İmam yellenirse...

Ulus’taki ilk meclisi hiç unuttuk mu? Gazi bir meclisti. İçteki hainlerin yanı sıra yedi düvelle göğüs göğüse çarpışıyordu... Tarihimizin görkemli sayfalarını o Meclis yazdı. Ulus’tan her geçtiğimde tüylerim diken diken olur! Bugün Meclis’e duyulan bir damla saygı varsa, onun da kaynağı o Gazi Meclis’tir.

YEMİN VE MÜSLÜMAN
Günümüzde bazıları “Türk” adını ağzına alamıyor. Kendilerine, “Müslüman” diyorlar. Ama Müslümanlığın ruhu bize başka şeyler söylüyor! Bu gibi kişiler milletvekili, Meclis Başkanı ve hatta Cumhurbaşkanı bile olabiliyor... Ve de yemin ediyorlar: “... lâik Cumhuriyete bağlı kalacağıma ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Bir Müslüman namus ve şerefi üzerine yemin ettiği bir konuda farklı davranır mı? Namus ve şeref kavramı bir Müslüman için ne ifade eder? Ettiği yemine sadık kalmayan bir zat-ı muhtereme her hangi bir konuda güvenilebilir mi? Bu gibi kişilere devletin kaynakları emanet edilebilir mi? Gerçek bir Müslüman için böyle davranan kişi muteber kabul edilebilir mi?

UĞRUNDA ASILIRIZ!
Uygarlık Tarihi Hocası rahmetli Server Tanilli sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmaktadır. “Ben, bilim adamı olarak tarihe ve ulusuma karşı sorumluyum; mahkemelere hesap vermem!” der. Uygun bir karar için fikirlerini biraz yumuşatması ima edilir. Adam gibi adam Tanilli Hoca, bir Attila İlhan şiiri ile cevap verir: “O sözler ki kalbimizin üstünde/ Dolu bir tabanca gibi/ Ölüp ölesiye taşırız/ O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan/ Uğrunda asılırız!/”

ANAYASAYI KİM KORUYACAK?
Dikkat ediyor musunuz, anayasaya saldırılar sistemin çevresinden değil, sistemin merkezinden geliyor.
Zor kullanan bir bakanlığın başındaki kişi anayasa için, “Tanımıyorum!” demişti. Bizatihi bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Anayasanın değiştirilmesi bile teklif edilemez maddelerini tartışmalıyız!” diyerek yeri göğü inletmişti. Şimdi de bir Meclis Başkanı anayasadaki lâiklik ilkesini açıktan topa tuttu! TBMM’deki 4 parti anayasayı yerle yeksan etmek için Uzlaşma Komisyonu kurdu.
Bir şeye daha dikkat ediyor musunuz? Sistemin çevresinden anayasaya yönelik tecavüzler yargı duvarına çarpıyor. Ama sistemin merkezinden gelen saldırılara karşı anayasa korumasız! Anayasa ile meşruiyet kazanan kişiler, kaynağı anayasaya dayanan yetkileri kullananlar, velinimetleri olan anayasayı tekmeliyor... Anayasa sahipsiz kaldı! Gelen vuruyor, giden vuruyor!

FETRET DEVRİ
Hatırlarsanız, Sovyetler Birliği çevreden değil, merkezden aldığı darbelerle yere serildi. Rusya’nın ilk Dışişleri Bakanı Kozirev şunu söylüyordu: “Ben Atlantikçiyim ve bunu ifşa etmekten gurur duyuyorum.” Yasaların efendisi anayasa, hem de merkezden ölümcül darbeler alıyorsa, o ülke bir fetret devrinden geçiyor demektir. Hâkim olan düzene sadece bir ad verilebilir: “Kargaşa” Böyle bir düzende de hukukun değil ama zorbaların üstünlüğünden söz edebiliriz. Güçlünün güçsüzü ezdiği, yasaların rafa kaldırıldığı böyle bir düzen sadece yabancıların değirmenine su taşır.

HUKUK SÜRECİ
Onuru için intiharı seçen Deniz Yarbay Ali Tatar son mektubunda şunu söylemişti: “Hukuk adına hukuksuzluğa saygı gösterilemez...” O dönemde bir “hukuka saygı” kurumu vardı. Şimdi gerçekten çok merak ediyorum... Aynı kurum anayasaya mı, yoksa anayasaya saldıran zihniyete mi saygı gösteriyor?

SAVAŞ MI KAYBETTİK?
General Mc Arthur, hukukçularına bir anayasa yazdırır ve Japonların önüne atar. Japonlar derler ki ama burada “Japonya savaş açamaz ve savaşa giremez!” yazıyor... Ya bize saldırırlarsa? Hiç olmazsa kendimizi savunmamıza izin verin! Mc Arthur Japonlara güzel ve uzun bir nasihat çeker... Alman anayasası 1948’de Londra’da yazıldığında masada tek bir Alman bile yoktur! Nedir bu anayasa afra tafraları? Savaş kaybettik de haberimiz mi olmadı! Hendeklere kazlarla ördekler mi gömüldü?

TÜRK MİLLETİ SON SÖZÜ SÖYLEYECEK
Türk Milleti ağır ağır enerji topluyor. Yapılan her şeyi engin sağduyusu ile kaydediyor. Bu ülkenin anayasa masalarında kurulmadığını da çok iyi biliyor. 8 şiddetinde deprem geliyor... Haberiniz olsun!
NOT: 29 Nisan 2016 Cuma günü Saat 19’da Berlin’de (Tiyatrom Berlin, Alte Jakobstr. 12) Sayın Onur Öymen ile birlikte “Türkiye Yol Ayrımında” adlı panele katılacağız. Tanıtımlar VP Almanya Temsilciliği, Aydınlık Avrupa ve sosyal medya hesabımdan yapılmaktadır.