Halka sadece gerçekleri anlatın

Geçen günlerde usta gazeteci Melih Aşık çok doğru bir şekilde sosyal medyada “Sade vatandaş uyarısı; Halka evet-hayır dedirtmeye çalışmak yerine ona yeni anayasanın ne getirip ne götürdüğünü anlatınız” diye yazdı.

Anayasa tartışmasının başladığı ilk günden beri yazılmış söylenmiş en doğru sözdü bu.

AKP ülkeyi tek adam yönetimine götürecek bir anayasa değişiklik tasarısı getirdi.

Aslında bu AKP’nin görevlendirdiği insanların sadece kaleme aldığı, bu işin fikir babalarının okyanus ötesinde olduğunu artık bu ülkede duymayan bilmeyen kalmadı.

Süper güçlerin artık askeri darbe yoluyla demokratik rejimleri devirip otoriter rejim kurmanın modasının geçtiğini keşfetmelerinden sonra, bunu şimdilerde demokratik yollarla iktidara gelmiş parlamentolara yaptırıyorlar.

Önce ülkenin kuruluş felsefesine saldırmayı, aynen bizde yaptıkları gibi,çağdaşlaşma, modernleşme diye halka yutturuyorlar. Ulus devletlerin devri geçti diye dışarıdan yayınlara başlıyorlar

Bunu yapmak ve kolaylaştırmak içinde evvela ülkenin siyasi yapısıyla, partileriyle oynamaya başlıyorlar. Bizde böyle olmadı mı? Devletin kuruluş felsefesi ile sorunu olmayan Doğru Yol ve Anavatan Partileri gibi merkez sağ ağırlıklı partileri tasfiye edildiler. Yerine AKP gibi her istediklerini yapacak tek adam partileri kurdurdular.

Bunun için de ülke içinde elde edilmesi kolay, kendini aydın zanneden, bizdeki yetmez ama evetçiler gibi, ucuz adamlar buluyorlar.Bunlar önce devletin kuruluş felsefesine, kurucu babalarına saldırmayı ilericilik, çağdaşlık olarak topluma empoze ediyorlar.

Bundan sonraki adım, yargının siyasallaştırılarak, kullanılmaya müsait siyasal iktidarı engelleme ihtimali olan bağımsız yargıyı tasfiye etmek.

Bizde yaşanan 2010 Anayasa değişikliği yargının siyasallaşmasına neden olmadı mı? Asıl amacı bu değil miydi?

Bu amacı kamufle etmek için paketin içine herkesin de destekleyeceği bazı maddeler yerleştirilmişti.

O tarihte kendini aydın zanneden “Yetmez ama evetçiler” bu tehlikeyi göremediler. Göremedikleri içinde bu değişikliği alkışladılar.

Büyük çoğunluğu son kullanım tarihleri dolduğu için şimdi ya işlerinden oldular ya da cezaevlerindeler.

Ülkenin, aydınları, düşünürleri, hatta genel kurmay başkanı ve komutanları terör örgütü üyesi yaftalamasıyla aranıp da bulunan savcı ve hakimler vasıtasıyla zindanlara atılarak tasfiye edildiler.

Bu yargı modeli kendilerine dokununca onları da tasfiye ettiler, 150 yıllık parlamenter rejimden vazgeçip yürütme, yasama ve yargı kuvvetinin tek elde toplandığı yeni bir tek adam rejimine geçilmenin yolları aranıyor.

Bu öneri son yıllarda okyanus ötesinden Türkiye’ye öneriliyordu.

İşte halkımızın karşısına çıkıp “Hayır” oyu kullanın derken asıl bu oyunu anlatmak lazım.

Bu anayasa değişikliği gerçekleştiği takdirde her şeyin Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında olacağı halka anlatılmalıdır.

Bu anayasa değişikliği gerçekleştiği takdirde, hiçbir vatandaşın kişi güvenliğinin kalmayacağını, kişi güvenliği yanında sığınabileceği bir yargı güvencesinin de kalmayacağını anlatmak lazım.

Yoksa insanlara hamasi nutuklar atıp, “hayır” oyu kullanın demek bir propaganda şekli olamaz, olmamalı.

Bu anayasa değişikliği gerçekleştiği anda halkımızı bekleyen tehlike kendilerine anlatılmalı.

Siyasetin elini yargıdan çekmesi gerektiği, yargının siyasetin oyun sahası olmadığı anlatılmalıdır.

OHAL döneminde bir anayasa değişikliği yapılmaması gerektiği bunun sakıncaları yaşanan örnekleriyle halka anlatılmalı.

Bu yapılırken, Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım muhatap alınıp onlara cevap yetiştirmek yerine, bu anayasa değişikliğinin getireceği sakıncalar halka anlatılmalı.