27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadın-Erkek Eşitliğinin Belgesi: Medeni Yasa

Mustafa Solak yazdı

Kadın-Erkek Eşitliğinin Belgesi: Medeni Yasa
A+ A-

17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Yasa kadın-erkek eşitliğinin ve böylece demokratikleşmenin, çağdaşlaşmanın önemli adımlarından biridir.

Ziya Gökalp’e göre eski hayat ve geleneklerin yerini yeni bir hayat almalıydı. Ziya Gökalp, evlilikte, boşanmada ve mirasta kadın-erkek eşitliğini savunmuştur. [1] Mustafa Kemal Paşa, 7-8 Temmuz 1919 gecesi Mazhar Müfit Kansu’ya tesettürün ve fesin kalkacağını söyler. [2]

Cumhuriyet’in ilk yıllarında çabalar

Mahmut Esat Bozkurt, Mecelle olmak üzere temel bazı yasaları yeniden düzenlemek üzere kurulan komisyonların ıslahatın sosyal ve ekonomik sisteme dokunmadığını belirterek Adliye bakanını, büyük kısmı “13 asır evvel Bağdat çöllerinde yazılmış ve bir kısmı da Frenk kokan yasalar” diyerek eleştirir. [3] Daha sonra Adliye Bakanı olan Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Kaya [4] ile birlikte “Avrupa’dan medeni yasa almak” fikrini Atatürk’e iletirler.[5]

Sonuçta İsviçre Medeni Yasasının ve Borçlar yasasının, bazı değişikliklerle, bütün olarak alınıp benimsenmesine karar verilir.

Mahmut Esat’ın Medeni Yasaya yazdığı gerekçe

Medeni Yasaya yazdığı gerekçede Mahmut Esat Bozkurt, yeni yasaya ihtiyacın dinin değişmez doğasının bütün ihtiyaçları karşılaşmaktan uzak olduğundan dolayı ihtiyaç duyulduğunu açıklar:

“Mecelle'nin temeli ve ana çizgileri dindir; oysa insanlık yaşamı, her gün, hatta her an köklü değişimlerle karşı karşıyadır. Bunun değişimleri, yürüyüşü, hiçbir zaman bir nokta çevresinde saptanamaz ve durdurulamaz. Yasaları dine dayalı devletler kısa bir zaman sonra yurdun ve ulusun isterlerini karşılayamazlar. Çünkü dinler, değişmez kurallar kapsarlar. Yaşam yürür; gereksinimler hızla değişir; din yasaları, her ne olursa olsun ilerleyen yaşamın karşısında, biçimden ve ölü sözcüklerden ileri bir değer, bir anlam taşıyamazlar. Değişmemek, dinler için bir zorunluluktur. Bu nedenle dinlerin yalnız bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş uygarlığın temellerinden ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayırıcı niteliklerinden biridir. Köklerini dinlerden alan yasalar, uygulandıkları toplumları ilkel çağlara bağlarlar ve ilerlemeleri engelleyici belli başlı neden ve etkenler arasında bulunurlar. Türk ulusunun alın yazısının, bugünkü çağda bile ortaçağ düzen ve kurallarına bağlı kalmasında, dinin değişmez kurallarından esinlenen yasalarımızın en güçlü etken olduklarından kuşku duyulmamalıdır.”

Bozkurt ayrıca dinin vicdan meselesi olmaktan çıkarılarak istismarın, geriliğin kaynağı olarak nasıl kullanıldığını da ortaya koyar:

“Yenileşmek sürecimizin akışında kamu yararı düşüncesiyle meydana getirilen yeniliklere karşı, yalnız kendi çıkarları aksayan kesimler savaşmışlar ve halkı din adına, bozuk ve çürük inançlar adına, doğru yoldan sapmaya ve bozgunculuğa itelemişlerdir. Çağdaş uygarlığın Türk toplumu ile bağdaşamayan noktalan görülüyorsa, bu Türk Ulusunun yetenek ve becerikliliğindeki eksiklikten değil, onun çevresini gereksiz yere saran ortaçağ örgütlerinden ve dinsel hukuk kural ve kurumlarındandır. Hiçbir uygar ulus böyle bir inanış yöresinde kalmamış ve yaşamın gereklerine ayak uydurarak kendini bağlayan gelenekleri yıkmakta duraksamamıştır. Gerçekler karşısında atadan kalma inanışlara ille de bağlı kalmak, akıl ve zekâ gereklerinden değildir.”

Medeni Yasası, millet egemenliğini, laikliği, kadın-erkek eşitliğine dayalı bir aile birliği içermesi, Hâkime takdir yetkisi tanıması, dilinin basitliği gibi nedenlerle 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilir.

Medeni Yasanın getirdiği önemli haklar

1) Resmi nikâh zorunlu hale getirildi.

2) Tek eşli evlilik zorunlu hale getirildi.

3) Mirasta kız ve erkek çocukların eşit pay almaları sağlandı.

4) Tek taraflı olarak erkeklerin olan boşanma hakkı eşit koşullarla kadınlara da tanındı.

5) Kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanındı.

6) Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona erdi.

7) Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygulanır duruma geldi.

8) Türkiye’de hukuk birliği sağlandı.

Bugün de Özgecanlarımız katledilir, tarikat yurtlarında kızlarımız yanar ve tecavüzcüsüyle evlendirilmek istenir, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapılır ve çocuk işçiler sorunu büyürken kadınlarımız ayağa kalkıyor ve köle olmaya direniyor. Elbette karanlığa karşı aydınlık kazanacak.

Dipnotlar

[1] Ziya Gökalp, Yeni Hayat–Doğru Yol, (haz: Müjgan Cumhur), Kültür Bakanlığı, Ankara, 1976, s. 32.

[2] Mazhar Müfid Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C.I, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1986, s. 131-132.

[3] TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Dönem, C.X, s. 175-177.

[4] Şükrü Kaya’nın hukukun laikleştirilmesine yönelik çabaları için bakınız. Mustafa Solak, Atatürk’ün Bakanı Şükrü Kaya, Kaynak Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2013.

[5] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul, 1969, s. 370.




Son Dakika Haberleri