HÜDA PAR’ın müjdesi!

Kadınlara 8 Mart müjdesi geldi: HÜDA PAR, Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi, belediye seçimlerini kazanınca kadınlar erkeklerle aynı otobüse binmeyecek! Genel Başkanları ve yöneticileri açıkladı. Yalnız kadınların bineceği otobüs seferleri koyacaklarmış.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Bir de o otobüslerin gideceği her yerde kadınlarla erkekler arasına duvarlar örmek, dikenli teller çekmek, kafesler inşa etmek, hendekler açmak gibi belediye hizmetleri gerekiyor.” diyor.

Gelin şu HÜDA PAR’ı yakından tanıyalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Aralık 2023 günü AKP Genel Merkezi'nde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüşmüştü. HÜDA PAR Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamış ve Cumhur İttifakı’nın ortağı olmuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan HÜDA PAR için, “Tamamıyla yerli ve milli bir yapı” demişti. HÜDA PAR, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldıklarını açıklamış ve seçimlere AKP listelerinden girmişti.

1990-2000 yılları arasında işlediği birçok cinayetle gündeme gelen Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HÜDA PAR hakkında, Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “HÜDA PAR ile iş birliği bir gaflet ve cinayettir. HDP ile iş birliği de cinayet ve gaflettir, umarım Cumhur ittifakı yöneticileri bu gafletten dönerler.” diye konuşmuştu.

HİZBULLAH

Sanılanın aksine Hizbullah’ın ilk ortaya çıktığı yer Diyarbakır veya Batman değil, İstanbul’dur. Örgüt 1984 yılından itibaren İstanbul’da market ve kuyumculara yönelik soygun eylemleriyle varlığını gösterdi.

Hizbullah’ın adı da ilk kez Ekim 1984’te Şişli’deki bir kuyumcu soygunundan sonra duyuldu. Bu soygundan sonra düzenlenen operasyonlarda Hizbullah militanları gözaltına alındı. Bu isimler arasında sonradan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve diğer aydın cinayetlerinden yargılanacak olan İrfan Çağrıcı da vardı.

Hizbullah’ın kurucuları ve militanlarının çoğu başta Diyarbakır ve Batman olmak üzere Kürt illerinden gelmelerine rağmen ilk dönemlerinde bölgede eylem gerçekleştirmedi. Silahlı mücadele yürütülmesi gerektiğini savunan Hüseyin Velioğlu’nun 1987’de örgütten koparak Batman’a yerleşmesiyle her şey değişti.

Hizbullah, faili meçhul cinayetlere Batman’da “PKK destekçisi” olarak tanımladığı isimleri kaçırarak başladı. 1992’den itibaren her gün kentte, özellikle akşamları birileri kaçırılıyordu. 1992-1995 yılları arasında Batman’da kaçırılıp “kaybedilenlerin” önemli bir bölümünü din adamları oluşturuyordu.

Örgüt güçlendikten sonra doğrudan HEP yöneticilerini ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini hedef aldı. HEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar 4 Eylül 1993’de Batman’da Hizbullah tarafından öldürüldü. Sincar ve HEP yöneticileri kent merkezine girer girmez bazı iş hanlarından Hizbullah marşları yükselmeye başladı. Sincar uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.

HALİT GÜNGEN’İ ÖLDÜRENLER

Hizbullah, çok sayıda gazeteciyi de öldürdü. 2000’e Doğru dergisi Diyarbakır Temsilcisi Halit Güngen, derginin 16 Şubat 1992 tarihli "Hizbullah Çevik Kuvvet'te eğitiliyor" kapak haberine imzasını attıktan iki gün sonra Diyarbakır bürosunda öldürüldü.

Hizbullah militanları, hedef seçtikleri kişilere silahlı saldırı düzenlemek yerine çoğunlukla önce kaçırma yöntemini seçiyordu. Batman ve diğer illerdeki köy ve kent merkezlerinde evlerin altında toprak sığınaklar oluşturulmuştu. Kaçırılan kişiler bu sığınaklara götürülüyordu. Sığınaklarda özel olarak hazırlanmış zincirli bölümler vardı. Kaçırılan kişiler bu zincirlere bağlanıyordu. PKK ile çatışması, Hizbullah’ın güçlenmesindeki en önemli unsur olarak görünüyor.

HİZBULLAH NASIL TASFİYE EDİLDİ?

1996-1999 yılları arasında Diyarbakır, Batman ve Mardin’de düzenlenen operasyonlarda bine yakın kişi gözaltına alındı. Operasyonlar nedeniyle sıkışan Hizbullah faaliyetlerini önce Mersin, Gaziantep ve Konya’ya ardından İstanbul, Bursa, Düzce ve Kocaeli’ye kaydırdı. Beraberinde yeni cinayetler geldi. Artık Hizbullah, Güneydoğu yerine bu kentlerde insanları kaçırıp ağır işkenceler sonucu öldürüyordu. Örgütün tamamen tasfiyesi için bu kentlerde de operasyonlara hız verildi. Bu operasyonlarda çeşit çeşit silahların bulunduğu cephanelikler, öldürülen insanların gömüldüğü sığınak evler ortaya çıkarıldı.

2000 yılına gelindiğinde polis, yaklaşık iki bin kişi gözaltına almış ve bunların yarısı tutuklanmıştı. Bunların verdiği bilgiler ışığında 75 faili meçhul cinayet çözüldü. En önemli operasyon ise 17 Ocak 2000 günü İstanbul’da yapıldı. Beykoz’da üç katlı bir eve düzenlenen operasyonda çatışma çıktı. Çatışmada Hizbullah’ın lideri Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Örgütün iki ve üç numaralı isimleri Edip Gümüş ve Cemal Tutar sağ yakalandı. Hüseyin Velioğlu’nun öldürülmesi ve bu iki ismin yakalanması Hizbullah’ın tasfiyesini getirdi.

