28 Şubat’ın hakikatleri bu kitapta

Emekli Kıdemli Albay Alican Türk’ün 28 Şubat sürecini anlattığı kitabı “Bitmeyen Sömürü”,Galeati Yayıncılık’tan çıktı.

Türk, 28 Şubat döneminde yüzbaşı rütbesindeydi ve irtica görev alanı içinde olmadığı için olaylara vakıf da değildi. Alican Türk emekli olduktan sonra, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında 12 Nisan 2012 tarihinde “TC Hükûmetini cebren devirmek, darbeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla gözaltına alınarak tutuklandı; 14 ay Sincan 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldıktan sonra 14 Haziran 2013’te tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Ankara 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13 Nisan 2018 tarihli kararı ile beraat etti. Beraat kararı İstinaf Mahkemesi’nce ve ardından Yargıtay’ın 30 Haziran 2021 tarihli kararı ile onandı.

“AKLIMA GELMEZDİ”

“40 yıl düşünsem 28 Şubat diye bir davada yargılanacağım aklıma gelmezdi” diyor, Türk.

Cezaevinde kaldığı süre içinde tek işi 28 Şubat’ı öğrenmek oldu. O konuda yazılmış kitapları okudu. Notlar aldı. Cezaevinde başta Çevik Bir olmak üzere o sürecin bire bir içinde olan komutanlarla sohbet olanağı buldu.

Orada aldığı notlarla özellikle 28 Şubat soruşturması ve cezaevi süreci üzerine “28 Şubat - Sincan’dan Tarihe Notlar” kitabını yazdı. İki ciltlik bu kitap 28 Şubat soruşturması ve cezaevi sürecinin tüm ayrıntılarıyla anlatıldığı ilk ve tek kaynaktır.

Türk’ün cezaevinde iken yazdığı birçok yazı ve makalenin önemli bir bölümü Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Vatan, Sözcü, Sabah, Posta, Aydınlık ve Yeniçağ gazetelerinin köşe yazarlarına konu oldu, yayımlandı.

Türk kitabında 28 Şubat’a götüren süreci, o süreçte yaşanan olayları, TSK’nın rolünü, 28 Şubat üzerinde kafaları karıştıran propagandaları somut belgeleriyle anlatıyor.

Türk’e göre Türk Milleti yıllardır “askerî darbe” denilerek 28 Şubat konusunda kandırılmıştır. 28 Şubat döneminde zarar gören radikal İslâmcı çevreler, yıllardır uydurdukları ve ısrarla tekrar ettikleri gerçek dışı bilgilerle toplumda bir darbe algısı oluşturmuşlar, bunu da ‘mağduriyet edebiyatı’yla süsleyerek siyasî rant elde etmeye çalışmışlar.

Toplum 28 Şubat’ın askerî darbe olduğu konusunda kandırılırken dönemin komutanlarının da çıkıp doğru dürüst bir açıklama yapmaması, iddialara bir yanıt vermemesi 28 Şubat aleyhinde yürütülen propagandaların etkinliğini artırmış.

Türk’e göre 28 Şubat kesinlikle bir askerî darbe değildir, darbe ve darbecilikle hiçbir ilgisi yoktur.

“28 Şubat, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının, gericiliğin, dinî cehaletin, din istismarcılığı yaparak yürütülen tarikat ve cemaat örgütlenmesinin, Türkiye’yi nerelere sürükleyeceğinin TSK tarafından tespit edildiğinin kanıtıdır.

“28 Şubat, başta FETÖ olmak üzere benzeri köktendinci terör tehlikesine ta o zamandan dikkat çekildiğinin resmidir.

“28 Şubat, meseleyi sanki kadınların başörtüsü meselesiymiş gibi göstererek özü toplumdan saklanan bir siyasî rant meselesidir. Olayın özünde devletin rejimi ile cumhuriyetin değerlerine karşı açılmış savaş yatmaktadır.”

Türk’e göre 1997 yılında MGK’da alınan kararlar eğer istismar edilmeseydi, sulandırılmasaydı, kesinlikle 15 Temmuz ihaneti de, FETÖ belâsı da yaşanmazdı. 28 Şubat Davası, siyasî rant elde etmeye dönük, tam bir psikolojik harekât plânı çerçevesinde yürütülen siyasî bir davadır.

Kitap altı bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm’de din konusunda genelde bütün vatandaşları özelde Siyasal Partiler ile TSK’ni bağlayan yasalara göz atılmıştır.

