Epik tiyatronun ve kabarenin öncüsü: Haldun Taner

Kadıköy Belediyesi, 2015 yılının Mart ayında, Haldun Taner’in kişisel eşyalarından oluşturduğu bir sergi ile usta yazarın 100. doğum gününü kutladı ve üç yıl sonra 103. doğum gününde de anlamlı bir proje ile sergi salonu Haldun Taner Müze Evi olarak hayata geçirildi. Ara Güler, Yıldız Moran gibi fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarının yer aldığı müzede, değerli yazarımıza ait; şapka, eldiven, kravat, kol düğmeleri, saat gibi kişisel eşyalarının yanı sıra, diplomaları, ödülleri ve kitaplarının farklı baskıları yer alıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar (İstanbul), Karacaoğlan (Adana), Ahmed Arif (Diyarbakır), Samim Kocagöz (İzmir), Bedri Rahmi Eyüboğlu (Trabzon) kitaplıklarını anmadan geçemeyiz. Edebiyat dünyamızın bu ünlü sanatçılarını ancak müze ya da isimlerini taşıyacak kitaplıklarla anabilir ve yaşatabiliriz.


Haldun Taner hikayeyle başlayıp tiyatroyla devam eden yazarlık hayatında yarattığı eserleriyle Türk edebiyatının ve tiyatrosunun büyük ustalarından biri oldu. Gazetedeki köşesinde belirgin hale getirdiği toplumsal sorunları tiyatroya taşıdı​

ÖDÜLLERLE DOLU BİR YAŞAM

Haldun Taner (16 Mart 1915 - 7 Mayıs 1986), Türk edebiyatına öykü yazarlığı ile girdi. New York Herald Tribune Uluslararası Hikâye Yarışması’nda ‘Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu’ adlı hikayesi ile 1953 yılında Türkiye birinciliğini kazandı ve geniş kitleler tarafından tanınmaya başlandı. ‘Onikiye Bir Var’ adlı hikayesi ile 1955 yılında Sait Faik Hikaye Armağanı’nı, 1956 yılında Varlık Dergisi ‘En Beğenilen Öykü Yazarı’ ödülü’nü, ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ adlı oyunu ile 1972 yılında Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü’nü ve 1983 yılında Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.

Haldun Taner hikayeci olarak başladığı yazarlık hayatında tiyatro oyunları yazmaya başladı. Türk edebiyatının ve tiyatrosunun değerli ve büyük ustalarından biri oldu. Eğitimini sürdürdüğü Almanya’da, kabare tiyatrosu ile ilgilendi ve bu türün Türkiye’deki kurucusu ve öncü yazarı oldu. 1967 yılında yazdığı ‘Vatan Kurtaran Şaban’ adlı oyunu, kabera türünün ilk oyunudur.

Üç ünlü sanatçı dostu; Ahmet Gülhan, Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile birlikte 1967 yılında Devekuşu Kabare’yi kurdu. Uzun süre devam eden bu oluşum, kabare tiyatrosunun ülkemizde yer edinmesini sağladı. Geniş kitlelere ulaşarak sahne sanatımıza yeni bir boyut kazandırdı. Bir çok genç yazar, Devekuşu Kabare için yazdıkları kısa oyunlar sayesinde adlarını duyurdular. Ferhan Şensoy ve İsmet Küntay gibi yazarlar, oyun yazarlığında ve tiyatro alanında değişmez yerler edindi.



İLK OYUNU YASAKLANDI

Taner, severek sürdürdüğü oyun yazarlığına 1957 yılında ‘Günün Adamı’ adlı politik bir taşlama yazarak başladı. Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmesi yasaklanan ‘Günün Adamı’, Ulvi Uraz Tiyatrosu tarafından sahnelendi ve büyük ilgi uyandırdı. Usta yazar bu oyunda, bugün örneklerini görmeye devam ettiğimiz bir çok politikayı kalın çizgiler ile belirterek çizmişti. Ayrıca ‘Epik’ tiyatronun ülkemizde ilk örneğini veren Haldun Taner’dir. Keşanlı Ali Destanı, epik tiyatromuzun en seçkin örneğidir. Yazarın 1969 yılında kaleme aldığı ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ Türk tiyatrosunun doruğunda yer alan önemli oyunlar arasındadır. Münir Özkul ile özdeşleşen bu oyun, Türk tiyatrosunda özel ve öznel yerini aldı. Dışardakiler (1957), Ve Değirmen Dönerdi (1958), Fazilet Eczanesi (1960), Timsah (1960), Lütfen Dokunmayın (1961), Huzur Çıkmazı (1962), Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım (1964), Eşeğin Gölgesi (1965), Zilli Zarife (1966), Ayışığında Şamata (1977) ve Aleyna’nın kızı (1985) oyunlarının yanı sıra değerli yazar kabare türünde de çok fazla oyun yazdı. Yazarın kabare türü oyunları arasında; Astronot Niyazi (1970), Bu Şehr-i İstanbul Ki (1968), Ha Bu Diyar (1971), Dün Bugün (1971), Aşk-u Sevda (1973), Dev Aynası (1973), Yâr Bana Bir Eğlence (1974), Hayırdır İnşallah (1980), Marko Paşa (1985) adlı oyunları yer alıyor. Haldun Taner’in bütün oyunları ilk olarak Devekuşu Kabare’de sahnelendi. Yazdığı tüm kitaplar Yapı Kredi yayınları arasında yer aldı.
Taner, toplumsal sorunları, gazeteci kimliği ile yazdığı köşe yazılarında belirgin hale getirdi ve tiyatromuza kazandırdı. Öğretim üyesi kimliği ise başarısının bir başka göstergesidir. Haldun Taner’i, Ulvi Uraz tarafından sahnelenen ‘Günün Adamı’ oyunu ile tanıdım. ‘Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım’ adlı oyunun provalarını izlerken dostluğumuz ilerledi. Yazar - Eleştirmen ikilisi olarak dostluğumuz yaşamının sonuna kadar devam etti. Değerli dostum Haldun Taner’in 103. doğum gününü kutluyor ve sevgiyle anıyorum.