26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Umudumuz Demirtaş!

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

8 gün sonra sandığa gidiyoruz.  

Hazindir: Umudumuz Selahattin Demirtaş!  

Türkiye’nin bütün mücadele birikimini paketlediler. 

Emirlerine verdiler. Hem de bedelsiz. 

HDP’nin bizi AKP’den kurtaracağını söylüyorlar! 

*** 

HDP nasıl bir “kurtarıcı” olacak? Ona bakalım. 

2013 Gezi: AKP’nin kaderinin değiştiği günler. 

1 Haziran: Olaylar zirvede. Eylemler diğer kentlere de sıçramış. 

Demirtaş politikalarını açıkladı: 

“Gezi Parkı’nda yaşananları barış müzakerelerinin karşıtlığına çevrilmesine izin vermeyeceğiz.” 

“Kesinlikle ırkçı ve faşistlerle aynı etkinlikler içinde olmayız. Bizim tabanımız ne yapacağını bilir.” 

“Faşist” dediği kimlerdi: AKP’ye, Erdoğan’a karşı harekete geçen Atatürkçüler. 

*** 

Dediklerini yaptılar. BDP (HDP) tabanını AKP karşıtı eylemlerden uzak tuttular. 

Bir bölge dışında Türkiye ayaktaydı.  

Farklı olan Güneydoğu’ydu. 

Birkaç ufak gösteri. O kadar. 

Onlar da üniversite öğrencileriydi. Türk sol gruplarından. 

*** 

Hükümet PKK’dan fazlasıyla emindi. 

Bölgedeki polis araçlarını batıya sevketti. 

Görüntü: Birileri Tayyip Erdoğan’ın uslu çocuğu. 

Selahattin Demirtaşlar hiç rahatsız değildi. 

*** 

Demirtaş, şimdi başka konuşuyor. “Gezi’ye katıldık” diyor. 

Doğrudur: Birkaç yüz kişiyle geldiler. 

PKK ve Öcalan flamalarını Gezi parkına diktiler. 

Görev belliydi: Geniş kitlelerin katılımını caydırmak. 

Bir tür itfaiyeci rolü. 

*** 

Gezi’den korkmaları sebepsiz değildi. 

Çünkü: AKP ile Erdoğan’la anlaşmışlardı. 

Özerklik/federasyon karışımı bir çözümde. 

İmralı’daki de serbest bırakılacaktı... 

Öcalan’ın Nevruz mesajını hatırlayın: AKP ile kolkola, İslam kardeşliği diyordu. 

İşler rayındayken başlamıştı Gezi isyanı.  

Erdoğan’ın devrilmesini göze almak: PKK için fazlasıyla lüks olurdu. 

*** 

İki açıklama daha aktarmak istiyorum. O günlerin aynasıdır. 

Biri Sırrı Süreyya Önder’den. HDP milletvekili. 

Gezi konusunda arkadaşlarına eleştirisi ağır. 

“Türkiye yanıyor, dünyanın en büyük isyanlarından biri... DTK tek cümleyle destek açıklaması yapmadı” (2 Haziran 2013). 

Dipnot: DTK, PKK’nın parlamento olarak kurduğu yapı. 

*** 

Önder’e cevap Ahmet Türk’ten geldi. DTK’nın o günkü Eşbaşkanı’ndan. 

“Eylemlerde, demokrasi talebinde bulunanlarla birlikte hükümeti yıpratmak ya da çözüm sürecine karşı olan farklı grupların da yer aldığını söyleyebiliriz” (21 Haziran 2013). 

Neymiş: Gezi’den dolayı AKP hükümetinin yıpranmasından endişe etmişler. 

Muhabbetleri o kadar ileri. Değil düşmesine, yıpranmasına bile dayanamıyorlar. 

*** 

Diğeri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan. 

Örgüte beş yıldızlı bir “pekiyi” verdi.  

Gezi’deki hal ve gidişlerinden dolayı. 

Dediği: “BDP’nin olayın ilk anından itibaren takındığı tavrı takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz” (4 Haziran 2013). 

Unutanlar için dipnot: Barış ve Demokrasi Partisi. Demirtaşların o günkü partisi.  

*** 

Şimdi 8 Haziran’a gidelim. 

Diyelim. Harici ve dahili hesaplar tuttu.  

HDP barajı aştı. 60-70 milletvekiliyle meclise girdi. 

AKP ise: 276’nın altında. Tek başına hükümet kuramıyor. 

Kağıt üzerinde birkaç koalisyon seçeneği sözkonusu.  

Bir: Dışarıdan HDP destekli AKP azınlık hükümeti. 

İki: AKP-CHP. 

Üç: CHP-MHP-HDP. 

Dört: AKP-MHP. 

*** 

Açılım devam etmeli diyenler: AKP, CHP, HDP. 

ABD ve AB’nin destek şartı da belli: Açılım. 

Yani: MHP’li bir koalisyon gündemde yok. 

*** 

Geriye “bir” ve “iki” nolu seçenekler kalıyor.  

Erdoğan’ın tercihi elbette ilkidir.  

Hesabı: Hem iktidarını sürdürmek. 

Hem de HDP’nin desteğiyle anayasayı değiştirmek.  

Zira: AKP ve HDP’nin birlikte 330’u aşması sürpriz olmaz. 

Yani anayasayı referandumlu değiştirecek kritik sayıya ulaşabilirler.  

Erdoğan-HDP alışverişinin formülü basittir: Ver başkanlığı, al özerkliği. 

Dikkat: Burada kritik mesele “başkanlık” değil. 

AKP iktidarının ve bölünme projesinin sürmesidir. 

*** 

HDP, AKP’yle anlaşır mı? 

Cevap yerine soru: Tereddüdünüz mü var? 

PKK/HDP, hayır kurumu değil. Siyaset yapıyorlar. 

Hedefleri belli. Fırsatı kaçırırlar mı? 

*** 

Tanığımız Cumhuriyet gazetesi yönetmeni Can Dündar. 

Yabancı değil. HDP’nin barajı aşması için açık destek veriyor. 

Selahattin Demirtaş’la görüştükten sonra yazdı: “AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller” (20 Mayıs 2015). 

* * * 

Bir son hatırlatma: 

“Umudumuz Demirtaş” diyenlere iyi bakın. 

Erdoğan’ı allayıp pullayanlar da onlardı. 

“Türk ordusu faşist, AKP ilerici” diyorlardı. 

“Mustafa Kemal gerici, Erdoğan reformcu”ydu.