2003 Irak, 2018 Suriye Film aynı film!

Yıl 2003. Ocak ayı. Yani ABD’nin “kimyasal silah” bahanesi ile Irak’a yönelik saldırısından kısa bir süre önce.
Türkiye’den kalkan özel bir uçakla Bağdat havaalanına indik. Uçakta dönemin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 47 Türk gazeteci ve çok sayıda işadamı vardı. Tüzmen Saddam’la görüşecekti. Ama giderken bu ilan edilmedi.

SADDAM’A MEKTUP

Saddam’la görüşmenin nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağı bilinmiyordu. Tüzmen çantasında Türkiye’nin Saddam’a mektubunu taşıyordu.
Mektup şu anda Kudüs’te görev yapan Büyükelçi Gürcan Türkoğlu tarafından kaleme alınmış ve son düzeltmeler en üst düzeyde yapılmıştı.

AMCA

Tüzmen temaslara başladı. Yaklaşık 800 milyon dolarlık anlaşma imzalandı. Bütün dünya temasları izliyordu. Bazı görüşmelerde gazeteci sayısı yüze ulaşıyordu.
Türk resmi heyeti olarak bizler çok dikkatliydik. Saddam’ın aramızdaki kod adı “Amca” idi. Özel görüşmelerde Saddam adı kesinlikle kullanılmıyordu.

HABER GELDİ

Ziyaretin son günü haber verildi. “Amca” ile o gün içinde görüşülecekti. Yer ve zaman sırdı. İlk işaret geldi. Aynı saatlerde Tüzmen’in Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı ile randevusu vardı.
Gazetecileri şaşırtmamız gerekiyordu. Basın danışmanı olarak bu görev bana düştü. Gazetecileri otobüslere bindirdim ve Maliye Bakanlığına götürdüm. Biz orada beklerken Tüzmen otelden ayrıldı. Birkaç yer ve araç değiştirdikten sonra Saddam’la buluştu.
Tehlike geçince bir yetkili bilgi verdi. Ben de gazetecileri yeniden otele geri götürdüm. Gazeteciler bir şeyler olduğunu anlamışlardı. Tüzmen’in Saddam’la görüşmeye gittiğini açıklamak zorunda kaldım.

2 SAAT 20 DAKİKA

Görüşme 2 saat 20 dakika sürdü. Neler konuşulduğunu gazetecilere aktarma görevi de bana düşmüştü.
Tüzmen’in Saddam’a götürdüğü mektupta bazı öneriler vardı. Irak’ın geçmişte Moğol istilasında yaşadığı duruma düşmemesi için Saddam’dan bazı adımlar atması isteniyordu.

ABD’NİN SİCİLİ BOZUK

ABD o zaman da “sahte bir rapora” dayanarak kimyasal silah diye tutturmuştu. Tüzmen, Saddam’a elinde kimyasal silah varsa bunları BM yetkililerine teslim etmesini, krizin aşılmasını önerdi.
Saddam, Tüzmen’e, “Irak’ın elinde kimyasal silah yok. Bunu da en iyi ABD biliyor” demişti.
Arkasından da “Hepsi bahane. ABD kararını vermiş, Irak’ı vuracak” tahlilini yapmıştı.

YİNE AYNI SENARYO

Bunları niye anlattım;
ABD, Suriye’de sıkıntıya girince yine “kimyasal saldırı” yalanına sarıldı. Savaş naraları atmaya başladı. Açıklamaları izleyince 15 yıl önce yaşadıklarımı anımsadım.
ABD aynı oyunu yeniden sahneye koyuyor. Hani “Biz bu filmi daha önce görmüştük” denir ya. Aynen öyle.

ESAD NİYE YAPSIN?

ABD, “Esad kiyasal silah kullandı” diye ortalığı ayağa kaldırmaya çalışıyor. Savaş gemilerini bölgeye gönderdi. Trump twitter mesajlarıyla süreci yönetme çabasında.
Yaşananları emekli generallere, dış politika uzmanlarına, emekli büyükelçilere sordum.
Sanki anlaşmışlar gibi hepsi, “Esad peş peşe zafer kazanıyor. Doğu Guta’yı teröristlerden temizledi. Düne göre çok daha iyi bir noktada. Suriye yönetimi ve ordusu özgüven kazandı. Halk desteği tam. Dünya artık Esad’ın kalıcı olduğunu görüyor. Her ülke hesabını buna göre yapıyor. Bu koşullarda kimyasal silah kullanacak kadar aptal mı?” dediler.

GÜÇ GÖSTERİSİ

Arkasından da, “Bu işin CIA ve MOSSAD’ın örtülü operasyonu olduğu çok açık. ABD de kimyasal silah yalanına kimseyi inandıramayacağını biliyor. Ama bölgede kaybediyor. Güç gösterisi ile durumu toparlamaya çalışıyor” ifadelerini kullandılar.

ÇILGINLIK

Daha önce ABD’nin yenilgiyi çabuk kabul etmeyeceğini, “çılgınlık dönemine” girdiğini vurgulamıştım. Şimdi hızla oraya doğru gidiyor.
ABD’nin çılgınlığına yanıt sert olacak. Bunun işaretleri geliyor. Bölge ülkeleri her şeyi göze almış durumda. ABD halkının bu çılgınlığa ne diyeceği de ayrı. “Vietnam Sendromu”nun yerini, “Ortadoğu Sendromu”nun alacağı kesin.
Artık dünya eski dünya değil!
Umarım Türkiye’yi yönetenler 2003’teki hataya düşmezler.