26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ya saymayı bilmiyor, ya da dayak yememiş!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Meşhur hikayedir. Nasreddin Hoca’nın olmadık bir sebepten falakaya yatırılmasına ve 100 değnek vurulmasına hükmetmiş Kadı. 100 değneği duyan Nasreddin Hoca da Kadıya; “Aman efendi, ya sen sayı saymasını bilmiyorsun, ya da hiç dayak yememişsin” der.

İşte Başbakan A. Davutoğlu’nun ekonomide dönüşüm programı olarak açıkladığı hedef, önlem ve eylem planını dinleyen aklı başında ekonomistler de aynen fıkrada olduğu gibi düşünmüşlerdir herhalde. Genel olarak yaklaşan ekonomik tsunaminin etkisini azaltmaya yönelik, bölük-pörçük pansuman tedbirlerini içerse de, temelde hiçbir mantığı olmayan ve gerçekleşme olasılığı bulunmayan büyüme ve milli gelir hedeflerinin hiçbir inandırılığı yok gerçekten de.

Koalisyon hükümetleri zamanında 1996-1997 yıllarında yüzde 6-7 bandında seyreden işsizlik oranı, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren yüzde 10-11’e yükseldi. İş aramaktan umudunu kesenlerin oranı ise yüzde 4’lerden yüzde 9’lara yükseldi ve işsizlik oranının hesabına bu kesimler dahil edilmedi. Hal böyleyken, 10 yıldır yapamadıklarının yapılarak, işsizliğin 2018 yılında yüzde 7’ye düşeceğinin açıklanmasının hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor elbette. Esas sorun ise 2 hafta önce açıklanan Orta Vadeli Programda (OVP), 2014 yılı için 917 milyar dolar olarak açıklanan milli gelirin, Başbakan Davutoğlu tarafından ertesi yıl yani 2018’de, 1.3 trilyon dolara çıkacağının açıklanmış olmasıdır.

Ülkemizde ve dünyada, bağımsız ve ciddi ekonomistler, yatırımcılar, derecelendirme kuruluşları, banka analistleri ve mali medyanın önde gelen kesimleri, bu afaki ve hiçbir somut gerekçeye dayanmayan 2018 yılı hedefini hem hayret hem de tebessümle izlemiş olmalıdırlar.

Başbakan Davutoğlu’na 917 milyar dolardan, bir yılda 1.3 trilyon dolara nasıl çıkılacağının hesabını ise soran pek kimse olmadı.

Böyle bir şeyin gerçekleşmesi için, milli gelirin hem de dolar bazında nasıl olup da yüzde 44 artacağının izahını da kimse yapmadı, yapamadı.

2014 yıl sonu itibariyle 810 milyar dolar olarak tahmin edilen milli gelirin, 2018 yılında 1.3 trilyon dolara çıkması için “doların fiyatının” 5 yıl boyunca hiç artmaması, milli gelirin de her yıl en az yüzde 10 oranında üzerinde büyümesi gerekiyor. Öte yandan, OVP’de öngörülen kur seviyelerinin 2 hafta içinde nasıl olup da değiştiğini ise kimse anlamadı. Böyle ciddiyetsiz, hesap ve mantık hatasına dayanan, pembe hayal rakamlarıyla, yandaş medyanın da yaygarısıyla, içeride insanlarımızın en azından bir kısmının kafasını karıştırabilirler belki. Ama bu rakamlarla, dünyada Türk ekonomisini yakından izleyen finans ve ekonomi çevrelerinde ise ancak zaten yıpranmış olan kredibilitenizi daha da yitirirsiniz. 2018 yılına ilişkin milli gelir, büyüme v.b. hedeflerine ulaşılması için ancak ve ancak Yunanistan’da kriz döneminde ortaya çıkarıldığı gibi, milli gelir-hesap ve istatistikleriyle ve hesap yöntemleriyle manüplatif - kabul edilemez oynama ve hileler yapmanız gerekir ki, bu da er ya da geç ortaya çıkar ve anlaşılır. Sonu ise kuşkusuz ki, büyük bir hüsran ve ekonomik çöküş olur.

Adeta milletin zekasıyla alay ederek, bu yıl yüzde 3 bile büyümekte zorluk çeken ekonomimizin her yıl yüzde 10’un üzerinde büyüyeceğini, Türkiye’ye önümüzdeki 5 yıl boyunca oluk oluk döviz akacağını varsayarak yapılan hesapların da, açıklanan hedeflerin de, yukarıda açıkladığımız sebeplerle, hiçbir tutar tarafı ve gerçekleşme ihtimali bulunmuyor. Tabi Başbakan A. Davutoğlu’na bu döviz kuru rakamlarını, OVP’deki rakamlardan tamamen farklı olarak önüne koyanların da niyetinin ve/ veya ciddiyetinin de kuşkusuz ki sorgulanması gerekiyor. A.Babacan’ın, itirazlar üzerine yaptığı “hatalıyız” açıklamasının da doğrusu, yapılan gafın ve ekonominin itibarına indirilen darbenin büyüklüğü karşısında hiçbir kıymeti harbiyesi kalmıyor. Yazımın başında söylediğim gibi; bunlar ya sayı saymayı bilmiyor, ya da hiç dayak yememişler!