Pop-Art akımını masaya yatırıyoruz: ‘Tüketim kültürünü doruğa çıkardı’
Pop-Art akımı sanatı tüketim kültürünün bir parçası haline getirmeye başladı. Konuyla ilgili Aydınlık’a konuşan Muhsin Bilyap ve Mustafa Şanlı Pop-Art’ın emperyalizmin sanattaki yansıması olduğunu dile getirdi
Hız çağı olarak adlandırılan günümüzde sanat eserleri de kalıcılığını yitiriyor. 1950’lerin sonunda ortaya çıkan Pop-Art, sanatla günlük hayat arasındaki farkı ortadan kaldırmayı amaçlamıştı. Birleşik Krallık ve ABD’de ortaya çıkan Pop-Art kitle kültürünün sanata yansıması olarak gösteriliyor.
Pop Art; tüketim kültürü, reklamlar, çizgi romanlar, ünlüler, ürün ambalajları gibi unsurları sanatın merkezine koyar. Bununla birlikte Pop-Art, yeniden üretimi destekler. Pop Art’ın en önemli temsilcilerinden biri olan Andy Warhol, sanatı bir iş olarak değerlendirir. Öyle ki Warhol, atölyesinin adını da fabrika koymuştur.
Peki Pop Art, gerçekte tüketim kültürüne bir eleştiri mi yoksa emperyalist kapitalist sistemin sanat akımı mı?
Pop Art’ın tüketim kültürünü doruğa taşıdığını kaydeden Ressam Muhsin Bilyap, söz konusu akımın emperyalist programın bir parçası olduğunu söyledi. Bilyap, “Pop Art Batı'da tüketim kültürünü doruğa taşıyan insani içerikten uzak, yabancılaşmış bir sanat akımıdır. Bana göre bilerek emperyal bir programın parçası olarak modern sanatı yok etme amacını taşır. Ayrıca CIA’nın sanata müdahalesi aydınları ve sanat çevrelerini sarmıştır.” dedi.
‘ATOM BOMBASININ
SANATTAKİ UZANTISI’
“Pop Art’ı Atom bombası ve dünya hegemonyasının sanattaki uzantısı olarak görüyorum.” diyen Bilyap, Pop Art’tan sonra Batı’da insanî olan akımların sona erdiğini kaydetti. Bilyap, “O yıllarda ABD ve İngiltere'nin büyük üretim atağının sanata dönüşmüş halidir. Bu aklımdan sonra Batı'da insanî olan akımlar sona ermiştir. Batı'da büyük sanatsal süreçler ve bunun sonunda, bu sanatsal süreçlerle uyumlu bir politika izlenemediği için büyük bir sanatsal çöküş başlamıştır.” ifadelerini kullandı.
Batı’nın çürümüşlüğüne vurgu yapan Bilyap, “ABD’deki sanatsal gelişmeler de CIA destekli bir sanata dönüşmüş sonunda Avrupa gibi çürümüştür. ABD’de belirli bir imparatorluk ve sanatsal süreçler yaşanmadığı için çürüme daha hızlı olmuştur...Bu durumda biz ne yapmalıyız bence esas soru budur... Zira emperyal kültür sanatı ve sanatçıyı büyük ölçüde ele geçirmiştir... Biz ‘Asyaî bir milletiz’ ve buna uygun sanatçı tavrı almalıyız.” diye konuştu.
EMPERYALİZMLE ORTAYA ÇIKTI
Pop Art’ın sanat olmadığını belirten Ressam Mustafa Şanlı da kapitalizmin emperyalizm aşamasına geldikten sonra çürümenin başladığını belirtti. Şanlı, “Ama ne zaman ki emperyalizm aşamasına evrildi. İşte o zaman bu pop kültürü ortaya çıkmaya başladı. Bu kültür sanatta da kendini gösterdi. Bugün çarçabuk yapılan ama yarın kaldırılıp atılacak cinste şeyler üretildi.” ifadelerini kullandı.
Pop-Art’ın sanatı endüstrileştirdiğini belirten Şanlı, Yarım saat, bir saat içerisinde iş üretilmeye başlandı. Üstelik bu ürünler büyük paralara satıldı. Çabuk tüketim toplumun her aşamasını bitirir hale geldi.
Pop Art’la birlikte hegemonya ve tekelleşmenin arttığına da dikkat çeken Şanlı, “Bir sektör oluşturmuşlar. Kendi galerileri var, propaganda araçları var. Kendi büyük medya yapılanmaları var. Bu yapılanmalarla sanat dünyasının bir numarası haline geliyorlar. Ama bu bugünün dünyasında böyle. Önümüzdeki dönemde Pop Art türündeki hiçbir eserin kalıcı olabileceğini düşünmüyorum.” diye konuştu.