26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yezid’e yâr olmayan Suriye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Cuma akşamı Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi temsilcisi Ali Rıza Taşdelen kardeşimiz Fransa’dan bir mesaj iletti. Halep doğumlu Amerikalı Harut Sassounian adlı bir Ermeni gazetecinin iddialarına yer vermiş. Buna binaen, Harut Sassounian, Esad’ın, Fransa Haber Ajansına (AFP) verdiği mülakat esnasında “1915 Ermeni soykırımını tanıdığı” “Keseb Ermenilerin, Erdoğan ve Davutoğlu’nun beslemeleri Neo-Osmanlı terör grupların elinde yaşadığı katliamın, 1915’te hasıl olan Ermeni soykırımının bir tekrarı olduğu” yönünde bir açıklama yapmış olduğunu iddia etmiş. Konu ile alakalı görüşlerimi talep eden sayın Taşdelen, “Esad’ın böyle bir açıklaması var mı?” diye sordu. Esad’ın Fransa Haber Ajansı ile yaptığı röportajın Arapça orijinal ve İngilizce tercümesini buldum. Hiçbir yerde bu husus ile alakalı söylenmiş tek bir cümle bulamadım. Kaldı ki, röportaj 20 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşmiş. O tarihte henüz Keseb kasabası ve yakın çevre köylerine yönelik bir saldırı vuku bulmamıştı.

Aymazlık ve yalan

Sassounian 29 Ocakta iddiasını bir adım ileriye götürerek, Suriye BM daimi temsilcisi Beşşar Caferi’nin Esad’ın röportajından iki gün sonra Cenevre’de “1,5 milyon Ermeni’nin katledildiği Ermeni soykırımı nedir?” dediğini yazmıştır. Caferi’nin bu yönde bir açıklama yaptığını ne duyan ne okuyan var. İlginç olan, Sassounian’ın bu iddiasını tetkik etmeden mal bulmuş mağribi misali Türk okurlarına sunan Türkishnews.com adlı internet sitesinin aymazlığıdır. Logosunu “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” şiarı ile süsleyen site salih ve sulh amaçlı bir amel ortaya koymamıştır. Hassas Milli konuları istismar ederek Suriye düşmanlığı hedefleyen bu tür haberler 50 sonrası Türkiye hükümetlerin ve tetikçi medyanın en sık baş vurduğu psikolojik savaş üslubudur. F-Cemaatin dergisi Aksiyon “Suriye’de unutulan Türkler” haberi ile yalanların daniskasını sergilemiştir. Suriye’de Türk asıllı olanların memur bile olamayacağını yazmıştır. Ve bu zehri Türkiye toplumuna enjekte ederken, “Türkmen” asıllı Hasan Türkmen Suriye’nin Savunma Bakanı olarak görev yapmaktaydı. Suriye kirli savaşına start verildiği günlerde Lazkiye Türkiye Fahri Konsolosluğunu işgal edenler Türk bayrağı ve Atatürk posterlerine zarar vermişlerdir. Suriye Dış İşleri ve Enformasyon bakanları bu provokasyonu şiddetle kınamalarına rağmen Türkiye medyası kerih medya yalanlarını sürdürmüştür. Türkmen, Türk bayrağı, Mustafa Kemal, Süleyman Şah Türbesi yalanları yetmiyormuş gibi şimdi de Ermeniler üzerinden Suriye düşmanlığı mesajları veriliyor. “Savunduğunuz Suriye Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütü ile işbirliği yapıyor. Bu örgüt Süleyman Şah türbesini havaya uçuracak. Suriye Türkmen kardeşlerinizi katlediyor. Suriye Sünni katliamları yapıyor. Suriye Türk bayrağını, Atatürk posterlerini yakıyor. Suriye Kürt milis kuvvetlerle işbirliği yaparak Türkiye sınırına yeni bir devletin alt yapısını hazırlıyor. Suriye Türkiye’de bir Alevi devleti kurmanın peşinde. Ergenekon’un arkasında Suriye var. Suriye Hatay bölgesini topraklarına katmak için gizli faaliyetler yürütüyor. Suriye Ermeni soykırımını tanıdı” yalanları ile aslında bizatihi kendisinin yaptıklarını örtbas etme telaşı içindedir. Dışişleri Bakanlığında yapılan ve “vatan hainleri” tarafından deşifre edilen “vatana kumpas ve ihanet” görüşmesi gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.