Turhan Selçuk karikatürleriyle yaşıyor! Türk mizahına soluk kattı
2010 yılında hayatını kaybeden Turhan Selçuk vefatının 15. yılında unutulmadı. Selçuk’u karikatürist Mustafa Bilgin, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve Hasan Fehmi Hızal Aydınlık’a anlattı
Türkiye’de karikatür 150 yıldır özellikle basılı yayında yer buluyor. “Terakki” ve “Diyojen” dergileriyle başlayan Türk karikatürünün serüveni pek çok dergi ve çizerle yoluna devam etti. Karikatür tarihinde ise “Abdülcanbaz” karakteriyle Turhan Selçuk eşsiz bir yer edindi. 2010 yılında kaybettiğimiz Selçuk, karikatürleriyle ardında iz bıraktı.
Adana'da bisikletle okula giderken geçtiği çamurlu yollardan etkilenip çizdiği bir karikatürü, sınıf arkadaşlarının ısrarıyla Türk Sözü gazetesine götüren Selçuk'un çizimi beğenilerek gazetede yayımlandı. Selçuk’un karikatür yolculuğu da böylelikle başlamış oldu.
ÇİZGİNİN GÜCÜNÜ KULLANDI
Grafik mizah anlayışını savunan Selçuk, Akbaba, Yeni Gazete, Akşam gazetelerinde çalıştı. Daha sonra Milliyet’te karikatür çizen Selçuk, Abdi İpekçi’nin de önerisiyle Abdülcanbaz karakterini yarattı. Milliyet’in baş karikatüristi olan Selçuk, karaktere ilişkin 1972'de yaptığı bir açıklamada, “Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgi roman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da hikâye anlatımının sanat değerini katarak, bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım.” ifadelerini kullanmıştı.
‘SADELİKTEN HİÇ AYRILMADIM’
Turhan Selçuk, çizgi üslubundaki belirgin sadeleşme ve artan grafik düzeyine ilişkin ise şu bilgileri vermişti:
“1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupalı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyordu. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çok sert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım.”
Uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yer alan Abdülcanbaz, 1970'li yıllarda Mehmet Benli, 1980'lerde de Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak yayınlandı. Turhan Selçuk, 1987'de emekliye ayırdığı Abdülcanbaz'ı, 1994'te yeniden çizmeye başladı. Çok sevilen Abdülcanbaz, tiyatro ve sinemada da canlandırıldı, ayrıca 1991'de PTT tarafından basılan bir posta pulunda kullanıldı.
ZAMAN KORKUSUNU ORTADAN KALDIRMAYI BİLDİ
Karikatürist Mustafa Bilgin, Turhan Selçuk’un en mutlu olduğu yerin çalışma masası olduğunu belirtti. Selçuk’un üretkenliğine dikkat çeken Bilgin, şöyle konuştu:
“Çok güzel bir espri bulduğumu düşünüp çizdikten bir süre sonra, o esprinin belki de 40 yıl önce kendisince bulunduğunu üstelik bunu ağzımızın suyunu akıtacak kadar güzel çizdiğini gördüğümüz ustamız Turhan Selçuk, bir TV programında çalışma masasını gösterip; ‘En mutlu saatlerimi geçirdiğim yer bu masadır.’ demişti.
O kadar üretken bir sanatçı idi ki, onu sosyal hayatta pek göremezdik.
Hayranı olduğum Turhan Selçuk'la aynı gazetede, Cumhuriyet'te; 'Hayat Epik Tiyatrosu' isimli bant karikatür köşesini çizmeye başladıktan aylar sonra bir etkinlikte karşılaştım.
Heyecanla yanına gittim, izliyorsa bant karikatürlerim hakkındaki düşüncesini sordum.
‘Felsefesi var.’ dedi.
Düşüncesi bu kadardı.
Çizgilerim için övücü sözleri nafile bekledim.
Çizgi estetiğinde dünya çapındaki bir sanatçıya çizgi beğendirmek kolay değildi çünkü.
Şair Hüseyin Haydar'ın ‘Zor Günler’ dediği, Türkiye düşmanı FETÖ’cü kumpas günlerinde, Aydınlık'ta çizmeye başladığım günlerde Turhan Selçuk ustamız ölümsüzlüğe karıştı.
Kumpas günlerinin şehidi, kardeşi İlhan Selçuk'un dediği gibi; Turhan, zaman korkusunu ortadan kaldırmasını bildi; zaman artık Turhan’a çalışıyor.”
TÜRK KARİKATÜRÜNÜN EN ÖZGÜN İSMİ
Karikatür sanatçısı Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Selçuk’u 1977 yılından beri tanıdığını söyledi. Ekşioğlu, “Bana çok ilham kaynağı olmuştur. Bugünkü Gürbüz Ekşioğlu kimliğime gelmemde Turhan Selçuk’un çok büyük katkısı vardır. Daha sonraki yıllarda, önce yarışmacı olarak, onunla şahsen tanıştım.” ifadelerini kullandı.
Selçuk’la aralarında usta-çırak ilişkisi olduğunu kaydeden Ekşioğlu, “Ödüllerle daha sonra jürilerde beraber olduk. Sonra çok yakın dost olduk. 17. yüzyıla kadar uzanan Türk karikatürünün hem felsefi hem de çizgi anlamında en özgün isimleri arasında yer almıştır. Onunla aynı dönemde yaşadığım için, zaman paylaştığım için şanslıyım.” dedi.
Selçuk’un Türk karikatüre modern bir katkı yaptığını belirten Ekşioğlu, “İz bıraktı eserleriyle ama teknik açıdan da Türk karikatürüne yani işte modern bir tarz bıraktı. Buna grafik mizah da diyebiliriz. Hem çizgileri, hem ortaya koymuş olduğu kompozisyon, hem de kendine özgü bir stil ile çok önemli bir farklılık kattı. Olumlu yönde ve o yüzden zaten uluslararası, dünyanın en büyükleri arasında dedim.” diye konuştu.
ANADOLU MİZAHINI İKİNCİ BOYUTA TAŞIDI
Turhan Selçuk sergileri açan Heykeltraş Hasan Fehmi Hızal ise usta karikatüristin Anadolu mizahına dayandığını belirtti. Hızal “Turan Selçuk sonuçta Anadolu mizah geleneğini yani Nasrettin Hocaları, tutuculuğa karşı Bektaş fıkralarını ikinci boyuta taşıdı. Anadolu mizah geleneğine sadıktı. Yani mizahı, çizgi dilini çok kendine özel noktaya taşımış bir sanatçıdır. Sade, basit ve genellikle düz veyahut düze yakın çizgilerle anlatır ve orada, hani anatomide insan oranlarına filan da sadıktır. Özgünlüğü dünya çapında da bilinir, hakkı teslim edilir.” dedi.