Nurcuların büyük İngiliz ablası: Mery Weld ve uyduruk Risale tercümeleri
Mery Weld'in Risale-i Nur çevirileri, eserleri “İncilleştirerek” kiliseleri memnun edecek bir dilde sunma çabası olarak okunabilir. Böylelikle farklı din mensuplarını Risale-i Nur adı altında toplayarak dinler arası diyalog faaliyetlerini yürütmeleri daha kolay olmaktadır
Geçen günlerde eski AK Parti milletvekili Said Yüce, sosyal medya hesabından dikkat çekici bir paylaşım yaptı. Buna göre, 1990 yılından bu yana İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) tarafından düzenlenen ve “Bediüzzaman Sempozyumları” olarak bilinen organizasyonların 13’üncüsü, 4-5-6 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek.
Dikkat çekici olan diğer nokta ise bu organizasyona dünyanın tüm kıtalarından ve farklı dinlere mensup katılımcıların iştirak edecek olması. Üstelik bu etkinlik, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı ve IFMT (Uluslararası Maqasid Enstitüsü) iş birliğiyle yapılacak.
IFMT’yi bilmeyenler için hatırlatalım: Aydınlık Gazetesi’nin daha önceki yayınlarında ortaya çıkarılan ve Fetullah Gülen’in firari elemanlarından Abdullah Aymaz ekibiyle birlikte çalışan, Nurculuk içinde "muteber" gösterilmeye çalışılan Colin Turner gibi isimlerin dahil olduğu bir yapılanmadır. IFMT üzerinden kurulan bu temaslar, sözde Risale-i Nur çalışmaları adı altında Gülen cemaatinin etkisini sürdürme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
FETÖ’NÜN DUA ETTİĞİ KATILIMCILAR
Said Yüce’nin övgüyle bahsettiği bu seminerlerin geçmişine bakıldığında, “Said Nursi Sempozyumu” adı altında Fetullah Gülen’in sözlerinin, mektuplarının, mesajlarının okunup alkışlandığı programlara rastlamak mümkün. FETÖ’nün Dinler Arası Diyalog projeleri çerçevesinde, kardinal Thomas Michel’e dualar edildiği bile görülmüştü. Thomas Michel’in kim olduğunu merak edenler, Aydınlık Gazetesi arşivlerinden ilgili ayrıntılara ulaşabilir. Nurcu yapılarla yürüttüğü faaliyetler ve katıldığı sofralar kayıtlıdır.
Nurcu camianın en büyük talihsizliği, Risale-i Nur hareketinin bazı dönemlerinde Fetullah Gülen ve ekibinin aktif rol almış olmasıdır. Bugün bazı Nurcular, bu bağlantılardan sıyrılmak istese de bu artık oldukça zor hale gelmiştir. Bu durumda devletin otoriter müdahalesi ve kararlılığı olmadan, Nurcu camiayı Gülen etkisinden kurtarmak neredeyse imkânsızdır. Ne var ki, bir parmak bal gibi sunulan menfaatler sebebiyle bazı Nurcular gerçekleri görmekte zorlanmakta, FETÖ’nün ihaneti karşısında sessiz kalmaktadır.
NUR CAMİASINDA TAKDİR TOPLUYOR
İstanbul'da yapılması planlanan yeni Bediüzzaman Sempozyumu da bu açıdan oldukça büyük sorunlar arz ediyor. Her ne kadar FETÖ’cü yapılanmalara hizmet edecek nitelikte olsa da Nurcu camia içinde hâlâ büyük bir takdir topluyor. Sorgulamayan, araştırmayan, cevap aramayan bir cemaat hâline gelmeleri ise başlı başına bir sosyolojik travmadır.
Bu sempozyumların perde arkasında ise bir başka önemli isim var: İngiliz Mery Weld. Türkiye’de Şükran Vahide ismiyle tanınan Mery Weld, sözde Risale-i Nur çevirileriyle Nurcu hareket içinde uzun süredir etkin. Bediüzzaman’ın son vekili ve talebesi merhum Hüsnü Bayramoğlu, Mery Weld hakkında ciddi uyarılarda bulunmuştur. Cemaat içindeki bazı kişiler bu uyarıları kayıtlarıyla bilse de, çıkar çatışmaları ve Gülen sistemiyle olan entegrasyon sebebiyle bu itirazlar bastırılmıştır.
