29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tıbbın köşe taşları:Epidemi sözcüğünün kökeni

Tıbbın köşe taşları:Epidemi sözcüğünün kökeni
DR.EREN FIRAT

Sayrılıklar insan soyunu tehdit eden özellikleriyle insanlığın gelişinin yazgısını değiştirmiş önemli etkenlerden biridir. Günümüzde insanlık özellikle virüs salgınlarının etkisi ile sürekli bir salgın hali yaşamaktadır. Sağlıksız kentleşme, sığınma kampları, gezginlik, iklim değişiklikleri, doğal yıkımlar, anamalcı aşırı yıkıcı gelir düşüncesi bizleri yeni bulaşıcı hastalıklarla tanıştırmakta, yeni salgınlara zemin hazırlamaktadır. Soru şudur, bu salgınları tanımlayan epidemi sözcüğü kökenini nereden almaktadır?

Dilde köken bilim araştırmaları öncelikle dilin temel kaynaklarına inilmesine, dilde özel bir varsıllığa ve özgün yaratıcılığa zemin hazırlar. Batı uygarlığı bu gerçeği iyi kavradığı için dilbilgisine çok önem vermiş kendi dilini yaymaya çalışmıştır. Ulusal dilin ötelenmesi, yaratıcılığın yitimi özgünlük kaybı dünyaya egemen kültüre benzemek demektir. Böyle olunca özgüven biter, bugün yaşadığımız bilimsel kuraklık ortaya çıkar. Roma imparatorluğu ele geçirdiği yerlere kendi dilini de götürmüş, kendi dili ile insanları yönetmiştir. Zaman bize latincenin genç değişkenlerini yaratmıştır. Bugün konuşulan İngilizce, Fransızca gibi diller Türkçe gibi doğu dilleri ile karşılaştırıldığında çok genç dillerdir. Osmanlı, yönettiği coğrafyada kendi dilini geçerli kılamamış, yüzyılları bulan Osmanlı egemenliğinin yerine geçen güçler yüzyılı bulmayan süreçte kendi dilini konuşturduğu bir toplum yaratmıştır. Libya’da, Fas’ta ve Cezayir’de olduğu gibi.

HANGİ UYGARLIĞA AİT

Tıp alanında diğer alanlarda olduğu gibi bir Yunan hayranlığı ve egemenliği vardır. Bizim bilim adamlarımız yazılanların gerçek olduğunu düşünmeden yabancı kaynaklarda okudukları sözcükleri doğruymuş gibi varsayarak açıklamalara girişirler. Her şeyin ilkinin batıda olduğu sanısına kapılırlar. Amacımız bilim karşıtlığı değil doğrunun temellerine ulaşmaya çalışmaktır. Günlük yaşamda çok kullandığımız epidemi sözcüğünü ele alarak sanıldığı gibi eski Yunan uygarlığına ait bir sözcük mü yoksa değil mi açıklamaya çalışacağız.

M.Ö 400’LERDE KULLANILIYORDU

Tıbbın büyüğü Hipokrat, sayrılık gözlemlerini toplarken çağdaş tıbba bir kavram olarak epidemi sözcüğünü armağan edecekti. Hipokrat, çalışmalarında üç durum kullandı; nosos, phtoros, loimos. Nosos insan bedenindeki hastalık halini anlatır, epilepsi, solunum güçlüğü gibi. Bu söz Platon tarafından kullanılmıştır. Ne var ki Platon’dan yaklaşık 2 yüzyıl önce Homer ve Aeschylus tarafından da kullanılmıştır. Phthoros sözü ise savaş ya da doğal yıkımlardan sonraki ruhsal yıkımları anlatır. Bu söz M.Ö 8. yüzyıllarda Aristophanes tarafından kullanıldı. Loimos sözcüğü bulaşıcı sayrılık durumlarını anlatıyordu. Bu sözcüğü Sophocles ve Herodotos, bulaşıcı sayrılıkları ifade etmek için kullanmıştır. Tüm bunlara karşın epidemi sözcüğü M.Ö 400’lü yıllardan beri kullanıldı.

Epidemi sözcüğünün, hemen tüm kaynaklarda eski Yunan’a ait olduğu belirtilir. Aşağıda anlatacağımız sözcük bileşenlerinin de Yunanca olduğu özellikle vurgulanır. Bu sözcüğün iki bileşeninden biri “epi” diğeri “demos”tur. Yazarlara göre “demos” bir bölgede yaşayan insanlara verilen ad, yani halk, “epi” ise üzerinde anlamını veren sözcük olarak belirtilmiştir. Bu sözcük Peloponnesian Savaşı’ndan sonra görülen Atina Vebası sırasında kullanılmıştır. Epidemi sözcüğü 13. yüzyıla kadar unutulmuş daha sonra yeniden kullanılır olmuştur.

SANSKRİT DİLİNDE İZLERİ VAR

Bize göre epidemi sözcüğünü yukarda özetlenen bileşenlere göre incelediğimizde sözcük belirtildiği gibi iki bölümdür “epi” ve “demos”. “Epi” sözü bize yukarıda, üstte göz önünde gibi anlamlar vermektedir. Tıpta daha çok üzerinde olarak kullanılır epigastrium, epiglot, epidural gibi.

“Epi” sözcüğü benzer şekilde Sanskrit dilinde “api” olarak vardır. Bu dil M.Ö 2000’li yılardan beri konuşulmaktadır. Gene eski bir dil olan avesten dilinde aynı anlam “aip”i olarak mevcuttur. Bu sözcüğü Yunanca kabul edersek Anadolu uygarlıklardan Luvice, Apaşa ve Hititçe Appizzis’i nasıl açıklayacağız?

“Epi” sözcüğü bize göre Sümerce olan göz anlamına gelen “IGI” ya da “INU” sözünden türetilmiştir. Bu sözcük değişik evrelerden geçtikten sonra (aga, ege, gibi) 12. yüzyıldan sonra İngilizcede “EYE” göz olarak karşımıza çıkacaktır. İkinci bileşen ise “demos”tur. “Demos”, Sümerceden gelen “dumu” sözcüğünün karşılığıdır. Birey anlamında kullanılmaktadır. “Dumu” Sümercede erkek ya da çocuk anlamında kullanılmaktadır.

Kısaca özetlemek gerekirse, epidemi taşıdığı yeni anlamı nedeni ile kendinden daha önceki kültürlerden ödünç alındığı söylenebilir; ancak eski Yunanlı meslektaşlarımız bir durumu anlatmak için öncü dillerin anlam zenginliğine ve kültürüne gerek duymuşlardır.

Son Dakika Haberleri