Bu anlayış ‘iç cephe’yi böler

İki örgüt: PKK ve FETÖ.
Silahlı ve yasadışı.
Hedefleri ortak: Türkiye.
***
Biri “dış”tan vuruyor. Diğeri “iç”ten.
Amaçları: Biri bölmek, diğeri ele geçirmek istiyor.
***
İkisi de ulus devlet karşıtı.
Birinin ideolojisi din. Diğerininki etnik milliyetçilik.
***
PKK: 1970’lerde yola çıktı.
FETÖ: 10 yıl daha kıdemli.
***
Geçmişte aralarında doğrudan bağlantı var mıydı? Muhtemelen yoktu. Fakat şimdi buluştular.
***
Burada biraz duralım.
Şimdi iki ülkeye bakalım: Türkiye ve ABD’ye.
70 yıldır müttefikler. En azından teorik olarak böyle.
***
Sahadaki durum nasıl?
Bir: Türkiye, bölünmeye karşı mücadele veriyor.
Karşısındaki kuvvet belli: PKK.
PKK’nın arkasında kim var: ABD.
Saklısı, gizlisi var mı bunun: Hayır.
ABD tarafı başkan düzeyinde açıkladı.
PKK’nın Suriye kolu PYD’yi “kara gücü” ilan etti (Temmuz 2015).
***
İki: Türkiye, bir Gladyo darbesine direniyor.
Fail belli: FETÖ.
Arkasındaki kuvvet: Yine Washington.
General Joseph Votel açıkladı. ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı.
Dediği: “Pentagon’un Türkiye’deki en yakın müttefikleri darbe girişimi sonrasında hapse atıldı” (28.7.2016).
Tayyip Erdoğan da ABD’nin rolünün farkında: “Üst akıldan aldıkları talimatla devletimizi ele geçirme girişimi silahlı eyleme dönüşmüştür.” (17.7.2016)
***
Özet: Amerika, Türkiye’ye saldırıyor. Hem de silahlı olarak.
Şimdilik kendi ordusunu sürmedi sahaya.
Yaygın deyimiyle söyleyelim: Vekalet savaşı yürütüyor.
Yani: Yaşadığımız Türk-Amerikan savaşıdır.
***
Sahaya sürdüğü iki örgüte bakalım. PKK ve FETÖ’ye.
Türkiye ikisini de terör örgütü ilan etmiş.
Washington’un umurunda değil.
Türkiye’nin gözünün içine baka baka bildiğini okuyor.
İkisine de desteği yüksek seviyede.
***
Durumu doğru tespit edelim.
Yürütülen savaşın dört özelliği kesindir.
Bir: Gizli değil açıktır.
Yani tevil yolu arayıp kendimizi kandırmayalım.
***
İki: Evet, ABD “hendek”te başarılı olamadı.
“Darbe” muharebesini de kaybetti.
Fakat, savaş burada durmayacak.
Çünkü: Bu bir öncü çarpışma değildir.
Ana muharebeler çoktan başladı.
***
Üç: Bölgedeki bütün hesaplar Türkiye’ye endeksli. Türkiye’nin stratejik önemine.
ABD’nin yenilgiyi kolay kabullenmeyeceği görülüyor.
Başka hamleler beklemeliyiz. Hem de sonuç alıcı.
Çarpışmalar hafiflemeyip yükselecek.
Her türlü kirli oyun tezgahlanacak.
***
Dört: Bu tabloya karşı stratejik duruş bellidir.
Bütün milli güç unsurlarını seferber etmek.
Geçmişteki pozisyonlar ne olursa olsun birleşmek.
***
Bu fikirleri Tayyip Erdoğan cenahıyla da konuşuyorum. En üst düzeyde.
Bir-iki gün önce. Yine konuştum. Dedim:
FETÖ’yü tasfiyede kararlısınız. Tebrikler. Fakat bir uyarıyı kayda geçireyim. İnşallah fırsatçılık yapmazsınız.
O zaman milleti bölersiniz. Türkiye büyük zarar görür.
***
Kastettiklerim bilinen şeylerdi:
İmam Hatiplilerin Harp Okullarına girmesi.
Taksim’e Topçu Kışlası yapımında ısrar.
Ordunun polisleştirilmesi.
Devletin AKP’lileştirilmesi...
***
Son kararlara bakıyoruz: Cüretkâr. Güven kırıcı.
“Fırsatçılık” hafif kalır.
Özetin özeti: Birleştirmiyor, bölüyor.
Dar bir geçitteyiz. Saldırı altındayız.
Hedeflerinde ulus devletimiz var.
AKP liderliği ne yapıyor?
Ulus devletin temel direği orduyu polisleştiriyor.
Bu “anlayış”la Türkiye “iç” cephede zor birlik sağlar.
***
Ülkemiz buna razı olur mu?
Hayır: Türkiye’nin devlet ve millet birikimi harekete geçti.
Zorunluluklar hükmünü icra eder.
Yani: Su akar yolunu bulur.