AKP İran’la Suriye için bozuştu, Suriye için yakınlaşıyor

AKP “iki buçuk” stratejik adım attı.
İlki: Cemaat’e karşı.
17-25 Aralık 2013’ten hemen sonra.
Mecburdu.
Çünkü: Cemaat üzerinden Erdoğan’a “şah” çekilmişti.
Cevap sert oldu. Cemaat’i tasfiye operasyonları sürüyor.
***
İkincisi: Ayrılıkçı teröre karşı.
24 Temmuz 2015 dönüm noktası.
Operasyonlar etkili.
Fakat: Ağırlık “iç cephe”de.
Yani: “Dış cephe” eksik.
PKK’nın dış desteklerinin kesilmesi gerekiyor.
Özellikle “bölge” düzeyinde.
***
AKP bir adım daha attı. Bu kez “dış cephe”de.
Ahmet Davutoğlu Tahran’ın kapısını çaldı (5-6 Mart 2016).
Kulislere bakıyoruz. Ziyaret için ön temaslar Aralık 2015’te başlamış.
Önemli: Buluşma iradesi tek taraflı değil.
Türkiye kadar İran da istekli.
***
Davutoğlu Tahran’da açık mesaj verdi (6.3.2016):
“Farklı kanaatlerimiz olabilir ancak bölgemizin kaderini bölge dışı aktörlere bırakmamalıyız.”
“Bölge dışı” dediği kuvvetler: ABD ve Rusya.
İddia: Suriye’nin kuzeyinde “federasyon” kurmada anlaşmışlardı.
Sonradan üst düzey İran kaynakları açıkladı.
“Davutoğlu, Amerikalılarla Rusların bu anlaşmasını İran yardımıyla bozma amacıyla Tahran’a geldi.”
Ayrıntılı yazdım (17.3.2016).
***
Kaynaklarıma sordum. İddialar:
Bir: Davutoğlu’nun Tahran heyetinde Hakan Fidan da varmış.
İki: Türkiye, “önemli” teklifler yapmış.
Ayrıntı: Şimdilik belli değil.
***
İran, Türkiye’nin adımını karşılıksız bırakmadı.
Dışişleri Bakanı Zarif’i Türkiye’ye gönderdi hemen (19.3.2016).
Davutoğlu’nun ziyaretinin üzerinden 2 hafta geçmemişti henüz.
Zarif’in ziyareti programda yoktu.
Anlaşılan: Türkiye’nin teklifleri sadece ciddi değil “acil”di.
İran tarafı cevabı geciktirmedi.
Görünen: Ankara-Tahran yakınlaşıyor.
***
Oysa: Tam tersi olmuştu 6 ay önce.
İran nükleer anlaşması imzalanmış (14.7.2015)...
Bakan Zarif, bölge ülkelerinde geziye çıkmıştı. Anlaşma hakkında bilgi vermek için.
Programında Türkiye de vardı (10-11 Ağustos 2015).
Fakat AKP hükümeti istemeyince iptal edildi. Karşılıklı “atışma”lardan dolayı.
Konu: Suriye politikasındaki anlaşmazlıktı.
***
Pozisyonlar değişmekte artık.
AKP-Suriye-İran üçgeninde yeni bir durum var.
6 ay öncesine kadar: AKP, Suriye yüzünden İran’la “kavga” ediyordu.
Bugün: AKP, yine Suriye yüzünden İran’la yakınlaşma arayışında.
Bir başka ifadeyle: AKP, kendi “eseri”yle mücadele ediyor.
***
Attığı adımlar yanlış mı?
Elbette hayır. Fakat: Yarım.
Suriye krizi uzun süredir bölgesel. Irak’ı da içine çekti.
Kriz bölgesel. Cevap de öyle olmalı.
Evet: İran’la yakınlaşma “iyi” bir başlangıç.
Fakat: Yetmez.
***
Özetleme yapalım.
Bir: Krizin, savaşın iki öncelikli kurbanı belli: Suriye ve Irak.
Ameliyat masasına yatırılmışlar. Amaç: Parçalamak.
İran üzerinden “dolaylı” konuşma bir yere kadar.
Şam’la, Bağdat’la konuşmadan önleyemezsiniz.
***
İki: Artık görmeli, kabul etmeliyiz.
Suriye: Bölgede Türkiye’yle çıkarları en yüksek uyuşan ülkedir.
Federasyon açısından bakalım.
Vurgulayarak kayda geçiriyorum: Rusya’nın, hatta İran’ın pozisyonu Türkiye’den farklı.
Sonuç: Ankara, Şam’la konuşmadan ciddi sonuç alamaz.
Şam’ın da ittifaklarını çeşitlendirmeye ihtiyacı yüksek.
***
Üç: “Federasyon”, Suriye’deki tek tehdit değil.
Ayrılıkçılık ve yobaz terörü birlikte getirilmeli masaya. Ama samimiyetle.
***
Dört: İran kaynaklarından gelen sinyaller karışık.
AKP’nin “güven sorunu” var.
Nereye kadar yürüyebileceklerinden emin değiller.
***
Son söz: AKP yol ayrımında.
Umalım: “Yarım” adımını tamamlar.
Tahran’la başladığını Şam ve Bağdat’la sürdürür.
Gerisi: Zaten gelir.