Ödülle cezalandırma

Her yıl Cumhuriyet gazetesinin çeşitli dallarda vermekte olduğu Yunus Nadi Ödülleri'nin bu yıl 77'ncisi verildi. Ataol Behramoğlu, Doğan Hızlan, Hüseyin Yurttaş, Turgay Fişekçi, Eray Canberk'ten oluşan seçici kurul bu yılki şiir ödülünü Güray Öz ve Tuğrul Tanyol arasında paylaştırdı. Açıklamayla birlikte, Face'teki sayfasını yıllardır bir şiir dergisi olarak değerlendiren Osman Nuri Aydın'ın paylaşımlarıyla olay patladı gitti. Sayfada, Hüseyin Peker, "Güray Öz'ü 2022 Yunus Nadi ödülündeki başarısından ötürü kutlarım" deyince, günümüz Türk şiirinin Avustralya'daki etkili ve gözde şubesi Nihat Ziyalan'dan anında yanıt geldi: "kapaktaki parçayı okuduktan sonra bunu paylaşamam. şiir adına utanırım. tuğrul tanyol'un şiirine hakarettir ödülü paylaştırmak. güray öz yıllardır şiir yazıyor olabilir ama şiiri yeni başlayan birinin şiiri gibi. yunus nadi ödülleri saygındır. bu kadar ucuzlatılamaz. yazık."

Melda Taşan, Ziyalan'a pek katılmadığını söylerken, Orhan Veli'nin yalınlığını da işaret ediyordu sanki: "Yalın görüntüsüyle, sadeliğiyle kendini kurtarmış şiir, öyle ahım şahım olmasa da..."Ege Altan'sa öznelliğine nesnel bir gerekçe sağlıyor: "Hiç kimsenin yazdığını eleştirme hakkını kendimde bulmuyorum. Herkes yazdığı şiirin en iyi şairidir."

ÖDÜLE BAŞVURU ZORUNLU

Osman Nuri'nin aynı sayfada ödüle ilişkin öbür gönderisinde, "katılmadığı halde Tuğrul Tanyol'un kendisine verilen ödülü reddettiği" söylentisi paylaşılırken, tartışmaya ben yetiştim. Yıllardır bildiğim katılım gerçeğini, 77. ödül şartnamesine bakarak, bir daha doğruladım: Ödüle katılım başvuruyla mümkün... Zorunlu koşullarsa şöyle:

“Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 1 Nisan 2022 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, "Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri - Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İstanbul" adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur.”

ŞAİRE ÖDÜLLE KÖTÜLÜK

Tartışmaya ertesi gün Tanyol, "Bir Ödülü Neden Reddettim" yazısıyla gercekedebiyat.com'da katılarak kulağını epeyi tersten gösterip ödülü reddetme gerekçesini, "kendi şiirlerinin jüri tarafından Güray Öz'ün şiirleriyle aynı değerde bulunması" olarak açıkladı. Öz'ün kitabını yayımlayan Kırmızı Kedi yayınevi ile yayın yönetmenini de hedefe oturtan Tanyol, açıklamasında şöyle soruyor:

"Peki, nasıl olmuştu da önemli bir yayınevi tarafından kitabı yayınlanmıştı? Bu sorunun yanıtı bende değil Enis Batur’da saklı olmalı.

"Peki jüri bu karara nasıl vardı? ... Jüri, Tuğrul Tanyol ile Güray Öz aynı değerde şairlerdir, demek istemiştir.

"İki kitap da birbirinden güzeldir, saatler süren tartışmayı halledememişler ve o zaman paylaştıralım, demişlerdir.

"Yahu verdiğimiz ödüllere kimse itiraz etmiyor, Tuğrul da herhalde karşı çıkmaz, diye düşünmüşlerdir.

"Bu kararla bana zarar verdiklerini düşünmemişler, hatta belki de kötülük olsun diye yapmışlardır. Ne var ki, bir kötülük amaçlandıysa bile bu kötülüğü asıl Yunus Nadi adına ve Cumhuriyet gazetesine yapmışlardır.

"Aslına bakılırsa bu ada ve kuruma karşı saygısızca davranışı geçen yıl da yapmışlar, ödülü bir şair ile şarkıcı arasında paylaştırmışlardı."(24 Ekim 2022) //:: www.gercekedebiyat.com

Tanyol'a sormak farz oldu: İyi de geçen yılki olayı yakışıksız bulduğun halde bu yıl niye katılıp kendi ediminin sonuçlarından ötürü herkesi suçluyorsun?

ÖDÜL BAĞIMLILIĞI

Değerlendirmesini Nobel Ödülü'nü örnekseyerek sürdüren Tanyol, son bakışta ödüllerin mutlak anlamda olumlu ve eşit sonuçlanabileceği varsayımına dayanıyor. Oysa ödüllerin ceza boyutu da var. Nitekim Nobel'i Sartre'a göre, ödülü alanlar, kurumun her türlü işiyle hem kendisini bağlar, hem kurumu... Ayrıca Sartre, ülkesinde ve dünyada ödülü hak eden Aragon ve Neruda gibi nice güçlü şair, nice büyük yazar dururken Seçici Kurul'un politik kaygılarla tutarsız yaklaşım ve ödüllendirmelere yöneldiğini anımsatır. Bizde ödül reddinin gerekçesini başkasıyla eşitlenmek oluştururken; Sartre, ödülü reddetmekle, ödülsüzlükte eşitliği dile getirmiş oluyor (bkz.: Üvercinka, S: 5, Mart 2015).

Yazının ilk bölümünü noktalarken, az önce Güray Öz'ün Face'te yanıtının duvara düştüğü bilgisi geldi Hüseyin Peker'den. Konu uzun... Ödül meselesinin iğneden ipliğe saçılıp dökülmesinin vaktidir.