Anadolu’nun imgelerinden beslendi: ‘Aşksız sanat olmaz’

‘Sufi Aşk-İzdüşümler Sergisi’ni anlatan Erol Kılıç sanatın bir yaratım süreci olduğunu ve her sanatçının bu süreçte aşkı yaşadığını kaydetti. Anadolu’nun imge ve sembol açısından büyük bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Kılıç, gelenekle çağdaş sanatı buluşturmayı amaçladığını söyledi

Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in üstlendiği, Erol Kılıç’ın “Sufi Aşk-İzdüşümler Sergisi” 15 Nisan’da sanatseverleri ağırlayacak. CVK Park Bosphorus Hotel, Balo Salonu Fuayesi’nde yapılacak sergi 20 Nisan’a kadar 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Sergi öncesinde aşk ve sanat arasındaki ilişkiyi Aydınlık’a anlatan Erol Kılıç, “Aşksız sanat olmaz, sanat da aşkla üretilir.” dedi.

‘YARATIM SÜRECİ BİR AŞK HALİDİR’

Sanatın bir yaratım süreci olduğunu dile getiren Kılıç, “Yaratma süreci son derece sancılıdır. Sanatsal yaratma sürecinin sancılı olması aslında derin bir heyecan halinin yaşanması, kendinden geçme durumudur. Yaşanılan bir aşk sürecidir, vecd halidir. Heyecanın en yüksek derecede yaşandığı durum ise yaratma halindeki süreçtir. Müsavvir sıfatı ile evreni yaratan tanrının yaratma arzusunda yatan şey aşktır ve sürekli yaratma halindedir.” ifadelerini kullandı.

Her sanatçının yaratma sürecinde aşk ve heyecan yaşadığını kaydeden Kılıç, “Her sanatçı eserini tasarlamadan önce bu hali yaşar ve yaratım sürecinde bu duygu vecd halinde eserlerine yansır.” dedi.

‘SANATÇI OLARAK KENDİMİ SUFİ YERİNE KOYDUM’

Kılıç, bu süreci şöyle anlattı:

“Yaratım süreci olarak bakıldığında eseri tasarlayan, üreten sanatçının yaratım halindeki ruh hali ile evreni yoktan var eden yaratıcı arasında ontolojik bir bağ olduğunu düşünüyorum. Bu bağ yaratma eylemindeki aşktır.

Yaratma eylemi ile aşk arasında kozmolojik bir bağ olup, yaratım sürecinde sanatçıdaki heyecanın bir tutkuya dönüşmesi ve bu tutkunun da aşk-heyecan olduğu gerçeğidir. Her sanatçı eserini tasarlamadan önce bu hali yaşar ve yaratım sürecinde bu duygu vecd halinde eserlerine yansır.

Yani, ‘Yaratma aşk olunca, yansıması sanat, sanat da aşka dönüşür.”

Sufi aşka kavramına değinen Kılıç, “Sanatçı olarak kendimi sufinin yerine koyarak yaratım sürecinde sufi aşkı vecd halinde hissetmeye çalışmanın bir sonucu olarak eserlerimi üretmeye çalıştım.” diye konuştu. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sufi kelimesi İslam tasavvufunda dervişin karşılığıdır. Sufi Tanrıya ulaşmak için araç olarak aşk-ı kullanır. Tanrıya ancak aşk yoluyla ulaşılır. Yunus Emreler, Hacı Bektaşi Veliler aşk ve vecd halinde yol almaya çalışmışlardır. Sanatçı olarak kendimi sufinin yerine koyarak yaratım sürecinde sufi aşkı vecd halinde hissetmeye çalışmanın bir sonucu olarak eserlerimi üretmeye çalıştım. Bu nedenle de serginin konseptini ‘Sufi Aşk’ olarak tanımladık.

‘GELENEKLE ÇAĞDAŞLIĞI BULUŞTURMAYI AMAÇLADIM’

Kendi sanat anlayışını, “Bu coğrafyanın kültürü ile beslendim ve sanatımın da bu coğrafyanın kültürü, tarihi ve inancı ile örtüşmesi gerektiğini düşünüyorum.” sözleriyle açıklayan Kılıç, çağdaş sanat bilinci ile geleneğin birleşmesi gerektiğini savundu.

Kılıç, şöyle konuştu:

“Sanatımda hep kendim olmaya çalıştım. Kendin olmak kendini bilmektir. Ben üzerinde doğduğum bu coğrafyaya aitim. Bu coğrafyanın kültürü ile beslendim ve sanatımın da bu coğrafyanın kültürü, tarihi ve inancı ile örtüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugünkü ürettiklerinizi gelenek ile beslemezseniz, gelenekle bağını kopartırsanız geleceğe ait iddianız olmaz. Çağdaş sanatçı bilinci ile bugünün birikimlerinden de kopmadan, bugünün sanatçısı olarak geleceği inşa etme gibi sorumluluğumuzun olduğu bilinci ile eser üretmeye çalışıyorum.”

ANADOLU İMGE VE SEMBOL HAZİNESİ

Anadolu’nun zenginliklerini hatırlatan Kılıç, “Kadim Anadolu kültürü çok zengin ve derin anlamları olan imge ve sembolleri barındırıyor. Bir sanatçının besleyen çok zengin kaynakları var. Aynı zamanda köklü tarihi ve medeniyeti olan bir geleneğimiz var. Bunların farkında olmamız gerektiği kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı.

İzdüşümler sergisiyle tasavvuftan gelen imge ve sembolleri çağrıştıran biçim ve yazılarım resimlerine yansıttığını kaydeden Kılıç, “İzdüşümlerle ifade etmek istediğim şey, tarih ve medeniyetimizden, özellikle sufi gelenekten yani tasavvuftan gelen imge ve sembolleri çağrıştıran biçim ve yazıların resimlerime yansıması. Kullanılan biçim ve renklerin tarihsel kimliğimizle bağ kurması ve gelenekli sanatlarımızı da çağrıştıran bir resim plastizmine dönüşmesi.” diye konuştu.

Sonraki Haber