Voleybolcuların kadın devrimi

Şampiyon olan, Türk Devriminin özgürleştirdiği kadındır. Başka bir kadın, Avrupa şampiyonu veya Dünya Milletler Liginin birincisi olamazdı.

Herkes anlasın bu olayı: Kadınlarımız, kadının kenarlara itilmesine, hamur işleriyle görevlendirilmesine, siyasetin ve kültürün dışına atılmasına, cinayetlere kurban edilmesine, cinsel nesne olarak görülmesine isyan ediyor. İsyan voleybol sahalarında başlamıştır.

Genç kızlarımız, adlarını voleybola yazdırırken, ailelerinden, komşularından, mahallelerinden ve okullarından başlayarak, bütün bir toplumun değerlerini çağdaşlaştırıyorlar. Kafese hapsedilmek istenen kadın, şimdi tarih sahnesine çıkmaktadır. Ortaçağ bağımlılıkları ve esaretleri, kadınlarımızın o güzel elleriyle voleybol sahalarına gömülmektedir.

Kadın Voleybolcularımız, Türkiye Yüzyılının bayrağını kaldırdılar ve önümüze düştüler. Türkiye Yüzyılının kadın kahramanlarını umutla ve güvenle selamlıyoruz.

Kadın voleybolcularımızın Avrupa şampiyonluğu, büyük bir spor başarısının çok ötesinde anlamlar içeriyor.

TÜRK DEVRİMİNİN ÖZGÜRLEŞTİRDİĞİ KADIN

Şampiyon olan, Türk Devriminin özgürleştirdiği kadındır.

Başka bir kadın, Avrupa şampiyonu veya Dünya Milletler Liginin birincisi olamazdı.

Genç kadınlarımız, Türk Devriminin kazandırdığı yeteneklerle şampiyon oldular. Avrupa şampiyonluğu kürsüsüne çıkan,

- Türk Devriminin aydınlattığı bilinçtir,

- Türk Devriminin kazandırdığı özgüvendir,

- Türk Devriminin ayağa kaldırdığı tarihten gelen kadın gururudur,

- Türk Devriminin çalışkanlığı ve fedakârlığıdır,

- Türk Devriminin zorlukları yenme kararlılığıdır,

- Türk Devriminin birlik beraberlik bilinci ve dayanışma ruhudur,

- Türk Devriminin milliyetçiliği ve Türk Milletine sorumluluk duygusudur.

Kadın voleybolcularımızın Cumhuriyetimizin 100. Yılına armağan ettikleri zafer, Türk Devriminin yetiştirdiği kadının zaferidir.

VOLEYBOL SAHASINDA İSYAN VAR

Kızlarımız, tarihin biriktirdiği eşitsizliklere, baskılara, şiddete, hor görmelere voleybol sahalarına çıkarak isyan ettiler. Evet voleybolcu kadınlarımızın gözlerindeki ışıltılara, dalgalanan saçlarına, göğüslerinde kabaran özgüvene, küt inen kollarındaki hınca dikkat edersek, bu bir isyandır.

Herkes iyi anlasın bu olayı: Voleybol sahalarında isyan var.

Kadınlarımız, özellikle Atatürk Devrimi sonrasında kadının kenarlara itilmesine, hamur işleriyle görevlendirilmesine, siyasetin ve kültürün dışına atılmasına, cinayetlere kurban edilmesine, cinsel nesne olarak görülmesine isyan ediyor.

İsyan, voleybol ağlarının önünde başlamıştır. Azimle sıçrayan ayaklar, isyancıların ayaklarıdır. Ağların üzerinde yükselen eller, isyancıların elleridir. Her kazanılan sayıdan sonra birbirine sarılan kollar, isyancıların kollarıdır.

