09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taktik CIA’dan

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Daha önce ABD ve İngiltere’deki düşünce kuruluşlarında konuşulmuştu. PKK/HDP’nin, “taviz” görüntüsü anlamına gelecek bir iki küçük adım atabileceği vurgulanmıştı. Daha doğrusu PKK/HDP’ye böyle yapmaları talimatı verilmişti. 

Son birkaç gündür HDP mitinglerinde Türk bayrağı görülmeye başladı. Bu görüntüler, gazetelerde ve televizyonlarda bol bol anlatıldı. “Bakın; PKK, Türk bayrağına karşı değil. HDP’den korkmaya gerek yok” mesajı verilmeye çalışılıyor. 

HDP’YE BARAJ AŞIRTMA TAKTİĞİ 

Bu yolla özellikle Alevi yurttaşlar ile AKP ve Erdoğan’dan nefret eden vatandaşlar kandırılmaya, PKK/HDP’ye baraj aşırtmaya çalışılıyor. 

Taktik CIA’dan! 

Kamuoyunu 7 Haziran sonrasına hazırlamaya çalışıyorlar. Türkiye’nin “demokratik yoldan bölünmesi”nin taşları döşeniyor. Türk bayrağı, PKK bayrağı, Öcalan posterleri bu nedenle yan yana getiriliyor. Halkın tepkisinin azaltılması hesaplanıyor. 

Ama unutulmasın. Bu halk son 200 yıla 3 devrim sığdırdı. CIA’nın planlarını bozma tecrübesine sahiptir. 2007’de Beyaz Saray Oval Ofis’te düğmesine bastıkları Ergenekon, Balyoz gibi tertipler kısa sürede bozguna uğradı.  

Halk bu tertibi de bozguna uğratacaktır. PKK/HDP’ye verilecek her oyun “Türkiye’nin bölünmesine” verilecek oy olduğu anlayacaktır. 

*** 

CEHALETİN ÖZGÜVENİ! 

Türkiye’yi yönetenlerin bilim, sanat, gerçek, doğu diye bir dertleri yok. Tek dertleri, ceple-rini doldurmak. Yandaşları zengin etmek. Yeni yarattıkları sistemle iktidarlarını sürdürmek. 

Üniversite açtıklarını söylüyorlar. Ancak üniversiteleri sadece binadan ibaret sanıyorlar. Oraların bilim yuvası olması gerektiğinin farkında bile değiller. 

Her alanda aynı. Ekonomide, dış politikada, güvenlikte, tarımda cehalet diz boyu. Ama beyler her şeyi biliyorlar(!) Bir tek bilmediklerini bilmiyorlar. 

Ünlü Yunan filozofu Sokrates’in “Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir” sözünü tersten anlamışlar. 

Tam bir özgüven patlaması içindeler. Yukardakilerin durumu 13 yıllık iktidarlarında aşağıdakilere de yansıdı. 

“Cahilin özgüveni!” 

ÜLKEYE ZARAR 

Sadece kendilerine zarar verse belki fazla bir sorun olmayacak. Ama ülkeye zarar verince iş değişiyor. 

Neyse, bu işin sonuna geldik. Şunun şurasında ne kaldı ki! 

Daha önce de belirttim. Seçim sonuçları ne olursa olsun, artık AKP’nin Türkiye’yi yönetmesi mümkün değil. Bu, her geçen gün daha da netleşiyor. 

*** 

KILIÇDAROĞLU’NDAN ERDOĞAN’A: GÜL GİBİ OL! 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı eleştiriyor. Erdoğan’ın tarafsız olması gerekirken AKP adına propaganda çalışması yürütmesine karşı çıkıyor. Buraya kadar haklı! Hem de çok haklı. Ama bundan sonrası tam bir felaket.  

Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde aynı eleştirileri sıraladıktan sonra Erdoğan’a “Gül gibi ol! Gül ne yaptıysa sen de öyle yap!” dedi. 

İlk anda inanamadım. “Yanlış mı duydum” diye tekrar tekrar dinledim. Aynen böyle söylemiş.  

Meğer Abdullah Gül ne kadar iyi bir cumhurbaşkanı imiş de biz fark etmemişiz. Pes doğrusu! 

EŞEĞİN AKLINA KARPUZ KABUĞU GETİRMEYİN 

Gazetelerde bir haber: “Türkmenbaşı altından heykelini yaptırmış.”  

Haber internette de yayıldı. Haberi okuyan dostlar peş peşe aradılar. Haberi yapan gazeteciye veryansın ediyorlardı. “Bu haberi nasıl yaparsınız” diye kızıyorlardı.  

Önce anlayamadım. “Ne var bunda? Bir ülkenin devlet başkanının altın heykelini yaptırması haberdir” dedim. Onlar da şu karşılığı verdiler: 

“Hayır, hayır! Sorun, olayın haber olup olmadığında değil... Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürülecek diye korkuyoruz.” 

Bir anda ben de işin vahametini anladım. Haklıydılar!