Rusya hangi paltoyu giyecek?

Cumhurbaşkanı Putin’in sözleriyle ‘en az 10 yıl sürmesi’ beklenen savaş, Rusya’yı yeniden şekillenmeye zorluyor. 1991 sonrasının Batı’yla entegre kapitalist modeli, hızla karma ekonomiye evrilirken, daha ileri adımlara da göz kırpıyor. Fakat kurulu düzen, sınıf ilişkileri, siyaset eliti içindeki koalisyonlar Kremlin’i belli alanlarda sınırlamaya devam ediyor...

Kış, Moskova’ya erken geldi.

Gün, şehrin üzerinde soğuk bir haleyle ağarıyor.

Evlerin lambaları yanarken, sokakların ki yavaş yavaş sönüyor. İnsanlar hazırlanıyorlar. Az sonra şehir ve doğaya karşı büyük bir savaş başlayacak.

İlerideki fabrikanın bacasından olan bitene aldırmayan kıvırcık dumanlar yükseliyor.

MOSKOVA’DA BOL BAHARATLI BİR PAZAR

Kievksaya Tren İstasyonu’nun hemen yanı başındaki Dorogomilovsky Pazarı’nda hummalı bir hazırlık var.

Kafkaslardan gelen etler, soğuk denizlerin balıkları, envai çeşit meyve, sebze itinayla tezgahlara yerleştiriliyor.

Çekik gözlü tezgahtar bir yandan bıçağını bilerken, diğer yandan votkasını yudumlamaktan ve yan tezgâhta son demlerini yaşayan Gürcü kadına laf yetiştirmekten geri kalmıyor.

Pazarın ilk misafirleri, Noel ve yılbaşı alışverişlerini yapmak üzere kapıdan süzülüyorlar.

Tacik, Özbek ve Kazak ağırlıklı satıcıların sesleri bir orkestrayı andırırmışçasına kubbeye doğru yükseliyor.

Et tezgahına dizilmiş sıra sıra, aynı tornadan çıkmışa benzeyen Tacik satıcıların satırları inip kalkmaya başlıyor.

Kollar, bacaklar, böbrekler…Koyun ve kuzuların en güzel yerleri, sahiplerine teslim edilmek üzere paketleniyor.

Az ileride balık tezgâhı… Devasa akvaryumda, üst üste yığılmış ıstakozlar, pörtlek gözleriyle gelip geçenleri izliyorlar. Tezgâhın başındaki Özbek’in altın dişinin ve balıkların pullarının parıltısı birbirine karışıyor.

Dağıstanlı yaşlı kadın fıçılara sakladığı, bol biberli turşularını bir hazineyi paylaşırmışçasına müşterilerine gösteriyor.

Azeri’nin tezgahındaki baharatların kokusu, et, balık ve turşuya karışıp Orta Asya’yı çağırıyor…

RUSYA’NIN YENİ HALLERİ

Moskova’da sokaklar yaşamaya devam ederken, sınırın öte yanında Batı’yla ağır bir savaş sürüp gidiyor.

Şimdilerde tartışmaların başında Rusya’nın hangi kıyafeti giyeceği var.

Çarlık mavisi, çizgili bir Slav gömleği mi?

Yoksa hâkî yeşil bir Bolşevik kaputu mu?

Arada yeni bir renk var mı?

Donbass ve çevresinde dolaşan Kızıl Bayraklı tanklar ve bölgedeki askerleri kutsamaya gelen kara cüppeli Ortodoks papazları birbirine tezat mı oluşturuyor yoksa yeni Rusya her ikisini de içeriyor mu?

Cumhurbaşkanı Putin’in sözleriyle “en az 10 yıl sürmesi” beklenen savaş, Rusya’yı yeniden şekillenmeye zorluyor.

1991 sonrasının Batı’yla entegre kapitalist modeli, hızla karma ekonomiye evrilirken, daha ileri adımlara da göz kırpıyor.

Fakat kurulu düzen, sınıf ilişkileri, siyaset eliti içindeki koalisyonlar Kremlin’i belli alanlarda sınırlamaya devam ediyor.

Ekonomi, finans ve Merkez Bankası çevresinde Batı’yla savaşa rağmen göreve devam eden liberaller, “Ancien Régime“ ve yeni dönem arasındaki “compromis”ye örnek oluşturuyorlar.

Diğer yandan yaptırımlar Rusya’yı daha da devletçi ve hatta sosyalist bir ekonomiye zorlamaya devam ediyor.

Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin özellikle oligarkları ve devlet içine yuvalanmış liberalleri hedef alan çıkışları bu yönde dikkatle değerlendirilmeyi hak ediyor.

Önümüzdeki dönemde, RFKP’nin Rusya tarihinde bir kez daha yapıcı bir rol oynayabileceği bir sürecin yaşanması şaşırtıcı olmayacak.

Diğer yandan 90’lardan beri süregelen “Batılılaşma” furyası, finans koridorlarında, parklarda çalan Batılı müziklerde ve gençlerin zevklerinde izini sürdürmeye devam ediyor…

Not: Bu yazı ilk olarak United World International'da İngilizce olarak yayımlanmıştır.