AKP, ‘Sünni faktörü’nü elde tutmak istiyor

İhvan-ı Müslimin...
Ya da Müslüman Kardeşler.
Arap dünyasının...
En eski...
En güçlü İslamcı hareketi.
***
Batının İhvan’a bakışı sorunlu.
Arap milliyetçiliğine karşı genellikle destekledi.
Mısır’da Nasır’a...
Filistin’de Arafat’a...
Suriye’de Baas iktidarına karşı.
***
El Kaide...
IŞİD....
Ve benzerleri...
Hepsinin nesebi bir biçimde İhvan’a uzanır.
***
Türkiye’de Milli Görüş hareketi.
Erbakan’ın...
Erdoğan’ın partilerini kastediyorum.
Meşreb...
Anlayış olarak İhvan’la örtüşür.
***
İhvan ve Milli Görüş yakınlığı ideolojiyle sınırlı değil.
Siyasidir.
Örgütseldir.
Bir tür “kardeş parti” ilişkisi sürdürülür.
***
İkili ilişkide rol değişikliği yaşandı son dönemde.
“Abi”lik İhvan’daydı bir zamanlar.
AKP iktidarıyla birlikte Milli Görüş öne çıktı.
Kolay değil...
AKP, Kemalist laikliğin kalesinde iktidara gelmeyi...
İktidarda kalmayı başarmıştır.
***
AKP’nin İhvan üzerinden beklentisi belliydi.
Arap dünyasında...
Özellikle “Arap baharı”ndan sonra...
Bir dizi İhvan iktidarı...
Ve bunlara dayanan bir ittifak sisteminin kurulması.
Ve elbette AKP’nin “nazım” rol oynadığı bir sistem.
Batının desteği de alınmıştı. “Ilımlı İslam” temelinde.
Böylece, “daimi iktidar” sigortası yaptırmışlardı!
***
Tunus (2011) ve Mısır’da (2012) hesaplar tuttu.
İktidar koltuklarında “ihvan”lar oturuyordu artık.
“Başarı”dan başı döndü birilerinin.
Suriye’de bu yüzden acele edildi.
***
Bu arada işler ters gider.
Suriye’de hesaplar tutmaz.
Mısır’da İhvancı Mursi devrilir (2013).
Beklenmedik şekilde sert olur AKP’nin tepkisi.
Kahire’yle bütün ilişkiler kesilir.
Anlamı: AKP, İhvan uğruna...
En büyük Arap devletini feda etmiştir.
Diplomaside pek karşılığı yoktur bunun.
***
Aşırı öfkenin sebebi “kardeşlik dayanışması” mıydı?
Bir yere kadar belki.
Asıl nedenler başka.
Bir: Devlet bilmezlik...
İki: İhvan üzerinden hala hesap yapılıyor olması.
***
Bunu biraz açalım.
AKP liderliği bölgemize bakıyor.
Bütün krizler “vekalet savaşları” üzerinden yürüyor.
Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Yemen’de, Libya’da böyle.
***
“İran modeli” onları ziyadesiyle etkilemiş.
AKP mahfillerinde konuştuğum için biliyorum.
Dediklerinin özeti:
Bütün sahalarda İran var.
Hem de belirleyici güç olarak.
Fakat Tahran, kendisi doğrudan inmiyor sahaya.
Şiilere dayanıyor.
“Vekil” güçler üzerinden yürütüyor siyasetini.
***
Buradaki “anahtar” kavramlara dikkat.
“Şiilik” ve “vekil” güçler.
Yani:
Bir: “Mezhep” dayanışması üzerinden kitle desteği.
İki: “Mezhep” üzerinden sadık örgütler.
***
Örnek de veriyorlar “vekil”lere.
Suriye ve Lübnanda: Hizbullah.
Irak’ta: Haşdi Şabi.
Yemen’de: Ensarullah.
Tespitlerini tartışmıyorum.
Aktarıyorum sadece.
***
Özetle:
AKP, iktidarda kalmak için İslam dünyasında etkili olmak istiyor.
“Sokak”ta... Yani halk arasında.
Bunun için Sünniliği “hazır rezerv” olarak görüyor.
Diğer alan, “örgüt”ler, “partiler” dünyası.
Burada da “İhvan” faktörü öne çıkıyor.
***
AKP’nin Mısır’daki sertliği...
İlişkileri düzeltmede tutukluğu...
Sürgündeki İhvan yöneticilerine ev sahipliği yapması...
Hepsinin temelinde bu “hesap” var.
***
Ve en önemlisi Suriye.
Sanıyorum...
Esad’la bir türlü açık ilişkiye geçilmemesi...
Tekrardan “Esad terörist” açıklamasına dönmesi...
“Sünni faktörü”yle de ilgili.
Kendi algısına göre Erdoğan...
Sünni zemindeki hassasiyetleri yok saymak istemiyor.
***
Oysa bizimkilerin göremediği şu.
İran’ın siyaseti sadece Şiiliğe dayanmıyor.
Bölgede kriz alanlarındaki mücadelede bir mevzilenme var.
İran, bölge halklarına ihtiyaçlarına uygun bir mevzilenme içinde.
Atlantik’in karşısında yer alıyor.
Ve de kazanıyor.
***
Unutulmasın: İran, Filistin mücadelesinin temel destekçilerinden.
Desteklediği örgüt de Hamas.
Sünni İhvan hareketinin Filistin kolu yani.
***
Kendi tarihimizden bir örnek vereyim.
Kurtuluş Savaşımızın son ayları.
Irak İngiliz mandası altında.
Halk arasında bir beklenti vardır.
Kemalist ordu Irak’a yürüyecek...
İngilizleri çıkaracaktır.
Ülkeyi kurtaracaktır.
***
Irak Şiileri bu durumda ne yaptı biliyor musunuz?
Şii müçtehitler bir fetva çıkardılar.
Bağdat’taki İmam Kazım’ın türbesinin kapısını astılar.
Türk ordusu gelirse, karşı koymayı yasakladılar.
(Bak: 1.Faysal, Ali Allawi, İş Bankası Yayınları, sayfa 513).
***
Unutulmasın.
Türk ordusu, Sünni Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısıydı.
Şii Araplar, bu orduya kucak açtılar.
İngiliz emperyalizmine karşı kurtarıcı olarak gördüler.
***
Aynı günlerde Irak tahtında kim vardı?
Kral Faysal. Bir Sünni.
O, Türk ordusunun gelmesine karşıydı.
Sonuç: Mesele yabancı müdahaleye karşı direnmek olunca...
Mezhep farkları siliniyor.
Devam edeceğim....