YAŞANAN KÜLTÜR DEVRİMİDİR

Türkiyemiz, Kadın voleybolcularımızın önderliğinde bir kültür devrimi yaşıyor. Dünyanın en çok voleybolcusu olan iki ülkesinden biri Türkiye’dir. Asıl büyük olay budur. Genç kızlarımız, adlarını voleybola yazdırırken, ailelerinden, komşularından, mahallelerinden ve okullarından başlayarak, bütün bir toplumun değerlerini çağdaşlaştırıyorlar. Kafese hapsedilmek istenen kadın şimdi tarih sahnesine çıkmaktadır. Burada değişen, yalnız alana çıkan kadının özdeğerleri değil, olayı yaşayan bütün toplumun değerleridir.  

Kadını toplumun kenarlarına itme geleneğine bağlanmış olanlar dahil, şimdi herkes milletçe ekranların önünde toplanmış tarih sahnesine çıkan kadını alkışlıyor, kadının başarısıyla gurur duyuyor, şampiyonluk sevinciyle göz yaşı döküyor.

Şimdi herkes, kendi kızlarının da Edâ olmasını, Zehra olmasını, Melisa olmasını, Ebrar olmasını, Hande olmasını, Gizem olmasını, Elif olmasını, Cansu olmasını, Ayça olmasını, İlkin olmasını, Aslı olmasını, Simge olmasını, Kübra olmasını, Derya olmasını istiyor.

Büyük Devrimci önder Atatürk, “Türkiye şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz” demişti.

Ortaçağ bağımlılıkları ve esaretleri, kadınlarımızın o güzel elleriyle voleybol sahalarına gömülmektedir.

Hiçbir güç Türk Devriminin önünde duramazmış, şimdi kanıtlanan budur.

Türkiye’nin bugününde ve geleceğinde FETÖ’nün ablaları, PKK’nın esireleri, Atlantik’in bendeleri yoktur, Cumhuriyetimizin kadınları vardır.

Yaşanan bir kültür devrimidir. Türk kadını, çağdaş Asya Uygarlığının ön cephesindeki tarihî konumunu almıştır.

TÜRK KADINI AVRUPA’NIN DORUĞUNDA

Türkiye’nin Batı emperyalizmine bağımlı iktidarları, Avrupa Birliği’nin kapısında ağaç olmaktan yorulmadılar. Avrupa bankalarından dilenmekten utanmadılar. Hâlâ AB’ye “bizi n’olur alın” yalvarmaları içindeler.

Kadın voleybolcumuz, Avrupa ülkelerinin takımlarını bir bir dize getirdi. Brüksel’de Avrupa’nın bandolarına, Arlington’da ABD’nin bandolarına Millî Marşımızı çaldırdı ve bütün ahaliyi İstiklâlimizi dinlemek için ayağa kaldırttı. Millilerimiz, önlerine konan “Ödül 500.000 Euro” yazılı pankartı kaldırıp arkaya attılar.

Kadın voleybolcularımız, Avrupa’daki Asya’nın kahramanları olarak, Avrupa’nın surlarını yıkmış ve doruğa Türk bayrağını dikmiştir. Eğilerek değil, yalvararak değil, yüreğinin gücüyle, bileğinin gücüyle ve beynindeki birikimle.

TÜRKİYE YÜZYILI KUTLU OLSUN

Türkiye Yüzyılı işte böyle yaratılır.

Türkiye Yüzyılı, Türk Devriminin yüzyılıdır.

Türkiye Yüzyılı, Türk milletinin imparatorluklar mirasının ve devrim birikiminin son sözünü söyleyeceği yüzyıldır.

Türkiye Yüzyılı, Türk Milletinin kadınıyla erkeğiyle Millî Demokratik Devrimimizi kesin zafere taşıyacağı yüzyıldır.

Kadın Voleybolcularımız, Türkiye Yüzyılının bayrağını kaldırdılar ve önümüze düştüler.

Türkiye Yüzyılının kadın kahramanlarını umutla ve güvenle selamlıyoruz.

Türkiye Yüzyılı kutlu olsun.