27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Galatasaray ve Mehter Marşı

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Stadyumlarda futbol adına çok şey kalmadığı için bu sezon sadece bir maça gittim. Birkaç yıl öncesine değin takım ayırmadan her karşılaşmaya koşarak giden ben Galatasaray-Fenerbahçe maçı ile sezonu açmış oldum. Uzun zamandır beni maçlarda görmeyen dostlar, arkadaşlar, Galatasaraylılar, Fenerbahçe maçından sonra "Hocam Galatasaray'ı nasıl buldunuz" diye sordular. Hiç düşünmeden "Mehter Takımı gibi... Nasıl ki, siz yandaşlar tribün gösterisini Mehter Marşı ile sunduysanız, Galatasaray'da Mehter Takımı gibi oynadı. İki etkinlikte birbiriyle son derece uyumluydu" dedim.

Aslında benimki de iş değil! Takım, Fenerbahçe'yi iki güzel gol ile yenmiş, herkes tadını çıkartıyor, ben ise pişmiş aşa su katar duruma düşüyorum. Ama ne yapalım ki, ömrümde hiçbir zaman sonuca göre konuşmadım, yorum yapmadım. Fenerbahçe'ye atılan iki golü çıkartırsanız geriye futbol adına bir şey kalmaz. Zaten Galatasaraylıların çoğu da bu gerçeği görmüştü.

Henüz sezon başında takımlar kurulurken nasıl bir yol izleyecekleri üç aşağı beş yukarı belli olur. Defalarca yazdım, bir daha altını çizeyim; Galatasaray Olcan Adın'ı transfer ediyorsa kulübün küçülme amacı ortaya çıkar. Galatasaray artık bir şirkettir. Şirketler zaman zaman geriye çekilip küçülme politikası izleyebilirler. Ancak bunu halka, yandaşlarına anlatmak zorundadır. Olcan Adın'ı transfer edeceksiniz, sonra da dördüncü yıldız ve Avrupa da başarı sözü vereceksiniz. Bu olmaz!

Olcan Adın geleceği olan bir futbolcu olur, gelişmesi için her maçta oynatırsınız. Bu anlaşılabilir. Ancak Başakşehir'de oynaması tartışılabilecek, yolun sonuna doğru yaklaşan bir futbolcuyu kadronuza katıp, onu büyük transfer olarak sunarsanız, Başakşehir size yaptığınız yanlışı anımsatır.

Galatasaray son üç sezonun ikisini şampiyon bitirdi. Her yıl şampiyon olacak diye bir koşul yok. Ama Galatasaray'ın Mehter Takımı gibi oynamaya da hakkı yoktur. Galatasaray'ı böyle oynatmak için İtalya'dan hoca getirmekte anlamsızdır. Futbolcular da kendi başına bu kadar oynayabilir.

Puan cetveline bakıldığında ortada olumsuz bir durum görülmeyebilir. Ama dedim ya, benim sonuçla, puan cetveliyle ilgim yoktur. Futbol alanında ortaya konulan futbola baktığımda Galatasaray'ın durumu endişe vericidir.