2019 yılında Atatürk mevzisi

Atatürk Çalıştayı, dün Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmalarına başladı. Atatürkçü Düşünce Kulübü, bu girişimiyle Boğaziçi’nin Atlantik’ten değil, ancak Türkiye’den ve Ankara’dan yönetilebileceğini ilan etti.
Atlantik yandaşlığı, Türkiye’nin tek metrekare toprağında bile tutunamayacaktır. Bu tarihî süreçte, Atatürk’ün Ankara’dan gelip kurtardığı Boğaziçi’nde, dün değerli bilim insanlarımız görüşlerini açıkladılar.
Çalıştay, bugün Doğu Perinçek, Prof. Dr. Kemal Üçüncü, E. Tümamiral Cem Gürdeniz, Prof. Dr. Atakan Hatipoğlu, TGB Genel Başkanı Yıldırım Gençer’in katkılarıyla devam edecek. Çalışmalar, saat 10.00’da başlıyor.
BÜTÜN İKLİMLERİN BÜYÜK DEVRİMCİSİ
Atatürk, çağımızın büyük devrim önderlerinden. Asya Çağının kapısını açan Türk, Rus, İran ve Çin Devrimlerinde Atatürk’ün özel bir yeri var. O nedenle Atatürk, hangi iklime gitseniz, “Büyük Devrimci”dir. O, 20. yüzyılın devrim mirası içinde eşsiz bir konumdadır. Kuşkusuz bu konuda emperyalist merkezler dışında bütün insanlığı kucaklayan bir oydaşma var. Atatürk’ün tarihsel duruşu tartışmasızdır. Ne dünyada, ne de Türkiye’de Atatürk’e karşı mevzilenerek hiçbir ciddî iş yapılamaz, olsa olsa vatan hainliği ve yıkıcılık yapılır.
ATATÜRK’Ü UYGULAYAN DURUŞ
Atatürk’ü nasıl anladığını herkes sözüyle değil, duruşuyla açıklar, işiyle ortaya koyar. Toplumun değeri olan büyük tarihsel kişiliklere lafla karşı konulamaz, ancak eylemle karşı konabilir. Lafa bakarsanız, Atatürkçüden geçilmez. Ancak eyleme bakarsanız, herkesin Atatürk konusundaki konumunu sağlıklı olarak saptayabilirsiniz.
ATATÜRK DEVRİMİNİN YAPTIĞI İŞLER
Atatürk, Kemalist Devrimi, “yaptığı işlerle” tanımlamıştır. En doğru tanımdır!
O devrim, 1914 yılı 29 Ekim günü Türk donanmasının Çarlık donanmasını ve Karadeniz limanını vurmasıyla başladı. O devrim, Çanakkale, Galiçya, Kafkas ve Arap dünyasındaki direnişlerde biriktirdiği tecrübeyle ve dünya dengelerini etkileyen başarılardan sonra, 9 Eylül 1922 günü işgal kuvvetlerini İzmir’de denize dökerek ilk büyük zaferini kazandı. Atatürk Devriminin ilk aşaması, sekiz yıllık bir vatan savaşıdır. Daha sonra emperyalizmin ve Ortaçağ’ın dayattığı kurum ve ilişkilere karşı toplumsal-ekonomik-kültürel düzlemdeki büyük atılım geldi. Türkiye’nin Namık Kemal ve Mithat Paşalarla başlayan Millî Demokratik Devrimi, iniş çıkışlardan geçerek 1945 yılına kadar sürdü.
ÖNÜMÜZDEKİ STRATEJİK HEDEF
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin adım adım Atlantik sistemine bağlanması nedeniyle, Millî Demokratik Devrimimiz kesin sonuca ulaşamamıştır. Bu durumda önümüzdeki stratejik hedef, Atatürk Devimini tamamlamaktır. Somut olarak dile getirirsek, terörü içte ve dışta temizlemek, Vatan bütünlüğünü sağlamak, Akdeniz’den gelen tehdidi göğüslemek ve Borç batağından kurtularak Üretim Devrimini başarmak, önümüzdeki işlerdir. Atatürk’e bağlılık, Atatürk’ün izinden gitmek, Atatürk Devrimini kesin zafere ulaştırmak, işte şimdi bu görevlerde sınanıyor. Atatürk Devrimciliği ya da Atatürk mevzisinde olmak, önümüzdeki bu işlere sarılmaktır.
ALTIN FIRSATI FARKETMEK
2019 yılının eşiğindeyiz. Vatan Partisi Genel Saymanı Dr. Serhan Bolluk, son Merkez Yürütme Kurulu toplantısında çok önemli bir saptamada bulundu: “Altın döneme giriyoruz.” İşte Atatürk Devrimi mevzisinden yapılan tarihî saptama budur.
