Üretim Devrimi ve Köy Enstitüleri

17 Nisan günü, Türk ve dünya eğitim tarihinde izler bırakan köy enstitülerinin kuruluşunun 81. yıldönümünü yurt çapında kutladık. Yalnız 14 yıl açık kalmış ve kapatılmasının üzerinden 67 yıl geçmiş bir okul sisteminin, bugün özellikle genç kuşaklar tarafından artan bir ilgiyle anılması, incelenmesi sevindiricidir, umutlandırıcıdır.

Cumhuriyetimiz, üretimi canlandırarak bağımsız bir ekonomi kurma, aydınlanma, toplumsal kalkınma hedefleriyle millî eğitime özel bir önem verdi. Öğretim Birliği Yasası, Harf Devrimi, Millet Mektepleri, Halkevleri, Türk Dil ve Tarih Kurumlarının açılışı, Eğitmen Kursları, ve Köy Öğretmen Okulları bu hedeflerin önemli kilometre taşlarıydı.

Yaklaşık 40 bin köyümüzün 35 bininde okulun olmadığı 1940 yılı başında Cumhuriyetimizin çok önemli bir başka atılımı da Köy Enstitüleri oldu. Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açıldı. Yasanın 6 maddesinde bu okullarda yetiştirilecek öğretmen şöyle tanımlanmıştı:

“Köy enstitülerinden mezun öğretmenler, tayin edildikleri köylerin her türlü öğretim ve eğitim işlerini görürler. Ziraat işlerinin fennî bir şekilde yapılması için bizzat meydana getirecekleri örnek tarla, bağ ve bahçe, atelye gibi tesislerle köylülere rehberlik eder ve köylülerin bunlardan istifade etmelerini temin ederler.” (6. Madde)

PROGRAMLARDA KÜLTÜR, TARIM TEKNİK DERSLERİ YAN YANA

O yıllarda “Köy enstitüleri Marşı” olarak da dillerden düşmeyen; sözleri Behçet Kemal Çağlar’a Bestesi Ahmet Adnan Saygun’a ait olan “Ziraat Marşı” şu dizelerle başlıyordu:

“Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine

Milletin her kazancı, milletin kesesine,

Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine,

Toprakla savaş için ziraat cephesine.”

Köy Enstitüsü programlarında beş yıllık süre boyunca toplam 230 haftaya ulaşan eğitim, öğretim, uygulamalarının yaklaşık yarısını kültür/meslek dersleri oluşturdu. Diğer yarısını da birbirine denk olarak ziraat ve teknik dersleri ile bu derslerin çalışmaları kapsadı. Bugünkü öğretmen yetiştirme sisteminde yer alan derslere ek olarak ziraî işletmeler ekonomisi, kooperatifçilik; tarla, bahçe, sanayi bitkileri ziraati; zootekni, kümes hayvanları bilgisi, arıcılık, ipek böcekçiliği, balıkçılık ve su ürünleri bilgisinden ziraat sanatlarına; demircilik, marangozluk, yapıcılık, köy el- ev sanatlarından ev idaresi ve çocuk bakımına kadar pek çok uygulamalı ders yer aldı(1).

Okullarda iş içinde, demokratik ve bilimsel bir eğitim uygulaması gerçekleştirildi. Kültür dersleri içinde sanat ve spor derslerine, millî oyunlara özel bir yer verildi. Derslerin yanında düzenli olarak yapılan serbest okuma saatleri, eleştiri/değerlendirme toplantıları öğretmen adayının bilinçli olarak yetişmesine katkılar sundu. Köy öğretmeni olarak yetişen çocuklar ve gençler köyde aydınlanmayı, üretimi, toplumsal kalkınmayı canlandıracak bilgi ve kazanımlarla donatıldı.

Köy enstitülerinin mimarı ve enstitü öğrencilerinin “Tonguç Baba”sı, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un okul mezunlarına yazdığı bir mektupta yer alan şu uyarı ve öneriler, Cumhuriyet’in istediği öğretmen profilini ortaya koyuyordu:

“Evinde, okulunda, işliğinde, ahırında, kümesinde, tarlanda, bahçende hep iş başında bulunacaksın. Günün, haftanın dinlenme zamanlarını bilecek, yalnız o saatlerde işe ara vereceksin. Tembellere, işsizlere yuva olan yerlerden kaçacaksın (...). Seni arayanlar, iş zamanında daima işinin başında bulacaklar(...). Gün gelecek senin elinle yoğrulanların hepsi tıpkı senin gibi taparcasına işe sarılacaklar. Görevi kutsal bilen bir toplum yaratmalısın.”(2).

Düziçi Köy Enstitüsü mezunlarından Öğretmen, Şair Ali Yüce, okuluna ve Tonguç Baba’sına duygularını şu dizelerle dile getirdi:

“Yıl 1946

Düziçi Köy Enstitüsünde

Bu dünyaya ayak bastım ben

Ekmeğime ışık sürdü Tonguç

Eşitlik özgürlük sürdü beynime

Bin yıllık uykudan uyandım

Bir gramcık bilgi için

Tırmanmadık yokuş koymadım ben

Saç döktüm ömür tükettim

Öğrenmeye doymadım ben”(3).

AYDINLANMAYA VE ÜRETİMİN GELİŞİMİNE KATKI SUNDULAR

1940’tan 1948’e kadar Edirne’den Van’a, Kars’tan Aydın’a kadar yurdun her köşesinde toplam 21 Köy Enstitüsü açıldı. Köy Enstitülerinden 17 bin 341 öğretmen 3 bin sağlıkçı, ebe ve teknisyen; eğitmen kurslarından da 8 bin 675 eğitmen yetişti. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü de toplam 209 mezun verdi. Mezunlar arasından ülke ve dünya çapında ünlenen pek çok yazar, şair, bilim insanı, siyasetçi, toplum önderi çıktı.

