Atatürk ve 30 Ağustos ruhu

Asırların nadiren yetiştirdiği bir dahi olan Atatürk en karmaşık durumlarda bile kısa yoldan sonuca ulaşıyordu. Gazi’nin yaşamından bazı kesitler sunalım:

ORADAN BÖYLE GEÇİLİR!

İngilizler Anafartalar’da cepheyi yaramayınca yeni bir harekâta girişir. Cepheyi sağ cenahtan çevirir. Düşmanın planını bozmak için Kireçtepe’de tutunmak zaruri hale gelir! Oraya ulaşan dar geçit savaş gemileri tarafından ateş altında tutulur.

Kireçtepe’yi tutma emrini alan Türk askerleri tereddüt içindedir! Mustafa Kemal bu hali görünce siperlere koşar. Askerin arasına karışır ve sorar: “Niçin geçmiyorsunuz?” İçlerinden biri cevap verir: “Düşman ölüm saçıyor, nasıl geçelim?”

Mustafa Kemal hiçbir tereddüt gös termeden, “Oradan böyle geçilir!” der ve ileri fırlar. Ata’sını gören Mehmetçik şaha kalkmıştır? Onlar da Gazi’nin arkasından ileri atılır. Toz, duman, alev ve ölüm kasırgasını yaran askerler kritik tepeyi tutarlar...

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR!

Kral Edward bir motorla Dolmabahçe Sarayı’na yanaşır... Atatürk rıhtımda Kral’ı beklemektedir. Deniz serttir! Kral’ın teknesi beşik gibi sallanmaktadır. Rıhtıma çıkmak isterken eli yere değerek tozlanır!

O sırada Atatürk elini uzatmıştır. Kral elini uzatmadan önce mendiline silmek ister. Ama Atatürk hemen söze girer: “Yurdumun toprağı temizdir, elinizi kirletmez!” diyerek Kral’ı elinden tutup rıhtıma çıkarır...

SAKARYA SAVAŞI SONRASI

Sakarya Meydan Savaşı zaferle sonuçlanmıştır. Gazi Ankara’ya yaklaşmıştır. Yirmi gün büyük bir endişe ve karamsarlık içinde yaşayan Ankaralılar, Gazi için bir karşılama töreni düzenler.

Ankara garından başlayarak şehre doğru yolun iki yakasında hükümet ve meclis üyeleri, memurlar, öğrenciler, esnaf ve halk toplanmıştır. Gazi’nin arkasına katılarak büyük bir kalabalık oluştururlar.

Meclis binasının önüne gelindiğinde, alayın başında bulunanlar rota değiştirir. Toplu olarak Hacı Bayram Veli’nin türbesine gidilecek, onun maneviyatının yardımıyla (!) kazanılan bu büyük zafer için dua edilecek, sonra Meclis’e dönülerek nutuklar okunacaktır.

Gazi: “Öyle şey olmaz! Yurt toprağını karış karış kanını akıtarak ve canını vererek savunan Mehmetçiğin hakkını ben evliyalara kaptırmam! ‘’ der ve doğruca Meclis binasına sapar.

Atatürk yıllar sonra bu olayı şöyle anlatır: “Kimileri benim bu davranışıma kamunun inancını inciten yersiz bir davranış gözüyle bakmış olabilir. Ama ben yurt savunmasında, güvenilecek gücün evliyaların, yatırların “maneviyatı” olmayacağını hatırlatmak istemiştim.”

ÖVÜLMEYİ SEVMEZDİ

Atatürk duyguları, heyecanları ve sevinçleri ile bizden biriydi... Her açıdan ulusuyla bütünleşmişti.Cumhuriyetin 12’nci yıldönümü için bir sıra dövizler hazırlanmıştı: “Atatürk bizim en büyüğümüzdür.”, “Atatürk bu milletin en yücesidir.” “Türk Milleti asırlardır bağrından sadece bir Mustafa Kemal çıkardı.”

Atatürk listeyi dikkatle gözden geçirir... Bu tür dövizleri kabul etmez! Hepsinin yerine kendini en iyi ifade eden şu satırları yazar: “Atatürk bizden biridir!”

MİLLETİN 30 AĞUSTOS’U

Dün askerler silahsız yürüdü. 29 Mayıs’ta İstanbul’da uçan Türk yıldızlarını da göremedik! Yeni rütbeleri takmanın heyecanı da yoktu. Ama dün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı milletçe büyük bir coşku ile kutladık! Meydanlar insanlarla doldu taştı. Yurtseverler sel olup Anıtkabir’e aktı. Türk Milleti Atatürk’e ve Ordu’suna olan bağlılığını bir kez daha ilan etti. Suriye’de vatan savaşını sürdüren TSK’nın kayıtsız koşulsuz arkasında olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Ordu millet bağlılığı teyit edildi. Gençlik Ata’sının mirasına sahip çıkacağını yüksek sesle haykırdı.

TSK, Atamızın dediği gibi, “Türk birliğinin, Türk vatanseverliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin çelikleşmiş bir ifadesidir.” Dün PKK’yı hendeklere gömdü; bugün Suriye bataklığını kurutuyor...”

Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar güzel bir kutlama mesajı yayımladı. 2225 yıllık Ordu geleneğinin altını çizdi. İçindeki hainleri temizleyen TSK’nın daha da güçlendiğini vurguladı! Ordu-Millet birlikteliğinin gücünü hatırlattı. Ordu’nun genetik kodları oynayanlar bindikleri dalı kesiyorlar...