Anayasa Meclissiz bir devlet yürümez

Gündemimiz “başkanlık”.

İlk turda yüksek beklenti yoktu.

İkinci tur başladı.

Bu satırları oylama öncesi yazıyorum.

***

Bazı zeminlerin nabzı nasıl atıyor?

Önce “açıkta” olanlara bakalım.

CHP yönetimi bir hamle yaptı.

Devlet Bahçeli’yle görüştüler.

Sonuç vermeyeceğini baştan biliyorlardı.

Havaları: “Bizden söylemesi.”

Ah, bir de “doğru yerde” dursalar.

***

Devlet Bahçeli, geleneklere saygılıdır.

Misafire güleryüzlü olmak kapsam içindedir.

Fakat: Kendini zorladı. “Kaba” göründü.

Belli ki: Yaptığına inanmıyor.

“Abdestim sağlam” gösterisi yaptı.

***

Ankara’yı iyi bilenlerin tespiti:

“İlk turda ‘hayır’cıların hepsi MHP’dendi.”

İkinci turda?

Beklentiler biraz daha arttı.

Sayı verilmiyor: “En az birkaç vekil daha...”

***

Ahmet Davutoğlu Yeni Şafak’a konuşmuş (18.1.2017).

Kendince “tarihe not” düşmüş.

Altını çizdikleri.

Başkanlık sistemi: Evet.

Meclisin yetkilerinin budanması: Hayır.

İlk turda AKP “fire” vermedi ya. “Kendi” hanelerine yazmış.

Mesajı: İkinci turda da desteğimiz sürecek.

Bir de “sadakat” tarifi yapmış: “Lider”e değil, “dava”ya.

Bunları: Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile konuşmuş.

Yazmış, vermiş, kayda geçirmiş.

***

Ahmet Bey, “kendi”lerini Tayyip Erdoğan’dan ayrı tarif ediyor artık.

“Yazılı” çalışıyor.

Anlaşılan: Fırsat bulursa “muhaliflik” yapacak.

AKP bünyesi Davutoğlu’na şans verir mi?

Eli hep “O mahalle”nin nabzında bir isim: “Ahmet Bey’in sosyal bir karşılığı yok.”

“Nabızcı”ma güvenirim.

Nedense: CHP yönetiminin umutlanma katsayısı yüksek.

Ahmet Bey’li projelere hemen sarılıyorlar.

***

İkinci tur beklentilerine devam edelim.

Gül-Davutoğlu cenahını “içeri”den bilen bir isim.

Gerçekçidir.

İkiliyle ilgili eleştirilerini açıkça dillendirir.

“İkinci tur”da beklentisini hiç saklamadı.

Söylediği: “Kuvvetli değil ama umudum var.”

Notları var.

Bir: “İtirazcı vekiller tutuklanma tehdidi altında.”

İki: “Başkanlık geçerse herkes kaybedecek. Öncelikle de Türkiye.”

***

Yine İslamcı cenahtan bir isim.

Stratejik bakışlı.

Sık sık soruyorum: Tayyip Bey, Kemalistlerle ittifak imkanını niçin geri çeviriyor?

Tarihsel mirasa gönderme yapıyor: “İslamcılıkta cephe anlayışı yoktur.”

Kastettiği: “Biz” ve “ötekiler” ayrımı.

Düşünüyorum: En azından Cumhuriyet döneminde böyle değil.

Sadece AKP’nin kendi tarihine bakalım.

İki “öteki” kuvvetle 10 yıl ittifak yaptılar: FETÖ ve Amerikancı liberallerle.

Şimdi de MHP ile.

1960’ların “milliyetçi/mukaddesatçı” ittifakını günümüze taşımış gibiler.

Tabii biraz güncelleyerek.

Anladığım: Sorun başka yerde.

***

AKP için tarihi bir örnek var ortada.

2010 Anayasa değişikliği.

Temel amaç belliydi: Yargının kontrol altına alınması.

Değişiklik Meclis’ten kolay geçti. Referandumdan da.

Sonuç: Yargı gerçekten “kontrol” altına alındı.

Çok geçmeden anladılar ki: Yargıyı gerçekte FETÖ’ye teslim etmişler.

Artık biliyoruz: 17-25 Aralık, yargıdaki FETÖ hakimiyetinin sonucudur.

***

Şimdi hesapları: Meclissiz bir devlet kurmak.

Teklif, Meclisten geçse bile...

Hatta halk oyunda kabul edilse de yürümez...

Türkiye ve dünya büyük kuvvet kaymaları yaşıyor.

Zaman o zaman değil.

Devir o devir değil.

Son söz: Mücadeleye devam edeceğiz...