Picasso’nun kadınları

20’nci yüzyıl ressamlarının en ünlülerinden birisin Pablo Picasso (1881 - 1973). Taa 1942 yılında yaptığın ünlü tablon “Dora Maar au Chat” (Dora Maar ve Kedi), 2006 yılında doksan beş milyon dolara satılmış.
Ressamlara modellik eden “Fernande Olivier” ile başlayalım kadınlarını anlatmaya... Modelliğini yaparken kısa sürede sana âşık olmuş. Ama beraber yaşamaya başlamanızın üzerinden iki yıl bile geçmeden, “Eva Gouel” ile kırıştırmaya başlamış ve onu terk etmişsin. Zavallı Fernande sağa sola borçlanarak yaşamını sürdürmeye çalışmış. 1933 yılında seninle yaşadıklarını anlatan “Picasso ve Dostları” adlı (2001 yılında bu kez “Loving Picasso: The Private Journal of Fernande Olivier” adıyla yeniden yayınlandı) bir de kitap yazmış.
Aradan üç sene geçmiş ve Evan yaşamını yitirmiş. Sonra bir barda, kuzguni siyah saçlı, büyüleyici bakışlı, Yugoslav asıllı “Dora Maar” ile tanışmışsın. Kadın tehlikeli bıçak oyunları yapıyormuş masada. Hemen etkisi altında kalmışsın. O, elini kestiğinde kanıyla lekelenen eldivenlerini alıp saklamış, sonrada evinde bu eldivenleri sergilemişsin.

DORA VE SONRASI

Yirmi dokuz yaşındaki Dora Maar, sanat çevreleriyle içli dışlı bir fotoğrafçı ve ressammış. Aynen gerçeküstü (sürrealist) ressamlar gibi, oranları değiştirerek, yan yana gelmesi beklenmeyen nesneleri bir araya getirirmiş fotoğraflarında.
Senin tüm kadınların arasında, dehan ve birikiminle boy ölçüşebilecek tek kadın Dora olmuş. Esin perinmiş, onu genellikle hep çok güzel ama çok da hüzünlü resmetmişsin. Ünlü “Ağlayan Kadın (The Weeping Woman)” tablon, İspanya İç Savaşında, onun içinde kopan fırtınaları yansıtırmış aslında. Şaheserin “Guernica” tablonda da resimdeki ölüm meleğine yine onu yansıtmışsın. Bu tabloların için; “Yıllarca Dora’yı hep işkence görmüş şekilde çizdim. Ne sadistliğim yüzündendi bu, ne de bundan memnun oldum, yalnızca beni zorlayan bir imaja boyun eğdim” demişsin.
1943 yılında bir gün Noailles Vikontesi Marie Laure ve Dora ile lokantada yemek yerken yirmi bir yaşında, yani senden kırk yaş küçük, hukuk eğitimini yarım bırakmış “Françoise Gilot” ile tanışmışsın. Çok geçmeden de ona aşık olup, bir yıl sonra Dora’yı bırakmışsın. Ama senin Dora’ya olan bağlılığın yüzünden, çocuklarını alıp seni terk etmiş François. O da aynı Fernande gibi senin kitabını yazmış, “Picasso ile Yaşamak” adlı.
Doran bu ayrılığa dayanamayıp, akli dengesini kaybetmiş ve tımarhaneye kapatılmış. Ama hala “Benim için Tanrı’dan sonra Picasso gelir” dermiş zavallı kadın. Neyse ki, uzun süren bir tedavinin ardından tekrar resim yapmaya başlamış. Ama ne yaptıysa bir daha kendini tam anlamıyla toparlayamayıp, yoksulluk içinde tek başına ölüp gitmiş.
Sen maşallah doksan bir yıl yaşayıp, 1973 yılı baharında bir kalp krizi sonucu ışıklara yürümüşsün. Son kadının “Jacqueline Roque” ile evliymişsin o sıralar.
Ne adammışsın be Picasso! Saplantılı tutkularını, tuvallerine olduğu kadar kadınlarına da yansıtmışsın. Hiçbirine sadık kalamamışsın, ama resimlerinin esin kaynağı olmuş o kadınlar. Haydi, rastgele seni sevenlere!