Referandum: Kentli Türkiye hayır dedi

Sonuç henüz kesinleşmedi. Evet: Yüzde 51.20. Hayır: Yüzde 48.80.

Tartışmalar var.

İlk tespitler...

***

Katılım: Yüksek.

Son üç oylama gibi.

Anlamı: Halkımız meşrûiyetçi.

Sorunları sandıkta çözmekten yana.

***

Önce genel tablo.

Bir iktidar klasiği: Bilgi akışı kontrollü.

Anadolu Ajansı’nın rakamları tercihli.

Sonuç: “Evet”ler açık ara önde başladı.

Dakikalar ilerliyor... Evetler aşağı, hayırlar yukarı doğru yürüyüşte.

Aradaki fark başlarda 25-30 puandı.

Giderek kapandı. 2 puanın altına indi.

Kim kazanırsa: Kıl payı olacak gibi.

***

Netleşen bölgeler.

Güneydoğu: Düşünülenden farklı.

AKP hedefini tutturamadı.

HDP’den kopan seçmeni ikna edemedi.

Diyarbakır’da hayır üçte ikiye yakın.

Katılımın en düşük olduğu bölge.

***

İki bölge grubu: Orta Anadolu ve Karadeniz.

AKP’nin güçlü olduğu alanlar.

İkisi de öngörüldüğü gibi. Evet, açık ara önde.

***

Sahiller...

Trakya...

Burada da hayırlar rahat.

***

Asıl önemlisi: Büyük kentler...

Kentli Türkiye bu kez farklı konuştu.

En “kolay”ından başlayalım.

İzmir: “Marş”ta olduğu gibi. Sıkı durdu. Dağlarında çiçekler açtı yine.

Hayırlar yüzde 68.8.

***

Asıl merak: İstanbul için.

Görüntü: İlk önce evetler önde gösterildi.

Oysa: Beklenti hayırdı.

Saatler ilerliyor: Hayırlar öne geçti.

MHP oylarını da dahil edersek... “İttifak” son seçimde yüzde 57.3’tü.

Son rakam: Hayır yüzde 51.34.

***

Ankara’nın evet demesi bekleniyordu.

Başlangıçta: AKP süzgeçli veri akışı da böyle.

Zaman ilerledi. İbre hayıra döndü başkentte de (yüzde 51.14).

***

Akdeniz’in iki büyük kenti...

Tarım+sanayi+ticaret merkezleri.

AKP + MHP toplamı yüksek. Fazlasıyla rahat olmaları gerekiyor.

Fakat: Öyle değil. Hayırlar tur bindirdi.

Adana: Yüzde 58.13. Mersin: Yüzde 54.01.

***

Diğer büyük kentler.

“Bütün şehir” statüsündeki 30 il.

17’si “hayır”cı.

İlk 4: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana.

Topluca ve ilk kez: AKP’nin karşısında.

***

Özet: Genel sonuç ne olur, henüz belirsiz.

Ama şu kesindir: Kentli, öncü Türkiye “hayır” dedi.

Bunun anlamı var.

Kentli Türkiye yeni sisteme karşı.

Kayda geçirebiliriz.

Büyük kentlere rağmen iktidar olunamaz...

Büyük kentler istemiyorsa “yeni sistem” yürümez.

***

Bir not:

Antalya: AKP-MHP ittifakı % 58.9’du (1 Kasım 2015).

Şimdi: Hayırlar yüzde 59.06.

Turizmciler ve seracılar AKP’ye fatura kesti.

Gelmeyen turistler... İhraç edilemeyen sebzeler için...

İkisi de Suriye ve Rusya politikasının sonuçları.

* * *

Evetler neyi seçti?

Kendilerince hangi kaygılarla hareket ettiler?

Ekonomide/siyasette: İstikrar.

Terörle mücadelede: Israr.

FETÖ’ye karşı: Kararlılık.

AKP çekirdek tabanı için: “Kazanımları” koruma.

Kadroların çoğu için: “Rant” kapılarını kaybetmemek.

***

Hayır cephesi...

İki temel konuda sorunluydu.

PKK ve FETÖ ile mücadele.

Hükümet projesinin olmaması.

Ya da olduğu kadarıyla güven vermemesi.

***

Hayırcı seçmenin özellikleri ortada.

Rejim değişikliğine... Keyfi yönetime “hayır”.

Cumhuriyete... Onun meclisine sahip çıkma.

***

Son gelişme: Sayım henüz bitmedi.

Tartışma hemen başladı.

Muhalefetin itirazları var.

Bir: YSK’nın tartışmaları kararlarına...

“Tercih” yerine “evet” kazılmış mühürlerin kabulü.

Mühürsüz oyların da geçerli sayılması.

İki: Sandık başlarındaki uzulsüz müdahaleler.

1950’den sonraki en tartışmalı oylama olacak gibi.

***

AKP’nin sistem değişikliği yersizdi.

Uyarıldı: Kriz yaratır diye.

Şimdi görünen: Endişeler kapıda.

AKP bu süreci yönetemezse...

Hukuken kamu vicdanını ikna edemezse... Türkiye çıkmazlara sürüklenir.

Risk: “Arap baharı”nın Türkiye versiyonu.

***

AKP, Türkiye’ye bir elbise biçti.

Kendi bedenine uygun sanıyordu. Hesabı:

Tayyip Erdoğan: Ömür boyu başkan...

AKP: Sürekli iktidar olacaktı.

Sonuçlar diyor ki: İkisi de kolay değil.

***

Tayyip Erdoğan, sonuçlardan sonra konuştu.

Söyledikleri aşırı vurgulu. Radikal.

“Bugün Türkiye 200 yıllık kadim bir tartışma olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir.”

İtirazcılara da seslendi:

“Boşuna uğraşmayın. Atı alan Üsküdar’ı geçti.”

Açıkla görülüyor ki niyet: 200 yıllık modernleşme sürecini iptal etmek.

III. Selim, II. Mahmut’la başlayan süreci tersine çevirmek.

Bu anlayış, girdiğimiz krizli süreci zor yönetir.

Belli ki: Türkiye’nin işi zor. Hem dışta, hem içte.