Kolombiya kaldırımlarında bir şair

Türkiye’de “Öğretmenin Kaderi” adıyla gösterilen “Les risques du metier” (Andre Cayatte, 1967) unutamadığım filmlerdendir. Film öğrencisine tacizde bulunduğu iddia edilen bir öğretmenin yaşamının altüst oluşunu anlatır ve öğretmen-öğrenci ilişkilerinin kırılganlığına parmak basar. Son Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde uluslararası yarışma bölümünde en iyi film seçilip başrol oyuncusu Ubeimar Rios’a en iyi erkek oyuncu ödülü getiren “Bir Şair” de (Un Poeta) üç aşağı beş yukarı aynı izleği takip ediyor. Bu kez öğretmenimiz aynı zamanda bir şair. Zaten filmin başrolünde Rios kadar “şiir”in de olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

1986’da Medellin’de doğan Kolombiyalı yönetmen Simon Mesa Soto’nun yönettiği film, birkaç hatırı sayılır ödülü bulunan, eşinden ayrılmış, alkolle arası iyi, üniversiteye başlayacak bir kızı olan, yaşlanmaya yüz tutmuş işsiz güçsüz şair Oscar Restrepo’yu tanıtıyor bize. Annesiyle kaldığı evden atılmak üzere, tembel, kızından bile borç para almak zorunda kalan bir “kaybeden” Oscar. Ablasının sayesinde felsefe öğretmenliğine başlıyor ve kız öğrencisi Yurlady’nin şiir yeteneğini keşfediyor. Yoksul ve kalabalık bir ailede yaşayan Yurlady, Medellin’in şairler çevresine giriyor, yarışmalara katılıyor, ama şiirin hayatta izlemesi gereken yol olup olmadığına bir türlü karar veremiyor. Genç kızın bir gece alışık olmadığı alkolü fazla kaçırması sonucu işler Oscar için ters gitmeye başlıyor.

ŞAİRLİK KLİŞESİ SORGULANIYOR

“Bir Şair”, seyirciye Medellin sokaklarını ve sanat çevrelerini tanıtır, iyi şair olmasına rağmen bir türlü refaha kavuşamamış, hayatında disiplin sağlayamamış Oscar’ın içsel yolculuğunu anlatırken, şiir tutkusu ve sanatsal idealizm üzerinden de ayrı pencereler açıyor. Simon Mesa Soto’nun, Cannes Film Festivali’nin “Belirli Bir Bakış” bölümünde jüri özel ödülü kazanan, Kolombiya’nın 2026 yılı Oscar adayı olan bu traji-komik filmi, “şairlik” klişesini sorguluyor, samimi ve eleştirel bakışlar gerçekleştiriyor. Yaşlı ve genç iki şairin, şiir dünyasının görünen-görünmeyen / aydınlık-karanlık köşelerine ilişkin farklı tavırları, hayal kırıklığı ve yalnızlıkla yüzleşmeleri, sanatsal tutkunun her zaman özgürlük getirmediğini vurguluyor film boyunca. Oscar’ın Yurlady’ye rehberliği, genç kıza bir görünürlük sağlıyor ama tıpkı Oscar’ın görünürlük uğruna televizyonda magazin programına çıkması gibi hiçbir ilham verici karşılığı yok bunun. Kaldı ki Oscar “Ters gitmeye görsün kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi!” dedirten bir şahsiyet ve öğrencisine yönelik kurtarıcılık girişimleri, büyük rizikolar da barındırıyor.

AMATÖRLERDEN OYUNCULUK GÖSTERİSİ

Hep uyuşturucu kartelleri, çete cinayetleri vb. nedeniyle tanıdığımız Medellin’i yalnızca bir dekor olarak kullanmaktan öte kentin sosyal dokusunu yansıtmaya, bohem dünyasını yansıtmaya önem veren Mesa Soto, sert-gerçekçilikten çok, kaldırımda sızıp kalabilen bir şairin portresine yoğunlaşmış. 30 çekim gününde tamamlanan filmin estetik ve seyircide hem sıcak hem melankolik duygular uyandıran görüntü çalışmasının başarısına dikkat çekelim. Başta, profesyonel bir oyuncu olmayan, ilk kez bir sinema filminde yer alan Ubeimar Rios olmak üzere, çoğunluğu amatör, oyuncu kadrosunun göz kamaştırıcılığı da ha keza… Kırk yıllık profesyonel oyuncu gibi bir iş çıkartan Rios gerçekten alkışı hak ediyor. Yine ilk kez kamera karşısına geçen Rebeca Andrade de Yurlady rolünde harikalar yaratıyor.

Sempatik karakterleri, dram ile komedi arasında kurduğu denge, oyunculuk gücü ve şairlerin dünyasına yönelik bakışlarıyla gerçekçi bir çizgi izleyen “Bir Şair”, zaman zaman iyice yavaşlayan temposuna rağmen yılın en iyi filmlerinden biri. Filmde küçük bir yer tutsa da bence büyük bir vurgu anlamına gelen, Yurlady’yi “destekleyen” Hollandalı kültür elçisine de özel dikkat!

Ülkemizdeki şairlerin binde biri gitse seyirci rekoru kırabilecek filmi seyretmenizi öneririm. “Bir Şair”, Oscar ödüllerinden de eli boş dönmeyebilir.