AKP iktidarında eğitim

Eğitimin giderek derinleşen sorunlarından biri olan ikili eğitimi kaynak yetersizliği gerekçesiyle bir türlü çözmeyen iktidar, 2002 yılından 2019 yılına kadar yalnızca 5 bin 565 lise inşa edebildi. Aynı dönemde inşa edilen Kuran kursu sayısı ise 11 bin 809 oldu.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında, Türkiye’de 6 bin 210 ortaöğretim kurumu bulunuyordu. Ortaokuldan ortaöğretime geçen öğrenci sayısının artması ile birlikte yeni okul inşaatı da zorunlu hale geldi. Bu kapsamda, 2012-2013 eğitim öğretim yılının sonuna kadar 4 bin 208 yeni lise açıldı. 2013 yılında 10 bin 198 olan lise sayısına karşın ortaöğretimdeki öğrenci sayısı açık öğretim lisesindeki öğrenciler de dâhil 4 milyon 420 bine ulaştı.

LİSELERDE YIĞILMA

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sendikalarının ve velilerin tüm tepkilerine karşın 2013 yılında zorunlu eğitime, “4+4+4” sistemini getirdi. Yeni sistem ile birlikte ortaöğretimdeki öğrenci sayısında yığılma yaşandı. Mevcut okulların kapasitesi, örgün eğitimdeki lise öğrenci sayısını karşılamayınca, uzun yıllardır var olan ikili eğitim sorunu daha da derinleşti.

İKİLİ EĞİTİM SORUNU

Uzman görüşü alınmaksızın getirilen, “4+4+4” sisteminin ilk yılında Türkiye’deki lise sayısı 10 bin 955 iken bu sayı 2018-2019 eğitim öğretim yılında 12 bin 506’ya çıktı. 2014 yılından 2019 yılına kadar geçen beş yılda inşa edilen okul sayısı bin 551’de kaldı. Ortaöğretimdeki öğrenci sayısının ise 5 milyon 594 bin olduğu bildirildi. Birçok okul, kapasite yetersizliği nedeniyle ikili eğitime geçmek zorunda bırakıldı.

BİR YILDA 5 BİN KURAN KURSU

Türkiye’deki Kuran kursu sayısındaki en çarpıcı artış 2010-2011 ile 2011-2012 eğitim öğretim dönemlerinde yaşandı. 2010-2011’de 9 bin 485 olan Kuran kursu sayısı, bir yılda yüzde 54 artırılarak 14 bin 676’ya ulaştı.

İktidarının ilk yılından 2018 yılı sonuna kadar yalnızca 5 bin 565 lise inşa eden AKP, kamu kaynaklarının büyük bölümünü din eğitimine ayırdı. 2002 yılında 3 bin 984 olan Kuran kursu sayısı şöyle arttı:
2007: 7 bin 230
2012: 14 bin 676
2017: 15 bin 796’ya çıktı.

YATIRIMLARDA KESİNTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta dile getirdiği, “Eğitime ayrılan payı artırdık” söylemi de 2019 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımları için ayrılan payda karşılık bulmadı. 2019 yılında 113,8 milyar TL olan MEB bütçesinde eğitim yatırımlarının payı 5,6 milyar TL oldu. Eğitim yatırımları bütçesi 2018 yılına göre 2019 yılında 2,2 milyar TL azaltıldı.

ÜNİVERSİTELER RAPORU

CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, “AKP İktidarında Üniversiteler” adlı bir rapor hazırladı.

Hazırlanan rapora göre, 10 öğrenciden 9’unun devlet yurdundan faydalanamıyor.

Raporda, “10 öğrenciden 9’una devlet yurdu yok. 2004’ten sonra üniversite sayısı hızla artarken nitelikli akademisyen sayısı sınırlı kaldı. Mezun sayısı yükselirken istihdam politikası üretilmedi. Baskıcı uygulamalar bilimsel özgürlüğü yok etti” değerlendirmesi yapıldı.

CHP’li Emecan’ın “AKP İktidarında Üniversiteler” başlıklı raporuna göre Türkiye’deki üniversitelerde öğretim elemanı başına 45 öğrenci düşerken, bu sayı; Almanya’da 12, Fransa ve İngiltere’de 16 ve ABD’de 16.

Son 18 yılda ilahiyat fakültesi sayısının yüzde 120 oranında arttığı vurgulanan raporda şu tespitler yer aldı: “Öğrenci sayısının 7.5 milyonu geçmesine karşın KYK yurtlarının kapasitesi yaklaşık 700 bin. 10 öğrencinin 9’u devlet yurdundan yararlanamıyor. Yurtların çoğu kent merkezine uzak. YİD modeliyle otoyol, tünel ve köprüler yapılırken öğrenci yurtları atıl bırakıldı. KYK’nin şehir merkezlerinde kiraladığı binalardan yaklaşık 373 milyon TL zarar ettiği Sayıştay raporlarına yansıdı.

93 ülkeden bin 500’den fazla üniversitenin dâhil edildiği Times Higher Education (THE) Dünya Üniversite Sıralaması’na 2021’de Türkiye’den sadece iki üniversite girebildi. Akademik atıf sayısının azlığının yanı sıra sahte yayınlar arttı. OHAL boyunca 5 bin 822’si akademisyen olmak üzere, toplam 7 bin 37 kişi üniversitelerden ihraç edildi. Birçok üniversitenin araştırma bütçelerine iktidar tarafından el konuldu. Köklü üniversitelerin isimleri değiştirildi, bölündü. Adil ve demokratik uygulamaların odağında olması gereken üniversiteler, yandaşların hızla yükseldiği bir sürece teslim edildi” denildi.