. Cihat Gündoğdu Ocak ayında sevgili yoldaşları Netanyahu, gözde sırdaşları MOSSAD ve istihbarat teşkilatlarının bağlı olduğu Enerji Bakanı Yuval Steinitz, pek muhterem Zeev Elkin, İsrail Kültür ve Spor Bakanı bayan Miri Regev ile İsrail’de muhabbet ediyor. Babuna, İsrail’e yaptığı 4 günlük ziyaretin ayrıntılarını paylaşarak, “Türk halkının dostluk mesajlarını Netanyahu’ya ilettik. Kendisini desteklediğimizi, Türkiye-İsrail halkının dostluklarını gündeme getirdik. Sizin (Adnan Oktar) radikalizm ve terörizme karşı mücadele verdiğini, İsrail’in orda kıyamete kadar olacağını, ‘dua ediyoruz, destekliyoruz sizi’ dedik. Çok hoşuna gitti, defalarca teşekkür etti, selamınızı aldı” diyor.
Türkiye’nin dini veya siyasi kuruluşları Louis Farakhan’ı neden tanımaz, tanıtmaz ve ülkemize sık sık davet etmez? Öğretileri neden anlatılmaz, tartışılmaz, bilinmez? Peki, ülkemizi idare eden siyasi, iktisadi ve dini kuvvetler her daim Suriye, İran, Filistin, Irak ve İslam Milleti ile dayanışma içinde olan Farakhan gibi dünya liderlerinin irşatlarına neden kulak asmaz?
Bunların yerine neden mezhep fitnesi tohumu eken, vicdanı cüzdana satan, milyarlarca doları Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Afganistan, Libya ve daha nice can ülkede terör ateşini yakan, bu ateşin en kazançlı kesimini oluşturan ABD, İngiltere, İsrail ve şer cücelerinin safında yer alır? Türk Müslüman vicdanı cüzdana satan iblisi aklın iksiri altında mı? Akıl tutulması mı yaşıyor?