27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bütün organlarını paylaştırmıştı

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Tıbben yaşamım sona erdikten sonra dokum ve organlarımın diğer hastaların tedavisi için kullanılmasına izin veriyorum.
Adı: Cemalettin
Soyadı: Seber
Doğum tarihi: 1931
Doğum yeri: Erzincan
Kan grubu: 0 RH pozitif
Tel: 345 11 71
Adres: Cihan Seraskeri Sok. 27/2 Kadıköy-İstanbul
İmza:

PAYLAŞMANIN TANIKLARI
Ayhan İlhan Şule Perinçek
Geçende Cemal Süreya özlemiyle O’ndan kalanlara tek tek bakarken, Doku ve Organ Bağış Belgesi’ni elimden bırakamadım.
Kendi elyazısıyla doldurmuş.
Tanıklar: Ayhan İlhan ve Şule Perinçek. İkisi de Cemal Süreya ile birlikte 2000’e Doğru dergisinde çalışıyorlardı. Şimdi yine Ulusal Kanal ve Aydınlık’ta çalışıyorlar.

PAYLAŞMA SEVİNCİ
İnsanlar sayesinde yaşadığımız bilinci, aynı zamanda insanlar için yaşama bilincidir. İnsanlar sayesinde ve insan için yaşıyoruz. Bayramlar da bize insanlık bilincimizi hatırlatan günlerdir.
O gün insanın en insancıl eylemi olan paylaşmak öne çıkar. Bayram, bir bakıma paylaşma sevincidir. Kendi başımıza bayram yapamıyoruz. Bir kapıyı çalmalıyız ve kulağımız kapımızdan gelecek sestedir. Zilin sesi değil, insan sesidir o: Paylaşılan ses!
Koşarak gider kapıyı açarız. Açılan kapı, paylaşmaya açılmıştır, sevinçlerin paylaşılmasına. Kapı kucaklaşmaya açılmıştır, kucaklaşmanın paylaşılmasına.
Bayram günlerinde bir bakıma insanlığın birkaç bin yıllık özel çıkar tarihini unutup, paylaşarak yaşadığımız bir buçuk milyon yıla döner gibi oluruz.
Bayram sevinci, paylaşma sevincidir. Belki de sevincin en güzel tanımı şudur: Sevinç, paylaşmanın verdiği mutluluktur. Coşku, paylaşmanın verdiği sevincin taşmasıdır.
Bütün sevinçlerimizi kurcaladığımız zaman, paylaşmaya rastlarız. Ve sevincimizi de içimizde tutamayız, birisiyle paylaşmak isteriz. Sevinç kabına sığmaz. Mümkün olsa da kamuyla paylaşabilsek. Sevincimizi hep ilan etmek isteriz. Çünkü sevinç, ne kadar çok paylaşılırsa, o kadar çoğalır, o kadar büyür.

PAYLAŞMAYA SUNULAN
İnsan, ölümü kabul etmiyor. En köklü isyan ölümedir. Öteki dünya, bu nedenle keşfedilmiş olmalı.
Ölüme karşı en insancıl duruş ise, öldükten sonra da paylaşmaya devam etmektir, dahası öldükten sonra paylaşılmaktır.
Dün Turgay Şeren hayata gözlerini yumdu. Ama birden Turgay Şeren adına bir paylaşma eylemi başladı. Birbirimizi Turgay Şeren adına ararken, aslında paylaşma kararını sürdürme irademizi açıklamış oluyoruz.
Acıların paylaşılması da en sonunda bir paylaşmadır ve sevinçlerin paylaşılmasına yönelik bir eylemdir. Acıları paylaşarak göğüsleriz niçin? Çünkü yarın sevinçleri paylaşmak istiyoruz.

ÖLÜME MEYDAN OKUMAK
Ölüme meydan okumaktır paylaşmak. Ölmüşsünüz ama sizin adınıza paylaşma eylemi devam ediyor.
Ölüleri aşure dağıtarak, helva dağıtarak anmamızın nedeni de paylaşmak değil midir? Evet, o sevdiğimiz ölmüştür ama biz paylaşmaya devam ediyoruz. Demek ki, insanlık için ölümsüz olan, paylaşmaktır. Evet Turgay Şeren’i kaybettik ama paylaşmayı kaybetmedik. Sevilenler kaybedilebilir ama kaybedilmeyen, paylaşmaktır. Kalecimizi kaybettik ama Cumhuriyet kalesinde hepimiz kaleciyiz.
İşte paylaşma duygusunun doruğu, insanın kendisini paylaşmaya sunmasıdır. İnsanın vatanı için, halkı için, emek davası için canını vermeyi göze alması, aslında insanın kendi canını paylaşmaya sunmasıdır.

VERİCİLİĞİN DOĞRUĞU
Ben olmasam bile paylaşma devam etsin!
Vericiliğin doruğu işte bu karardır, bu özlemdir.
Vatan, millet, namus, emek: Bunlar paylaştığımız yüce değerlerdir.
Paylaşma için canını verenleri yüreklerimize ve bilinçlerimize gömüyoruz ama kendi çıkarı için ölenlere şehit demiyoruz.
Öldükten sonra da yaşama özlemi, paylaşmayı yaşatma özlemine dönüşür. “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” derken, bir ölme kararını değil, bir yaşam ilkesini açıklıyoruz. Yaşam ilkesi ile paylaşma sevinci, Cumhuriyetimizin bu en güzel bildirisinde buluşmuştur. Cumhuriyet de zaten Latince Respuplica, yani “kamu malı” anlamına gelmiyor mu?
Kamuyla özdeşleşmek, aslında ölüme direnmektir.
İnsan ölür, kamu ölmez.

PAYLAŞILACAĞIMIZI BİLMEK
Cemal Süreya, Doku ve Organ Bağış Belgesi’ni imzalarken neler konuştuk, şimdi hatırlamıyorum. Ama pekâlâ şöyle söylemiş olabilir: Ben ölebilirim, ama paylaşma ölmeyecek. Bedenim ölecek ama gözlerim bir insanın gözünde yaşayacak, yüreğim başka bir insanın göğsünde çarpacak. Beni paylaştırdığınızı o an bilmeyeceğim ama şimdi biliyorum: Paylaşılacağım.
Tanrıya son dizesinde “Üstü kalsın” diyen Cemal Süreya, insana “bütün varlığımla seninim” diyor.
Göğe bakarken göğün de üzerine çıkma iradesidir bu ve toprağın üzerindeki insana bakarken de toprağın üzerindekileri paylaşma özlemi.