‘RİSALELERİ BOZUYOR’ TARTIŞMASI
Özellikle Said Yüce ile Hüsnü Bayramoğlu arasında geçen ve ses kaydına yansıyan bir tartışma oldukça çarpıcıdır. Bayramoğlu bu tartışmada, Mery Weld’in hazırladığı İngilizce Risalelerin İslam’ı bozmak amacıyla tahrif edildiğini, Kur’anî kavramların çıkarılıp yerine İncil terimlerinin yerleştirildiğini detaylarıyla ortaya koymuştur. Mery Weld’in itirafına göre bu kitaplar bir "komite" tarafından hazırlanmıştır. Said Yüce ise “komite” kelimesini “heyet” gibi masumlaştırarak konuyu sulandırmaya çalışmıştır. Bayramoğlu ise bu tavra sert çıkarak, bu zihniyetle mücadele ettiğini belirtmiştir. Bayramoğlu'nun ses kaydındaki en vurucu ifadelerinden biri de şudur: “Bu İngilizce çevirilerle devletimize, milletimize ve İslamiyet’e dinamit yerleştiriliyor.”
Tüm bu uyarılar belgeli, kayıtlıdır; fazlası vardır, eksiği yoktur.
Mery Weld’in geçmişi de dikkat çekici. 2020’de vefat eden Mehmet Nuri Güleç ile evli olan Weld, eşinin de belirttiği üzere Fetullah Gülen’le, kendi ve akrabalarıyla birlikte, geçmişten gelen bir irtibat içindeydi. Bu bağlantı, Güleç’in televizyon programlarındaki açıklamalarıyla da sabittir.
Mery Weld’in İngilizce Risalelerindeki tahrifatlara birkaç örnek vermek gerekirse:
22. Mektup’ta Bediüzzaman’ın Yahudilere yönelik sert ifadeleri, "bazı insanlar ve toplumlar" gibi genel ve yumuşak ifadelere çevrilmiş.
25. Üstad’ın bankalara yönelik Söz’deki eleştirileri tam tersi, bankacılığı savunur gibi çevrilmiş.
22. Mektup’ta Yahudilerin “sarhoş ve divane” oluşu törpülenmiş.
“Allah” ismi yerine “God” kullanılmış, orijinal ayet ve hadisler metinlerden çıkarılmış.
RİSALE’LERİ İNCİLLEŞTİRDİ
Bu çeviriler, eserleri “İncilleştirerek” kiliseleri memnun edecek bir dilde sunma çabası olarak okunabilir. Böylelikle farklı din mensuplarını Risale-i Nur adı altında toplayarak dinler arası diyalog faaliyetlerini yürütmeleri daha kolay olmaktadır.
Mery Weld, Meryem Weld ve Murat El Musthtag Ahmed imzasını taşıyan bir makalede Fetullah Gülen için Risale-i Nur mesajını taşıyan kişi olarak nitelendirildiği örgüte ait "fgulen" sitesinde tanıtılmaktadır.
“Bediüzzaman sempozyumu” adı altında düzenlenen bu organizasyonlar, Nurculuğun asli ruhundan uzak, tahrif edilmiş metinlerle uluslararası bir proje hâline getirilmek istenmektedir.
Said Yüce’ninde kamuoyuna kendi imzası ile ifade şu satır her şeyi tüm şeffaflığı ile özetlemektedir: “Farklı inanç ve kültür mensuplarının da katılacağı sempozyum, insanlığın yaşadığı krizlere Kur’an ve Sünnet rehberliğinde ortak insani değerlerin yol göstericiliğinde çözümler bulmaya çalışacaktır.” Yani Fetullah Gülen’in bıraktığı dinler arası diyalog çalışmalarına kaldığı yerden devam ediyoruz mesajı verildiği gayet net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, devletin, milletin ve İslam ümmetinin bu faaliyetler konusunda dikkatli olması, FETÖ’vari yapılanmaların farklı kanallardan Nurculuk maskesiyle yeniden örgütlenme çabalarına geçit verilmemesi hayati bir önem arz etmektedir.