O otomobili bulduk!

20 Haziran 1984 günü Avusturya’nın başkenti Viyana’da, katledilen Viyana Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Erdoğan Özen’in aracını Viyana’da özel bir müzede bulduk

Viyana 2017 yılında dünyada 8. kez yaşam kalitesi en yüksek şehir seçildi. Tam bir şehircilik harikası olan bu kentte dikkati ilk çeken tarihin sunumu, yani tarihe olan saygıdır. Tarihi binalar yıkılmıyor, ihtiyaç varsa restore ediliyor. Bina adresleri yüzlerce yıldır aynı. Tarihi bir binanın ya da bir heykelin sağına soluna görüntüsünü engelleyecek hiçbir şey yapılmıyor. Tarih bilinci her sokakta hissediliyor ve gezerken bir açık hava müzesinde gezdiğinizi hissediyorsunuz. Osmanlı kuşatmasında atılan güllelerin duvarlarda hâlâ durması, görenleri -özellikle Türk ziyaretcileri- şaşırtıyor. Tarihe sahip çıkmak ve tarihi unutturmamak her daim sembollerle olur. Bir Osmanlı güllesi Türk’ün hüsranla biten Viyana macerasını hatırlatmaya yetiyor.

DİPLOMATIMIZA BOMBALI SALDIRI

Bugün huzurlu bir şehir olan Viyana, her zaman böyle değildir. Bundan 33 yıl önce Ermeni militanların, Türk diplomatlarına yönelik peşpeşe yaptıkları terör saldırıları izlerini koruyor. 1975 yılında ASALA terör örgütü, 60 yaşındaki Büyükelçimiz Danış Tunagil’i büyükelçilik binasında çalışma masasında şehit etmişti. Bundan 9 yıl sonra da “Armenian Revolutionary Army-ARA” (Ermeni Devrimci Ordusu) terör örgütü, 20 Haziran 1984 günü Viyana Büyükelçiliği Çalışma Müşaviri Erdogan Özen (50)’i aracına koyduğu bir bomba ile şehit etmişti. Bununla da yetinmeyen Ermeni teröristler, aynı yılın 19 Kasım’ında Birleşmiş Milletler diplomatımız Enver Ergün’ü de Schottentor kavşağında, kırmızı ışıkta beklerken sinsice ve korkakça kurşunlayarak katletti.

DEDEKTİF GİBİ İZ SÜRDÜM

Diplomatlarımızın şehit edildiği sokakları görmek, o anları hatırlamak insanın göğsüne bir bıçak gibi saplanıyor. Bugun o sokaklardan geçenler, bu olayların farkında bile değildir... Hiçbir iz kalmamış, geriye kalan sadece, bitmek bilmeyen ince bir sızı. O da bizim payımıza düşen... Bu acının etkisiyle, bir dedektif misali geriye hiçbir şey kalmadı mı? diyerek araştırmaya başladım. Malum Avusturya’da her şey korunuyor ya.

8 Haziran 2017 günü tarihçi dostum Mag. Christoph Benedik’ten aldığım e posta beni çok heyecanlandırdı. Kendisine bu konudan bahsetmiş ve bir şey öğrenirse bana haber etmesini rica etmiştim. E postadan, 20 Haziran 1984’te Prens Eugen Caddesi’ni sarsan ve diplomatımız Erdoğan Özen’nin yanarak şehitliğine sebep olan patlamadan geriye kalan Honda Accord marka aracın, Yukarı Avusturya eyaletindeki Schloss Scharnstein isimli bir şatoda olduğunu öğrendim.

Heyecan ve hüzünle karışık duygularla tarihçi arkadaşımla hemen yola koyuldum. Öğle saatlerinde Mag. Haral Seyrl 1537’den kalma şatosunun kapısında duran İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma T-34 tankının önünde bizi karşıladı.

SEYRL AİLESİ MÜZESİ

Bugün 75 yaşındaki Mag. Harald Seyrl ve eşi Dr. Regina Seyrl- Norman, Avusturya’nın köklü ailelerindendir. Aynı Türkiye’de olduğu gibi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya’da da İmparatorluk döneminden kalma ünvanlar iptal edildiği için, bu gün Kont ve Kontes ünvanlarını kullanmıyorlar. Seyrl’ler ailelerinden kalan miraslarını da toplum için kullanan saygıdeğer bir ailedir.

Çalışma odasında bizi ağırlayan Seyrl ailesi, sorularımı büyük bir içtenlikle cevapladıktan sonra, tarih müzesine çevirdiği ve son elli yılda kişisel merakından dolayı topladığı tarihi objelerle dolu şatosunda harika bir tarih turu yaptırdı. Yakın tarih konusunda kitaplarda bulunmayan bilgilere sahip olan Mag. Steyrl, binanın ikinci katında bulunan ve şehit diplomatımıza ait olan Honda Accord’un yanına geldiğimizde “İşte, aradığın burada” dedi.

