Astana Üçlüsünün yeni ortağı

Soçi Zirvesini bir tek Ulusal Kanal ve Aydınlık, bütün yönleriyle ve doğru yansıttı. Ulusal Kanal, Pazartesiyi Salı gününe bağlayan gece yaptığı yayında Prof. Dr. Mehmet Yuva, kamuoyunu Suriye ve Ortadoğu kaynaklarını izleyerek bilgilendirdi. Lazkiye’ye yapılan füze saldırıları da, Türkiye’de ilk kez Ulusal Kanal tarafından duyuruldu. Dr. Mehmet Perinçek ise, aynı yayında Putin’in Soçi Zirvesinde yaptığı konuşmayı Rusçadan çevirerek eksiksiz olarak açıkladı ve yorumladı.
SÜREÇ SURİYE İLE GÖRÜŞÜLEREK YÜRÜTÜLECEK
Putin, ülkemizin diğer gazete ve televizyonlarında bütünüyle yansıtılmayan konuşmasında şu önemli bilgileri veriyordu:
1- Soçi’de Türkiye ile Rusya arasında kararlaştırılan mutabakatı Suriye Hükümeti desteklemektedir.
2- İdlib’te kararlaştırdığımız mutabakatın tamamlanması sürecini, Suriye ile görüşerek ve danışarak yürüteceğiz.
Putin, bu vurguları yaparken, “biz” diyerek Tayyip Erdoğan adına da konuştu.
Öte yandan Tayyip Erdoğan, İdlib’teki terör örgütlerinin ağır silahlarını bırakacağı konusunda güvence veriyordu.
ABD VE İSRAİL’İN OYUNU BOZULDU
ABD’nin ve İsrail’in bütün gayretleri, Astana Üçlüsü arasındaki birliği bozmak hedefine odaklanmıştı. Türkiye’deki Amerika ve İsrail yanlısı güçlerin de bütün umudu buydu. “Katil Esed” söylemleri yeniden bu amaçla piyasaya sürülmüştü. Reyhanlı katliamının suçlularından Yusuf Nazik, bu nedenle sahneye çıkarıldı. Aydınlık’ın “Bu tertip tutmaz” başlığının henüz mürekkebi bile kurumadı. Bakınız tertipler birkaç güne bile dayanamıyor. ABD ve İsrail’in oyunları bozulmuştur. Doğu Akdeniz’den Suriye’ye atılan İsrail füzeleri, sonuç olarak dizginlenemeyen bir öfkeyi yansıtıyor. Kudüs’te ABD ve İsrail’in karşısında oluşan dünya cephesi, Suriye’de de gündeme geliyor.
SURİYE İLE EL ELE
Astana Üçlüsü adım adım Suriye’yi de kucaklamaktadır. Kaçınılmaz olan da budur. Nitekim Suriye’nin Beşar Esad Hükümeti, Soçi Kararlarından memnun olduğunu açıkladı. İran da Dışişleri Bakanı Zarif’in ağzından Soçi Zirvesindeki mutabakatı desteklediğini belirtti.
Dünyanın kaderini değiştirecek bir ittifak oluşmaktadır. ABD, yenilmiştir. Batı Asya’nın geleceğini, Batı Asya ülkeleri belirleyecektir. Çin başta olmak üzere Avrasya ülkeleri Batı Asya ile aynı cephede yer alıyorlar. Almanya da o cephenin içindedir.
DÖNÜŞÜ OLMAYAN ROTA
Tayyip Erdoğan yönetiminin her an ABD denetimine döneceği umudunu taşıyanları her aşamada düş kırıklığı bekliyor. Piyonlardan ve yönlendirdiği güçlerden farklı olarak, ABD’nin böyle bir umudu yok. Washington yöneticileri, Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki konumunun Avrasya’da olduğunu, daha 2000’li yılların başında saptadılar. Ne de olsa büyük devlet.
Ne var ki Büyük Devletin Küçük akılsızları da var. Bunlar, PKK/PYD/YPG ile FETÖ gibi yok olma tehlikesiyle yüz yüze gelen örgütlerdir ve onların güdümüne giren Sahte Sol kalıntılarıdır. Bir de Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlenerek gerçeklikle bağını koparanlar var. Uyarmak için belirtiyoruz, yalnız gerçeklikle değil, Türkiye ile bağlarını da koparıyorlar.
Yıllardır Türkiye’nin mecburiyetlerinden söz ediyoruz. O mecburiyetleri bildiğimiz için, daha ilk gününden başlayarak Ergenekon tertibinin yürümeyeceğini söylemiştik. Mahkemelerde belirttiğimiz gibi, Silivri hücrelerinden biz çıktık, şimdi o hücrelerde onlar var.
Yine o mecburiyetleri bildiğimiz için, Rus uçağının düşürüldüğü günlerde bile, Türkiye’nin Avrasya’daki öncü mevzisine yerleşeceğini belirttik.
15 Temmuz gecesi üzerimizde uçaklar uçarken, televizyonlara çıktık ve FETÖ Darbesinin ezileceğini ilan ettik. Çünkü Türkiye’yi biliyorduk.
TSK’nın PKK’ya karşı Harekâtını “Dağı taşı bombalıyorlar” diye küçümseyenler vardı, Türkiye’nin mecburiyetlerinden habersizlerdi, oysa savaş Türkiye sınırlarını aştı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Afrin, İdlib derken bakınız nereye geldik! Türkiye, ABD-İsrail Koridorunu bozdu. Aynı Türkiye, şimdi Üretim Devrimini yapmak için de ABD ile cephe cepheye gelmiştir.
Türkiye, dönüşü olmayan bir rotaya girmiştir. İster “Atatürk rotası” deyiniz, isterseniz güncelleyerek “Vatan Partisi rotası” deyiniz, rota budur. Bu rotada Suriye ile stratejik dostluk var.
Hiç kimse Türkiye’nin mecburiyetlerinden daha zorlu değildir.
Hiç kimse Türkiye’den büyük değildir.
Türkiye, hiçbir kimsenin iki dudağının arasında değildir.