İkinci Bölüm 1970’lerin başından itibaren siyasal İslâm’ın yükselişi, 12 Eylül darbesi, 1980’ler ve 1990’ların ortasına kadarki siyasal gelişmeleri kapsamaktadır.

Üçüncü Bölüm’de 24 Aralık 1995 seçimlerinden birinci çıkan Refah Partisi ile başlayan ve REFAHYOL iktidarının kurulması, yaşanan gelişmeler, o gelişmeler karşısında TSK’nın tutumu, tepkileri ve Erbakan’ın istifasına kadarki süreç, yani tam olarak 28 Şubat dönemi ele alınmaktadır.

Dördüncü Bölüm REFAHYOL iktidarını müteakip 30 Haziran 1997’den 03 Kasım 2002’ye kadarki süreçle ilgilidir.

Beşinci Bölümde 28 Şubat üzerine çok konuşulan, hatta “galat-ı meşhur” haline gelmiş, yani 28 Şubat üzerine “doğru bilinen yanlışlar” diyebileceğimiz olay ve olgular soru - cevap şeklinde tartışılmış ve nihayet kısa bir özetin yapıldığı Altıncı Bölüm’deki Sonuç kısmıyla kitap bitiyor.

Alican Türk’ün kitabını mutlaka okuyunuz. 28 Şubat’la ilgili bilmediklerinizi öğreneceksiniz.

Kitaptan bazı bölümleri hatırlatalım.

SİNCAN OLAYLARI

Sincan olayları, 28 Şubat sürecinin en önemli olaylarından biridir. Özellikle bu olaydan 4 gün sonra (04 Şubat sabahı) Etimesgut’taki zırhlı birliklerden çıkarak Sincan içinden geçen, oradan Akıncı (Mürted) Üssü’ne giden, akşamüzeri de aynı güzergâhtan geçerek kışlalarına dönen tanklar sözde 28 Şubat darbesinin tanklarıdır.

Adalet Bakanı Şevket Kazan cezaevinde bulunan Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ı ziyaret eder. Bu olay da medyada ve kamuoyunda çok tepki çeker. Bir Adalet Bakanı’nın cezaevindeki bir sanığı ziyaret etmesinin mahkeme üzerinde doğrudan bir baskı oluşturacağı, adil yargılamayı etkileyeceği, o nedenle kabul edilemez olduğu vurgulanır. Üstelik ziyaret ettiği kişi de topluma şeriatı enjekte etmekten söz eden biridir.

Takvimler hızla 28 Şubat’a doğru akmaktadır. O tarihte MGK Toplantısı vardır ve o toplantının gündem maddelerinden biri de ülkedeki irticaî yapılanma ve tehdit durumudur. Ülkenin güvenliğinden sorumlu ana kurumlar olan MİT, Emniyet ve Genelkurmay, tespit ettikleri durumlara ilişkin olarak o gün birer sunum yapacaklardır. (s.137)

MİT’TEN CUMHURBAŞKANI’NA BRİFİNG

21 Şubat’ta MİT Müsteşarı CB Demirel’i ziyaret ederek, 28 Şubat’ta yapılacak MGK Toplantısında gündeme getirilecek irticaî faaliyetlerle ilgili “İRTİCAÎ TEHDİDİN HÂLİHAZIR DURUMU” başlıklı 32 sayfalık bir rapor sunar. Aslında rapor Eylül 1996’da yine kendisine sunulan raporun güncelleştirilmiş halidir; brifing metni olarak hazırlanmıştır. Ancak dehşet verici bilgilerle doludur. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Ocak ayında hazırladığı raporu onaylayan bilgilerle dolu olan raporda, ayrıca ondan çok daha detaylı bilgiler yer almaktadır. (s. 137)

Gerçekten, okuyunca insanı dehşete düşüren tespit ve değerlendirmelerde bulunmaktadır MİT...

BİR SEMİNER

17 Ocak’taki brifingden birkaç gün sonra Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bir Harp Oyunu Semineri düzenlenir. 22-25 Ocak tarihleri arasındaki bu seminere Gnkur.Bşk. ve Kuvvet K.ları dahil toplam 14 general katılır. Seminerin konusu “Kıbrıs’ta yaşanan S-300 füzeleri ve Kıbrıs gerginliği” olarak açıklanmakla birlikte asıl gündemin “irtica, tarikat şeyhlerine iftar, kamu kuruluşlarındaki kadrolaşmalar, TÜSİAD’ın “Demokratikleşme Raporu” gibi konular olduğu söylenir. (s. 175)