İşte karşımdaydı; paslanmış, paramparça olmuş metal yığınını görünce, içimden bir şeyler koptu. Buğulanan gözlerle etrafını tavaf ettim, dokundum ve resimlerini çektim. Beni, bu metal yığınına olan ilgimi dikkatlice izleyen Mag. Steryl yanıma gelip sanki kafamdan geçenleri okumuşcasına, aracın Viyana Prens Eugen Caddesi’nden buraya nasıl getirildiğinin hikâyesini anlattı:

HURDAYA GİDECEKTİ

“Olay günü, polis suikast yerini inceledikten sonra araçtan geri kalanları incelemek için merkeze götürmüş. Son incelemelerden sonra, gelip aracı almaları için araç sahibine yani bu durumda merhumun eşine ve konsolosluğa haber vermişler.”

Mag. Seryl’in anlattığına göre, aracın polis merkezinden alınıp hurdaya atılması için bir çekiciye ihtiyaç varmış. Bir de tabi masraf için paraya... Ne konsolosluktan ne de eşinden bu konuda bir talep olmayınca, merhumun eşinden aldığı imzalı kağıtla polise giden Mag. Steyrl, aracı Prens Eugen Caddesi’nden yaklaşık 220 km uzaklıktaki şatosuna getirmiş. 15 kişilik bir ekiple aracı ikinci kata bugünkü yerine yerleştirmiş. “Araç ağır olduğu için motor bölümünü çıkarmak zorunda kaldık” diyen Seryl, sonra camekânlar içinde yerleştirdiği parçaları da gösterdi.

YÜKSEK PATLAYICI KULLANILMIŞ

Müzede bir örneği bulunan polis raporunda belirtildiğine göre, 20 Haziran 1984 sabahı 08:45 sularında Gürtel’den Theresianum Sokağı’na sapan Honda Accord markalı araç, Türk Büyükelçiliğine doğru yönelip bir park yeri arar. El frenini çektiği anda aracın bagaj tabanına bir gece önceden yerleştirilen bombanın infilak etmesiyle tüm sokak cehenneme döner. Araç metrelerce havaya uçar, çevredeki binaların camları kırılır ve köşede nöbet tutan Avusturyalı polis memuru Leopold Smetaczel ve yoldan geçen bir çok kişi ağır yaralanır. Patlamanın şiddetiyle ağır hasar alan araçta yapılan incelemede ise, bombanın nasıl patlatıldığı konusunda kesin bir bilgiye ulaşılamaz. Ancak uzmanların tahminine göre, bir gece evvel kurbanın evinin yakınındaki park yerinde, bagaja yerleştirilen bomba mekanizmasının el frenine bağlanmasıyla patlama gerçekleşir.

Mag Seyrl, “Kimin yaptığı, şahıs olarak hiç bir zaman bilinemedi” dedi ve ekledi: “Daha sonra Ermeni Devrimci ordusu ARA’nın saldırıyı üstlendiğini basından öğrendik.” Avusturya polisinin o dönemdeki raporlarına göre, aynı teröristlerin Avrupa’nın başka şehirlerinde de Türkiye’ye karşı suikastler düzenlediği belirtiliyor. Patlama o derece yüksektir ki, çıkan yangınla şehitimiz tanınmayacak hale gelir. Avusturyalı eşi Manika Özen hediye ettiği saatinden tanır. Suikastta kullanılan bombanın askeri maksatlı olduğu ve bu bombanın Avusturya envanterinde bulunmadığı açıklanır... İzmirli olan Şehit Özen, bir yıldır Viyana’da görev yapıyordu. 1 Temmuz’da da sözleşmesi biterek yurda dönecekti. Özen iki erkek çocuk babasıydı.

BÜYÜKELÇİLİĞİMİZDEN HER YIL ÇİÇEK GELİR

Dört saat süren ziyaret esnasında, Türk Büyükelçiligimizden ziyarete gelen oldu mu soruma, “elbette ki” dedi ve gülümseyerek her yıl Büyükelciliğimizden meyve sepeti gönderildiğini ekledi. “Aracın buradan alınması ve Türk envanterine kaydolması konusunda herhangi bir teklifte bulunuldu mu?” diye sordum.

Konuyu buraya getireceğimi anlamış gibi yüzüme baktı ve “Hayır olmadı. Ama böyle bir şey şu an için zaten mümkün degil. Bu tarihe şahitlik etmiş ve kolleksiyonumun en önemli parçalarından biri” diye cevap verdi.

Bu duygusal ve her anlamda acı veren tarihi dersten sonra, şehidimizin mezarı olan araca son bir kez daha dokunup vedalaştım. Tek tesellim aracın Seyrl Ailesi himayesinde emin ellerde olmasıydı. Ancak aracın Viyana Büyükelçiliğimizin bahçesinde sergilendiği hayalini kurmaktan kendimi alamadım. Bununla Ermeni iddialarında devletimizin elinin, kamuoyu oluşturmada güçleneceği de bir gerçek. Bu vesileyle şehit diplomatlarımızı saygıyla anıyoruz.

Sonraki Haber