Berlin, iki Türke ‘soykırım’ nöbeti yazmış

Dün Berlin’deydik.
2 Haziran’ın arifesinde.
Yani: Alman Meclisi’nin “soykırım”ı görüşmesinden hemen önce.
***
Fatat: Önce “arka plan”a bakalım.
Almanya’da “başarılı” iki isimden söz edeceğim.
İkisi de Türkiye kökenli.
Biri politikacı: Cem Özdemir. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı.
Diğeri sanatçı: Fatih Akın. Bol ödüllü sinemacı.
***
Berlin, ikisini de Ermeni “soykırım” nöbetine yazdı.
Görevleri: “Soykırım” propagandistliği.
Önce sahneye Fatih Akın çıkarıldı.
100. yılın hemen öncesinde.
Ücretini verdiler. Tarihimize bir “Kesik” attırdılar.
“The Cut” filmini sürdüler piyasaya.
Düdük, parayı verenin elindeydi.
İş yapmadı.
***
Ardından Cem Özdemir sürüldü piyasaya.
Bundestag 2 Haziran’da Özdemir’in önergesini oylayacak.
Önerge verdi: “1915’te Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara soykırım yapıldı.”
Görev niye Özdemir’e verildi?
Berlin kendince kurnazlık yapıyor.
Bir “Türk”ün arkasına saklanıyor.
Verilmek istenen mesaj: Bakınız, Türk asıllılar bile ‘soykırım’ı kabul ediyor.
Sosyal Demokrat ve Hıristiyan Demokrat milletvekilleri böyle söylüyormuş.
Bir hayli ucuz.
***
Dünkü Berlin yürüyüşünün hedefi de buydu.
Bir grup Türkiye’den uçtuk.
Çoğunluk Avrupa’dan geldi.
Talep: Özdemir’e ihale edilen önergenin geri çekilmesi.
***
Yürüyüşten kısa bir özet.
Bir: Atatürkçülerle muhafazakârlar artık birlikte yürüyebiliyor.
Bu ikincisi. Geçen yıl da böyle olmuş.
AKP çizgisindeki bir dernek: Avrupa Türk Demokratlar Birliği’nden kadınlarla konuştum.
Çoğu başörtülü. Tavırlarına bakıyorum, örgütlüler.
Dedikleri: “Vatan meselelerinde birleşmeliyiz.”
***
İki: Bayrak ortak simge.
Sloganlar da ortak: Soykırım yapmadık, vatan savunduk.
***
Üç: Marşlarda da ittifak sağlanmış.
Ölürüm Türkiye’m.
Memleketim.
Onuncu yıl marşı.
Memleketim.
***
Dört: Bir araya gelme Avrupa’da niye daha kolay?
Avrupa TGB sözcülerinin değerlendirmesini aktarayım.
“Türkler arası kutuplaşma Avrupa’da daha az.”
“‘Soykırım’, her birinin yaşamına doğrudan dokunuyor.”
Özellikle çocukları için endişeliler.
Malum: Tasarının kabulunün ciddi sonuçları olacak.
Ders kitaplarına, Türk çocuklarının dedeleri için “soykırımcı katiller” diye yazılacak.
Bir not: Alman okullarında 500 bin kadar Türkiye kökenli öğrenci var.
Yani: Karar, 500 bin öğrenci ve ailesine doğrudan dokunacak.
***
Beş: Alman meclisindeki “soykırım”ı tanıma girişimi bir efsaneyi yıktı.
Bizim Batıcıların ezberi malum.
“Soykırımı” tanıma girişimlerini Ermeni lobisinin gücüne bağlamayı severler.
İşte Almanya’daki iki lobi.
18 bin Ermeni.
3 milyon 200 bin de Türkiye kökenli.
Neymiş: “Soykırım” kampanyasının arkasındaki güç lobiler değil, devletlermiş.
***
Katılım: Daha fazla olmalıydı.
Gördüğüm, DİTİB’in sadece adı vardı.
Avrupa’daki en örgütlü yapı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’den söz ediyorum.
Pek abanmamışlardı.
Anlamı:
Bir: Devlet, sorunu hâlâ elinin ucuyla tutuyor.
İki: Mücadele tarzında devletin kafası açık değil.
***
Son söz:
Avrupa’da en kalabalık diasporaya sahibiz: Yaklaşık 5 milyon insanımız var.
Fakat bu güç iki zaafla malul.
Birincisi: Çoğunluk örgütsüz. Kendi gücünün farkında değil.
Dolayısıyla: Tepki veremiyor.
***
İkincisi: Türk devletinin iradesi zayıf.
Batı karşısında çıkarlarını savunamıyor.
Cesaretsizlik de var, ufuksuzluk da.
Sonuç 1: Türk diasporasını harekete geçiremiyor.
Sonuç 2: Cem Özdemir ve Fatih Akın örnekleri ortada.
Batı, diasporanın aydınlarını Türkiye’ye karşı kullanabiliyor.