Atlantik emperyalistlerinin iktidar projelerine kapılmış olanlar ise gördüklerini şöyle ifade ediyorlar: Türkiye karanlıklara sürüklenmektedir.
Eğer Atatürk Devrimi mevzisinde savaşıyorsanız, ABD emperyalizminin Suriye’den kaçtığını görürsünüz. Türkiye’nin Silivri duvarlarını yıktığını, ABD’nin FETÖ Gladyosunu ezdiğini, PKK’yı hendeklere gömdüğünü, dostlarıyla birlikte Barzani’nin İkinci İsrail girişimini bozguna uğrattığını, Fırat Kalkanı harekâtıyla ABD-İsrail koridorunu yardığını, Atlantik’ten koparak Avrasya’daki tarihî konumuna yerleşmekte olduğunu görebilirsiniz.
KARANLIK DEHLİZDEKİ KARAMSARLIK
Ancak bulunduğunuz konumu, Anıtkabir bekçiliği diye tanımlayabileceğimiz işler belirliyorsa, aslında Anıtkabir’in bahçesinde bile değilsiniz, karanlık bir dehlizin içindesiniz ve oradan görebileceğiniz bir ışıltı yoktur.
O dehlizden katılmak bir yana vatan savaşını göremezsiniz bile.
O dehlizde ABD emperyalizmiyle hiçbir sorununuz yoktur, tersine ondan medet ummaktasınız.
O dehlizde PKK’ya ve FETÖ’ye karşı konumlanamazsınız, hatta PKK ile birlikte “Çin emperyalizmine”, “Rus despotizmine” ve “İran’ın molla rejimine” karşı ABD’nin paslanmış kılıcını sallarsınız.
O dehlizde Atatürk Devrimciliği yapılmıyor, Atatürk vatan savaşı verenlere karşı bir gagalama aracı olarak kullanılıyor.
O dehlizde PKK’ya ve FETÖ’ye karşı savaşılmıyor, PKK’yı ve FETÖ’yü hapislerden kurtarmak için sonu karanlık faaliyete giriliyor.
O dehlizde Atatürk Devrimciliğinin alnımıza yansıyan ışıltıları yok, alın lekeleri var.
ANITKABİR BEKÇİLİĞİ DEĞİL ATATÜRK DEVRİMCİLİĞİ
Anıtkabir bekçiliği, Vatan Savaşına karşı PKK ve FETÖ ile omuz omuza bir eylem çizgisi oluşturdu. Bu konumda olanlar, PKK ve FETÖ ile yandaşlıklarını Anıtkabir’in çiçeklerini koruma eylemleriyle, Atatürk heykellerini temizleme savaşlarıyla örtme gayreti içindeler. Anma mevzisindeler, ancak Atatürk Devriminin mevzisinde değiller.
Bunların Doğu Akdeniz’den ve Fırat’ın doğusundan Türkiye’ye yöneltilen ABD-İsrail namlularını görebilecek bir konumları yok.
Bunlar, Atatürk’ün heykellerine saldırı olmayınca huzursuz oluyorlar. Çünkü başka işleri yok.
Bunlar, Türk milletinin bütün kesimleriyle Atatürk’te birleşmesinden rahatsız oluyorlar. Çünkü Atatürk’ü bir avuç Atlantik işbirlikçisi zadegânın mülkiyetinde görüyorlar.
Bunlar, Atatürk yükselen değer olunca telaşa kapılıyorlar. Çünkü o zaman yarasalar gibi yaşam alanları olan karanlığı tehdit altında görüyorlar.
Ziya Paşa, o unutulmaz dizesiyle onları anlatıyordu: “Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.” Gözleri bir yarasanın gözü gibi aydınlıktan inciniyor.
HATIRA DEĞİL EYLEM KILAVUZU
Oysa bugün Atatürk bir hatıra değildir, bir eylem kılavuzudur.
Atatürk, Fırat’ın Doğusunda Mehmetçiğin omuzbaşında ve Suriye Ordusu ile dayanışma mevzisinde bir eylem kılavuzudur.
Atatürk, Doğu Akdeniz ve Ege’de ABD-İsrail tehdidine karşı bir eylem kılavuzudur.
Atatürk, PKK’nın temizlenmesinde, FETÖ’nün bastırılmasında, HDP’nin kapatılmasında bir eylem kılavuzudur.
Atatürk, önümüzde Üreticilerin Millî Hükümetiyle başarılacak olan Üretim Devriminde bir eylem kılavuzudur.
Atatürk, bilimi rehber kabul eden, fikri hür vicdanı hür kuşaklar yetiştirmede eylem kılavuzudur.
Atatürk’ün Vatan Savaşı ve Üretim Devrimi eylemciliği bir kez daha Türkiye’nin gündemindedir.
2019 yılında Atatürk, renkleri solan bir hatıra değil, bilinçlerimizi aydınlatan, bize yol gösteren bir ışıktır.