GAFFAR OKKAN’I KİM ÖLDÜRDÜ?

Örgüt, tasfiye sürecinde bu kez de polis ve askerleri hedef aldı. Hizbullah’a yönelik operasyonlara Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atanmasıyla hız kazandıran Gaffar Okkan örgütün hedefi haline geldi. 24 Ocak 2001 günü Okkan’ın makam otomobiline önce el bombası atıldı, ardından 18-19 kişi tarafından çapraz ateşe tutuldu. Okkan’la beraber 5 polis de yaşamını yitirdi. Okkan’ın cenazesinde binlerce kişi “Kahrolsun Hizbullah” diye bağırırken, devlet yetkilileri de saldırının arkasında Hizbullah’ın olduğunu açıkladı. Suikasttan sonra Hizbullah militanı olduğu açıklanan 26 isim hakkında gözaltı kararı verildi. Bir kısmı gözaltına alınıp, tutuklanan bu isimlerin yargılanması yıllarca sürdü. Ceza alan isimlerin hepsi sonradan tahliye oldu.

MUSTAZAFLAR DERNEĞİ

Gaffar Okan suikastının ardından Hizbullah ismi artık kullanılmaz olurken, gözaltına alınıp bırakılanlar ve dışarıda kalanlar yeniden Diyarbakır ve Batman gibi Kürt illerine geri döndü. Üç yıl sonra kurulan Mustazaflar Derneği, örgütün yoluna silahsız siyaset yaparak ve sivil toplum kuruluşu olarak devam edeceği şeklinde okundu. Dernekleşme kararı nedeniyle örgütten kopmalar yaşanırken, daha çok Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde kitlesel kalabalıklarla dikkat çekti. Dernek, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle kapatıldı. Bunun üzerine 2012’de, partileşme kararı alındı ve Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) kuruldu.

HÜDAPAR’IN ÖNCÜLLERİ

Milliyetçi- Mukadesatçı partilerin illegal örgütleri, 1960’lı yıllarda İlim Yayma Cemiyeti ve Komünizmle Mücadele Derneği’nden başlayarak palazlandılar. “Türkiye İslam Ordusu”, “Türkiye İslam Kurtuluş Cephesi”, “İslam Devriminin Acil Mücahitleri”, “Türkiye İslam Kurtuluş Birliği”, “Dünya Şeriat Kurtuluş Ordusu”, “Şeriatçı İntikam Mangaları”, “İslami Hareket Örgütü”, “İslami Yumruk”, “İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi” (İBDA-C), gibi örgütler, sağcı- gerici partilerin yan kuruluşları olarak işlev yaptılar. HÜDA PAR bunlardan biridir.

MİT’TE BİR AKŞAM YEMEĞİ

Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) faili meçhullerin yoğunlaştığı ve Hizbullah'ın da "Hizbulkontra" diye nitelendirildiği dönemde; 9 Temmuz 1992 akşamı bir grup gazeteciyi Ankara'daki merkezde ağırlamıştı.

MİT Müsteşarı Teoman Koman’ın davetine 2000'e Doğru Dergisi Ankara Temsilcisi olarak ben de katıldım.

Teoman Koman, o yıllarda eylemleriyle Güneydoğu'yu sarsan Hizbullah'la ilgili soruma "Hangi Hizbullah" diye, karşı soruyla yanıt verdikten sonra şunları söylemişti:

"İran'daki Hizbulah'ın Türkiye'dekilerle ilgisi yok. Güneydoğu'daki kepenklerin davranışlarına tepki gösteren bir çıkar grubudur bunlar. Hizbullah denmiştir, adları öyle kalmıştır, yoksa değildir."

MİT Müsteşarı “Hizbullah yok” diyordu!

Kendisi de faili meçhul bir cinayete kurban giden Binbaşı Cem Ersever de Müsteşar Koman gibi “Hizbullah yok” diyordu. Bunu, Aydınlık’ın “icat ettiğini” söylüyordu!

HÜDA PAR programında Cumhuriyet karşıtı dinci isyan nedeniyle İstiklal Mahkemeleri tarafından idam edilen Şeyh Sait’le ilgili şu ifadeler yer alıyor: “Başta Şeyh Sait olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.”

BİR GLADYO ÖRGÜTLENMESİ

Evren’lerin, Özal’ların iktidarları, “Türk- İslam Sentezi”ni bir devlet politikası haline getirdi. HÜDA PAR bu koşullarda üretilip, büyütüldü.

Bu örgütleri Kanlı Pazar’lardan tanıyoruz. 1960’larda gelişen işçi ve gençlik hareketlerinin de karşısına çıkartılmışlardı. ABD 6.Filosu’na karşı secdeye duran da onlardı!

İstanbul’da Turan Dursun, Diyarbakır’da Halit Güngen, Sivas’ta Hasret Gültekin ve Metin Altıok Türkiye’nin aydınlığa çıkması için canlarını verdiler.

HÜDA PAR, Küçük Amerika’nın çocuğudur. ABD reçetelerine göre kurulan yeraltı örgütlerinden biridir. HÜDA PAR Türkiye’ye bir NATO armağanıdır.

ABD’yi görmeyen HÜDA PAR’ı da göremez. HÜDAPAR sıradan bir yapı değildir. Dünya kapitalist sisteminin bir aletidir.