Köy Enstitülü öğretmenler yetiştikleri okulda aldıkları eğitime uygun olarak ülkede bilisizliğin (cehaletin) ortadan kaldırılmasına, aydınlanmaya, modern tarımın, arıcılığın, balıkçılığın, üretimin, kooperatifçiliğin gelişimine katkı sağladılar. Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası ülkeyi yönetenlerin giderek bağlandığı Atlantik sürecinde Köy Enstitüleri gözden düşürüldü. İsmail Hakkı Tonguç ve Bakan Hasan li Yücel görevlerinden alındı. Köy Enstitüleri ne yazık ki 1954 yılında çıkarılan 6234 sayılı kanunla (ilköğretmen okullarıyla birleştirilerek) kapatılmış oldu. Bu karar, Cumhuriyetimizin büyük eğitim atılımına darbe vurdu; gelişimi ve uyanışı kesintiye uğradı.

Bugün, kapatılmasının üzerinden yıllar geçtikten sonra konuyla ilgili araştırma yapan, öneri ve projeler geliştiren eğitimciler, aydınlar ve hatta yetkililer, Köy Enstitülerinin deneyimlerinden dersler çıkarılmasının önemine vurgu yapıyorlar. Bu kapsamda dikkate değer önerilerden biri de Birleşik Kamu İş Konfederasyonu içinde yer alan “Hepimizin Sendikası” Grubunun “Meslekî Eğitim Komisyonu”ndan geldi. Geçtiğimiz Mart Ayı içinde bu komisyon üyesi eğitimciler Zafer İncebacak, Volkan Mucuk, Alparslan Şakacı, Orçun Özmen, Turgay Kaçan, Gülsen Yeşilyurt, Mustafa Solak ve Harun Yıldız tarafından hazırlanan “Meslekî ve Teknik Eğitim Raporu”nda(4) Millî Eğitim Bakanlığı Meslekî Eğitim Merkezlerinin “bugünün köy enstitüleri olarak tasarlanması” önerildi. Raporda bu konuyla ilgili olarak “mesleğin özelliğine göre, teorik eğitimin iki, üç, dört dönem biçiminde dinamik ve değişken olarak gereksinmeye göre planlanması; İSG (iş sağlığı ve güvenliği) eğitimi yanında iş hukuku ve kooperatifçilik gibi derslerin mutlaka programlarda yer alması; her okulda köy enstitülerinin disiplini ve kültürü model alınarak sabah sporu yapılması; her öğrencinin mutlaka bir spor dalı ile ilgilenebilmesi; sanatsal beceri ve zevklerinin geliştirilmesi; Türk ve dünya klasiklerini okuyabilmesi” önerileri yer aldı. 39 sayfalık raporun bütününde, meslekî teknik eğitimin her alanıyla ilgili dikkat çecici önerilere yer verildi. Millî Eğitim Bakanlığımızın bu önerilere duyarsız kalmamasını bekliyoruz.

KÖY ENSTİTÜLERİNİN İLKELERİ TÜM OKULLARDA UYGULANSIN

Eğitimcilerimizin bu önemli raporuna küçük bir ekleme de bu satırların yazarından gelecek. 25.09.2018 tarihinde o günün Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk’ün önerisi, Bakan Yardımcısı Mustafa Safran’ın “uygun” görüşü ve Bakan Ziya Selçuk’un “olur”uyla Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne devredilen Güzel Sanatlar liselerinin, Bakanlık örgütü içinde oluşturulacak “Güzel Sanatlar Eğitimi Genel Müdürlüğü”ne devredilmesinin gerekliliği ve zorunluluğu... Yirmi yılı aşkın süredir müzik eğitimcileri ve onların örgütü MÜZED tarafından dile getirilen bu öneri, bakanlar, genel müdürler, TTK başkanları, uzmanlar nezdinde ilgi uyandırmış; eski bakanlardan Metin Bostancıoğlu bu genel müdürlüğünü mutlaka açacağını söylemiştir. Ancak nedense 2018 yılında sessiz sedasız yukarıda belirtilen kapsam değişikliği yapılmıştır.

Tam bağımsızlık hedefinin ve üretim devriminin eşiğindeki ülkemiz Türkiye’de köy enstitülerinin her yıl yeniden gündem olması anlamlıdır, yerindedir. Millî Eğitim Bakanlığımıza, eğitim kamuoyumuza, köy enstitülerinde uygulanan üretim içinde, bilimsel, demokratik, yaratıcı eğitim ilkelerinin tüm eğitim kademelerimizde, okullarımızda güncellenerek uygulanması önerimizi sunarız.

Köy enstitülerine, Cumhuriyetimizin eğitim devrimine emek veren eğitimcilerimizi rahmetle, saygıyla anar, yaşayanlara sağlıklı uzun ömürler dileriz.

DİPNOTLAR:

(1) Köy Enstitüsü Programları, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfi Yayınları, Ankara, 2004

(2) İsmail Hakkı Tonguç, Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları (Hz. Engin Tonguç), Çağdaş Yayınları, İstanbul 1976, s.118.

(3) Ali Yüce, Atatürk Aydınlığını Karanlıkçı Dişler Kesmez, Alev Yayınları, İstanbul 2004

(4) http://hepimizinsendikasi.com/wp-content/uploads/2021/03/MESLEKI-VE-TEKNIK-EGITIM-RAPORU.pdf