Atatürk’ü anlayabilmek…

Büyük öke (bilge kişi) Atatürk’ü 78 yıl önce sonsuzluğa uğurladık. Onun arkasından bütün ulusun nasıl gözyaşı döktüğünü tarihsel kayıtlardan biliyor, anlamlı günlerde de televizyonlardan izliyoruz. Bir devlet adamı, bir lider, bir vatansever, kendini vatanı ve milletine adayan bir büyük insanı ne mutlu ki bizim ulusumuz çıkarmıştır. Zaten yabancılar da bunun altını şöyle çiziyor: “20. yüzyılın en büyük liderini çıkartmak Türklere nasip oldu.” Bu bile Atatürk’ün ne denli büyük olduğunu kanıtlamaktadır. Ne ki, bana göre Atatürk değil son yüzyılın, geride bıraktığımız birkaç yüzyılın eşsiz lideridir.

Onun vatanı ve ulusu için yaptıklarını aklı başında olan herkes biliyor. Kanımca az bilinen ve yeterince sözü edilmeyen bir özelliği de özsaygısı ve bu bağlamda insana verdiği değeri ulusunda somutlaştırmasıdır. Ulusuna verdiği değeri evrensel insanlık düşüncesi ile birleştirerek, döneminin birçok lideri gibi asla işgalci olmamış tersine yok olmak üzere olan ulusuna yaşayabileceği, varlığını koruyabilmesi için bir vatan uğruna savaşmıştır.

O vatanın sınırlarını belirledikten sonra ise yüzlerce yılda yapılamayacak kültür devrimini 15 yıl gibi kısa bir zamanda gerçekleştirmiş eşsiz bir devrimci lider olarak insanlık tarihinin en özel sayfalarında yer edinmiştir. Onun yazdığı sayfaları okuyup karanlıktan aydınlığa çıkan uluslar Atatürk’ü asla unutmamışlar ne ki bizde onu anlamayanlar Atamıza demediklerini bırakmamışlardır. Batı Anadolu’da savaştığı Yunanlara sorsanız onlar bile Atatürk’ten saygı ve övgüyle söz ederler. Çünkü onlar da biliyorlar ki Atatürk’ün ulusunu kurtarmaktan başka bir amacı yoktu.

İnsanlık tarihinde sonsuzluğa göç etmeden önce tüm mal varlığını ulusuna bırakan başka bir lider yoktur. Kendi parasıyla edindiği Atatürk Orman Çiftliği’ni de yine ulusuna bırakmıştır. “Hazineniz neredeyse gönlünüz de oradadır” diye bir özlü söz biliyorum. Bu söz tam da Atatürk’ü anlatmaktadır. Hazinesi vatanı ve ulusuydu, gönlü de oradaydı. Bugün devleti yönetenlerin gönlünün nerede dolayısıyla hazinelerinin de neresi olduğunu çok iyi biliyorsunuz.

Atatürk istese Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusunu üzerine çıkartabilirdi. Üstelik o gün yaşayanlar içinde bir tek kişi bile buna karşı durmazdı, ulusu için yaptıklarını bilenler saygı da duyarlardı. Ne var ki, Büyük Atatürk bırakın kendi mal varlığını kardeşi Makbule Hanım’ın oturduğu evi bile ulusuna bırakmıştır. Böylesine yüce gönüllü bir insan olarak yaşamımızın her alanında bize yol göstermiş spor alanında da hiçbir liderin başaramadıklarını gerçekleştirmiştir. Dünyada beden eğitimi derslerini zorunlu kılan tek lider Büyük Atatürk’tür. Onu anlamayanlar ne yazık ki bu dersleri seçmeli hale getirmişlerdir. Beden eğitimi derslerini seçmeli ders konumuna getirirseniz, Avrupa Şampiyonası sırasında prim tartışmaları yüzünden dağılan bir Ulusal takıma sahip olmak kaçınılmaz olur. Ülkenin ulusal takımlarında yarışırken paradan başka bir şey düşünmeyenlerin Büyük Atatürk’ü anlamaları olanaklı mıdır?