27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Suriye hikayesi

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Beşşar Esad ve İngiltere doğumlu Suriye asıllı hanımı Esma, 10 Temmuz 2000’de Devlet Başkanı seçildiğinde, Suriye’yi modern, Batı standartlarında ve teknolojik çağa uygun tanzim etmeği amaç edindiler. Suriye toplumu için “garip” kabul edilen bir yaşam tarzı sergilediler. Bisiklete bindiler, direksiyonun başına geçip turladılar. Kot pantolon giydiler, el ele dolaştılar. Bunu “Suriye’nin modern yüzü” kabul edip tasvip edenler oldu. “Gelenekler ve bir başkanın ciddiyeti ile mütenasip değil” eleştirisi yapan ve “münasip” görmeyenler çoğunluktaydı. Bilgisayar ve internet kullanımı ve yaygınlaşmasına öncülük ettiler. Yıllardır yasadışı kullanılan uydu çanak antenlere izin çıktı. Hükümet ve üniversite rektörlük makamlarına BAAS Partisi veya Suriye’nin geleneksel dostu Sovyet Rusya çıkışlı olmayan şahsiyetler atandı.

SURİYE TİPİ KHK

Rusya ve eski Doğu “Sosyalist” Avrupa ülkelerinden mezun olmak eksiklik olarak ad edildi. Batı’da eğitim almak favori oldu. Yabancı sermayenin ülkeye girmesi için KHK’lar yayınlandı. Özel teşebbüs daha çok teşvik edildi. Başta Suudi, Katar yatırımlarına yol verildi. Kamu kuruluşları, sendikalar, örgütler, çiftçi birlikleri tabela kuruluşlarına dönüştü, ihmal edildi. Bankalarda biriken mevduatlar iyi niyetle esnaf, çiftçi ve küçük işletmecilere düşük faizli ve uzun vadeli kredi şeklinde verilsin diye KHK’lar yayınlandı. Devlet bürokrasisi, parti kodamanları, banka müdürleri ve harami tüccar tabakası arasında iç edildi. Devlet milyarlarca lira zarara uğratıldı. Parası olan üstte olmayan altta kaldı.

Türkiye ile yaşanan özel ilişkiler malumunuz. Türkiye ile dostluk uğruna Suriyeli tüccar, sanayici ve esnaf ihmal edildi. Özellikle Halepli sanayici ve tüccarlar dertlendi. Türk ürünleri Suriye’de revaçta oldu. Avrupalı lider aileleri misali, modaya uygun giyinen ikili, Ankara’nın, Batının başkentlerinde ağırlandı. Erdoğan ve Fransa Devlet Başkanı Chirac (1995-2007) ile kuvvetli bir birliktelik kurdular. Vatikan’da Papa tarafından kabul edildiler.

Irak işgali (2003), Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin öldürülmesi (2005) ve 1975’ten beri Lübnan’da bulunan Suriye ordusunun ülkeden ayrılması, İsrail’in Lübnan’a savaş ilan etmesi (2006) ve 33 gün sonra beyaz bayrak çekmesi, Erdoğan süpervizörlüğünde İstanbul’da Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerin başlaması (2008) ve dolaysız görüşmelere ramak kaldığında İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Erdoğan’ı ofsayt’a düşürmesi. Kalıcı barış için kabul edilen ‘işgal edilmiş toprağa karşılık barış’ İsrail’in yeniden Filistin’i ateşe vermesi.

CEHENNEM DAYATILDI

Genç Esad Doğu ile Batı arasında bir köprü olmak istedi. Her iki coğrafyanın değerlerini ihya etmek arzusundaydı. Bu politikalar Suriye’nin tarihi misyonuna da gayet uygundu. Ancak İsrail ve Batı’daki şürekâsı böyle bir Suriye’yi kabul edemezlerdi. Bu İsrail’in varlığına büyük bir tehdit olarak algılandı. Bunun yanı sıra 2010’da Suriye’de çok zengin doğal gaz rezervleri keşfedildi. Aynı tarihte İsrail Doğu Akdeniz’de keşfettiği gazı çıkarmaya ve pazarlamaya hazırdı. En nihayetinde Arap baharı olarak başlayan büyük yıkım projesi yürürlüğe sokuldu. İsrail’e gaz ihraç eden Mısır bugün İsrail’den gaz almaktadır. Suriye o gazını hiç çıkaramadı ve kullanamadı. Sittin cehennemden ithal edilen harami ve katil sürüleri ile Suriye’ye cehennem dayatıldı. Etrafındaki tüm ülkeler yanarken İsrail ticareti kazandı. Doğu ile Batının ticaret, kültür ve barış köprüsünü inşa etmek isteyen Esad savaş oligarkları tarafından kabul edilemezdi. Batı ile ilişkilerini muhafaza etmek niyetindeyse İsrail ile ve onun koşullarına uygun anlaşmasını telkin ettiler. Şam Baharının lideri olarak pazarlanan Esad, ABD ve Batı ile kurmak istediği olumlu ilişkileri ‘ne pahasına olursa olsun’ anlayışıyla yapmak istemediğini 2004’te göstermişti.

ESAD’IN ÖNÜNDEKİ İKİ SEÇENEK

2004’te Şam’da Esad ile görüşen dönemin ABD Dışişleri bakanı Colin Powell, Esad’ın önüne iki seçenek koyar; ABD’ye mutlak teslim karşılığında demokrat olarak pazarlanması veya ABD’ye direnmesi halinde diktatör olarak tedavüle sokulması. Powell ile görüşme esnasında, uluslararası ilişkilerde ‘karşılıklı menfaat’ prensibini hatırlatan Esad, ABD ile uzlaşma karşılığında Suriye’nin “hangi kazanımları sağlayacağını” sorar. Powell, “ABD’nin dostluğu en büyük kazanım ona düşmanlık etmenin ise en büyük zarar” olduğundan bahseder. Esad, ABD’nin dostluktan kastının ona ‘mutlak biat etmek ve çıkarları için fedai olmak’ olduğunu bilmektedir. Tarihte ABD’ye “dost” olan devlet ve liderlerin akıbetinin idrakindedir.

ABD’ye en büyük fedakârlıkları yapmış olan İran Şahı Rıza Pehlevi devrildikten sonra ailesinin yaşadığı ABD’ye alınmaz. Mısır’da yalnız, çaresiz ve zül içinde ölür. Esad, Türkiye’yi ABD’nin hizmetkârı yapan Menderes’i nasıl kurban ettiğini okumuştur. Panama’yı ABD’nin askeri ve uyuşturucu üssü yapan General Manuel Noriega’nın Baba Bush ile uyuşturucu parası sebebiyle ihtilaf yaşaması sonucu Panama’nın nasıl işgal edildiğini ve zincire vurularak ABD’ye götürüldüğünü görmüştür. ABD’nin, ihtiyacı kalmadığı veya kendisiyle çelişkiye düştükleri takdirde, dostlarına(!) nasıl davrandığını gösteren onlarca emsal var.

Esad bu yaşananlardan sonra kararını verir. Nasıl mı? Esad’ın verdiği yanıtı ve sonrasında yaşananları yarın ‘Sam Amca’ya direnen reis olur’ başlığı ile anlatalım.