Bomba, Kobani’den

Bizim Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) AKP muhaliflerini ve Türk ordusunu gözetlemekle uğraşırken PKK sınırımızı yolgeçen hanına çevirdi. Geçen gün İstanbul’da, dün Midyat’ta patlatılan bombalar Kobani’den getirildi.
PKK Başkenti Kobani’yi de MİT-hükümet işbirliği ile bizzat AKP kurdu.
Önce Suriye’ye demokrasi getirmek bahanesiyle bu ülkeye azılı teröristler dolduruldu. Böylece Suriye’deki devlet otoritesi bozuldu. 2011 yılına kadar Suriye’de kılını kıpırdatamayan PKK şimdi ise Suriye’nin kuzeyini boydan boya ele geçirdi.
Soruyorum: Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye demokrasi götürmek, zalim Esed’i devirmek planı kime yaradı?
*PKK’ya...
*Amerika’ya...
*İsrail’e...
Hatırlayın: Suriye’nin kuzeyini ele geçirmek için terör estiren PYD’ye (Suriye PKK’sına) AKP hükümetleri kol kanat gerdi. Salih Müslim denilen baş teröristi Erdoğan, Ankara’da kırmızı halı ile karşıladı. Türkiye, topraklarını peşmergeye açarak, kuşatılmış olan Kobani’nin PKK’ya aktarılması için elinden geleni yaptı.
Böylece daha önce Irak’ın kuzeyini ele geçiren ayrılıkçı Kürtçülere Suriye’nin kuzeyini de fiilen hediye etti.
Kobani, terörün yeni merkezi oldu.
Terörün başarısının sembolü yapıldı.
PKK bu başarıdan aldığı güçle, 2015’te Türkiye’ye savaş açtı...
Rusya ile papaz olan AKP yönetimi, Suriye sınırını bile korumaktan aciz hale geldi.
***
Peşinden de terör örgütünün başkenti yapılan Kobani’de bombacı yetiştirme merkezi kuruldu. Öğretmenleri de İsrailli ve Amerikalı ajanlar...
Uluslararası korumaya alınan bombacılar, Kobani’den yola çıkıp Güneydoğu’ya yayılıyorlar; İstanbul’a bile geliyorlar.
Bombaları patlatıyorlar.
Kimse PKK’lılara kızmasın...
Onlar terörist... Kan akıtarak hayatta kalıyorlar.
Suçlu olanlar; bunlara hareket alanı açanlardır...
Kim onlar peki, kim onlar?
Türkiye Cumhuriyeti’ni “inkarcı, asimilasyoncu, katliamcı!” diye suçlayarak PKK’ya fikir ve psikoloji desteği sağlayan iktidar sahipleridir.
Emin olun ki bu AKP hükümetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ezmek için yaptığının yarısını PKK ile mücadele için yapsaydı şimdi ülkemiz PKK belasını aşmış olacaktı.

YA AKP’DEKİ CEM ÖZDEMİRLER?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkleri soykırımcı gösteren Almanya’ya ikide bir çakıyor.
Haklı mı sanıyorsunuz?
O zaman geçen Çarşamba günkü yazıma bir göz atın.
O yazımda, Vatan Partisi soykırım suçlamasına karşı Almanya’da protesto gösterisi yaparken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın sessiz kalmasına duyduğum tepkiyi dile getirmiştim.
Hem çıkacağı belli olan karar öncesinde sessiz kaldılar hem de bu iftiraya karşı Berlin’de yürüyen Doğu Perinçek’i konuşturtmamak için uğraştılar.

BİR YANAŞMAYI KULLANDILAR
Cem Özdemir bu kirli işte bir maşadan ibarettir. Onun Türklükle falan ilgisi yoktur.
O yeni bir Çerkez Ethem’dir...
Milli Mücadeleyi kendi çıkarları uğruna arkadan vurmaya kalkışan adamın 2016 yılına izdüşümüdür.
Prof. İlber Ortaylı, Özdemir’e ve onun gibi “evet” diyen diğer Türk kökenli vekillere “Yamanarak geçiniyorlar!” derken haklıydı. Ama bunlarınki yamanma bile değil; böylelerine halkımız “Yanaşma!” derler. Bir ağanın (zenginin/devletin) en zor, en pis işlerini yaptırmak için kullandığı tiplerdir yanaşmalar.

HEPSİNİ ERMENİCİLER BESLEDİ
Amerika’nın baskısıyla soykırım işini sofraya koyan Almanlar, asıl desteği AKP’lilerden ve bunların destekçisi sözde yazarlardan-akademisyenlerden aldılar...
Basına da yansıyan bu desteklerden birkaçını yeniden hatırlayalım:
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili Yasin Aktay: ‘’Ermeni soykırımını ve bunu yapanları asla aklamayız!”
AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan, Sabah gazetesindeki köşesinden: ‘’1915’te yaşananların 1948 BM Soykırım Beyannamesindeki şartları karşıladığını düşünürüm.”
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan: “Bosna ve Afrika’da yaşananların soykırım olduğu kabul edilirken 1915’te Ermenilere yapılanlara soykırım dememek imkânsız!”
Başbakan Erdoğan’ın baskısıyla Milliyet’te köşe yazarı yapılan Nagehan Alçı: “Kısacası 1915’le yüzleşmek -bizi ne kadar rahatsız ederse etsin- esasen soykırımla yüzleşmektir. Ve bu yüzleşme yeni Türkiye’nin kurulması için elzemdir.”
Bu kadının kocası ve Sabah gazatesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı: “Bir Türk olarak ‘Evet, katliam yaptık ama haklıydık’ diye özetlenebilecek görüşe onay vermem düpedüz alçaklık ve ahlaksızlık olurdu...”
AKP’nin en kuvvetli destekçilerinden Türkiye gazetesinin yazarı Yıldıray Oğur: “İnşallah bir gün bir başbakan da Meclis kürsüsünden belgeleriyle 1915 Ermeni Soykırımı’nı anlatır...”
AKP’nin yayın organı Sabah gazetesinin yazarı Hilal Kaplan: “1915’te devletin suç işlediği gün gibi açıktır!”
Sabah’ta aynı görevi yürüten güya yazar Melih Altınok: “Ermeni katliamının olduğunu düşünüyorum. Tıpkı Pamuk (Orhan) gibi...”
***
Türk milletini soykırımcı göstermeye kalkışarak “düpedüz alçaklık ve ahlaksızlık yapan” bu tür adamlar olmasa, Alman Meclis’i o kararı alamazdı.
Malzemeyi AKP’nin propaganda elemanları verdi. Yemek tarifini ABD yaptı, Alman Meclisi (Bundestag) pişirdi; Cem Özdemirler de servisini yaptı...
Buyurun, yiyin yiyebilirsiniz...