Gerilemeyi savaşarak durdurmak!

Hillary Clinton savaş tamtamları çalarak seçim kampanyası yürüttü. Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’yi açıkça hedef tahtasına koydu. Nükleer savaşı da göze alabileceğinin sinyallerini verdi. PYD ve Kürtleri göklere çıkardı. Trump ise daha dengeli mesajlar verdi. Amerikan halkının duygu ve düşüncelerini merkeze koydu. Ama yabancı düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik ön yargısını ırkçılığa varan bir boyuta taşıdı. Kafalar karıştı. Trump iyi mi, kötü müydü?

DERİN DEVLET UYUMAZ!

ABD derin devletinin uyuduğunu sananlar şiddetle yanılır. Oğul Bush çok yıpranmıştı. Bütün dünyada onlarca yıllık bir propaganda sonunda yaratılan Amerikan rüyası yerle bir olmuştu. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi değerler ile ABD arasında ilişki kuranlar ciddiye alınmıyordu. ABD’nin kültürel üstünlük tezi çok ağır bir darbe almıştı. Bir şeyler yapılmalıydı. İşte bu ortamda Bush “tu kaka” ilan edildi! Amerikan değerleri sapasağlam yerinde duruyordu ama Bush bu değerleri temsil etmiyordu! Yerine dünyaya ve özellikle Müslümanlara sıcak bir mesaj vermek amacıyla Hüseyin Barack Obama getirildi. Afganistan ve Irak’taki savaş bıkkınlık yaratmıştı. Hem ekonomik bir depreme neden olmuş hem de iç kamuoyunda olumsuz bir algı oluşmuştu.

Obama ile birlikte ABD derin devleti aynı hedeflere farklı yöntemlerle ulaşmak için yeni yöntemleri devreye soktu. Doğrudan ABD askeri kullanmak yerine, IŞID, PKK, YPG, El Nusra gibi terör örgütleri sahaya sürüldü. Barzani gibi geleneksel uydular kullanıldı. Bölge ülkelerinde bu anlayışa uygun politikalara destek verildi. Açılımlar, Haburlar, Oslo’lar bu planın parçalarıydı. Mali yükü azaltmak için kirli savaşın faturası Katar ve Suudi Arabistan’ın üzerine yıkıldı. Sahadaki sistemin örtülmesi ve terörle mücadele imajının kafalara kazınması için devletlerden sadece hava desteği talep edildi. Böylece Irak’ta büyük bir askeri harekât ile gerçekleştirilen sonuca Suriye’de daha az maliyetle ulaşılması hedeflendi.

DERİN DEVLET HEP HAKLIDIR

Rusya’nın müdahalesi ile planlarda bozulmalar başlayınca Obama günah keçisi yapıldı. Aldığı kararlar bile hukuk dışına çıkılarak çöpe atıldı. Obama’nın süreçleri yönetemediği, ABD’nin gerçek gücünü yansıtamadığı vurgulandı. Netanyahu ile karşı karşıya getirildi. Oysaki Obama, sadece onların dediğini yapmıştı. ABD öyle de, böyle de gerilemeyi durduramıyor. Şimdi ABD içinde de hoşnutsuzluklar başladı. Amerikan halkı aslında Clinton’a değil, ABD derin devletine (Establisment) “hayır” dedi. Ekonomik sorunlar Amerikan halkını sistemden uzaklaştırıyor.

DERİN DEVLETİN YENİ PLANI

ABD derin devleti bu gerilemeyi durdurmak için daha geniş bir planla ortaya çıktı. Önce içerideki Amerikalının gönlünü kazanmaya çalışıyor. Trump’ın üretim tesislerini ABD’ye taşıması, güvenlik masraflarını Avrupa’nın üstüne yıkma çabalarının amacı içe mesaj vermektir. Diğer taraftan Trump’ın İsrail’in politikalarını gözü kara desteklemesi aslında her şeyi açıklıyor. İsrail’in dümen suyuna girmek, Irak ve Suriye politikalarının, küçük ayarlarla aynen devam etmesi anlamına geliyor... ABD’nin, Rusya’ya sıcak mesajlar verirken, Çin ve İran’a karşı kaba tehditleri, resmi tamamlamamıza yardımcı oluyor... ABD yeni bir küresel jeopolitik denklem kurmayı hedefliyor.

Çin en önemli ve öncelikli tehdit olarak kabul edilerek hedefe oturtuluyor. Hem denizden hem de karadan kuşatılması için çalışmalar başladı bile! Eğer Rusya tarafsız bir konuma gelirse, bu ABD açısından büyük bir başarı olur. Rusya ile flörtü bu kapsamda düşünmeliyiz.

Batı Asya’da (Ortadoğu) İsrail’le uyumlu politikalar sahneye konulacak. İran’la kriz her geçen gün daha da derinleşecek! Türkiye’nin çeşitli yöntemlerle ABD’nin bölge politikalarına yeşil ışık yakması için çalışmalar yapılacak. Türkiye’ye karşı sıcak bir dil kullanılacak, küçük tavizler verilecek ancak büyük tavizler talep edilecek!

ABD içine düştüğü krizi, tehditlerle, savaşlarla ve yeni ittifaklarla aşmak, en azından ertelemek istiyor. Türkiye şu andan itibaren atacağı her adımı stratejik bir çerçeveye sokmalıdır. Her hal ve şartta bölge ülkeleri ile kucaklaşmadan ulaşılabilecek hiçbir limanın olmadığı açık, seçik görülüyor.