02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Gezi'cilerden daha nasıl intikam alınacak ki?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Başta Taksim'de olmak üzere ülkenin dört bir yanında; sokaklarda acımasızca ve öfkeyle dövüldüler... Copla, sopayla, demirle, satırla!..

Meydanlarda üzerlerine TOMA'larla su sıkıldı, yerlerde sürüklendiler, saçlarından savruldular...

Ali İsmail'ler gibi, Ethem Sarısülük'ler gibi sokaklarda vahşice öldürüldüler...

Evleri basılarak gözaltına alındılar, işkenceye uğradılar, cezaevlerine atıldılar...

Bursları kesildi, okullarında baskı gördüler, yurtlarından atıldılar ve dışlandılar...

Sokaklarda satırlı tetikçilerin mahalle baskısına uğradılar, bazen eşkıya, bazen "çapulcu", bazen de ne yazık ki gafiller tarafından "terörist" ilan edildiler...

Kimi zavallılar tarafından "Gezi" çadırlarında ilişkiye girmekle ya da camide içki içmekle bile suçlandılar...

Onları destekleyen sanatçılar "esrarkeş" olarak gözaltına alındılar, medyaya malzeme yapıldılar...

Tüm bunlar yetmemiş olacak ki, gençleri şimdi de "ahlaksız" ilan ettiler... İşte öğrenci evlerine yönelik ikiyüzlü baskının, harem-selamlık dayatmasının bir nedeni de "Gezi"cilerden ısrarla intikam alma ve sindirme çabasıdır... Bu baskı aynı zamanda gençleri cemaat evlerine yönlendirme operasyonudur...

Bakalım Milli Görüş gömleğini üzerinden hiç çıkartmayan AKP zihniyeti gerçek yüzünü göstermek için toplumu ve en önemlisi de duyarsız kitlelerin demokrasi ve özgürlük kavgasında lokomotif olan cumhuriyet gençliğini daha ne kadar baskı altına alacak?.. Hem de Atatürk'ün çağdaş cumhuriyeti gençlere bıraktığını unutarak!!!

Aferin CHP gençliğine...

Önceki gün toplanan CHP MYK'da, Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği "öğrenci evleri" konusu da tartışılmış. Toplantıda, "bu konuya sessiz kalınmaması" istenmiş...

Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile Gençlik Kolları'nın eylem yapması yönünde karar alınmış... Bugünden itibaren birçok il ve ilçede "kızlı- erkekli" öğrenci evleri eylemi yapılacakmış...

CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız, "18 yaşını geçmiş reşit bireylerin yan yana yaşayabilmesinin özgürlük" olduğunu belirterek şöyle demiş:

"Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Her birey özgürce özel hayatını sürdürebilir. Başbakan ahlak bekçiliği yapmasın. Cumartesi gününden itibaren sokağa çıkacağız. Sükûnetimizi bozacağız. Eğer öğrenci evlerini denetleyecekse, hurafelerle ve bağnaz düşüncelerle abi-abla sohbetlerinde gençleri tarikatların ve cemaatlerin finansal kapitalizminde hizmetkârı yapan düzeni denetlesin."

Aferin İrfan Yıldız ve arkadaşlarına... Yurttaşlarımız da ülkeyi karanlığa götürmeye çalışanlara karşı CHP Gençlik Kolları'nı yalnız bırakmasın...

Haydi 10 Kasım'a...

Genelkurmay birkaç gün önce açıklamıştı; yalnızca Ekim ayında 800 bin kişi Atatürk'e bağlılığını bildirmek için Anıtkabir'i ziyaret etmiş...

Yarın 10 Kasım... Bize çağdaş bir cumhuriyet bırakan Atatürk anılacak... Milyonlar O'na özlemini bir kez daha dışa vuracak...

İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, "Türkiye'nin Atatürk Devrimi'ne ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek, "Bütün yurttaşlarımızı 10 Kasım günü saat 9'u 5 geçe, bütün kentlerimizin Cumhuriyet Meydanlarında, Atatürk Anıtları önünde toplanarak, Atatürk'ün büyük iktidar yürüyüşünde saf tutmaya çağırıyoruz" diye çok anlamlı bir çağrı yapmıştı...

Bu ülkede hilafet peşindeki güruh yalnızca cumhuriyeti yıkmak için uğraşmıyor... Cumhuriyetin kurucusunu da; adını devlet nişanlarından bile silerek unutturmaya çalışıyor... Hem de utanmadan, sinsice ve zavallıca...

Siz; iktidar, hatta muhalefet liderinin bile ısrarla "Mustafa Kemal" diyerek Atatürk'ü ve devrimlerini unutturma hastalığına yakalanmasını da boş verin!.. Atatürk'ü unutmayın ve gafillerin biçare çırpınışına rağmen asla ve asla unutturmayın...

Duyarlılık gösterdiğiniz ulusal bayramlarda olduğu gibi yarın da ailenizle, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla birlikte Atatürk anıtlarının önünde olun... Cumhuriyetin ve Ata'nın sahipsiz olmadığını bir kez daha dosta düşmana duyurun...

Başbakan'ın bilmediği kaide!..

Stockholm'de İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ile ortak basın toplantısı düzenleyen AKP lideri Erdoğan'a, "Türkiye'de, cihatçı ve El Kaide ile ilgili grupların sayısının artması ve Suriye sınırında Türkiye'yi transit olarak kullanmasını nasıl açıklıyorsunuz?" diye sorulmuş...

Erdoğan da ne ilginç ki, "Böyle bir grup mu varmış? Ellerindeki belgeleri nedir? El Nusra ve Kaide gibi örgütlerin ülkemizde barınmaları söz konusu olamaz" demiş!..

Erdoğan ya takiye yapıyor ya da dünyadan bihaber danışmanları kendisini iyice yanıltıyor...

Çünkü Türkiye, yalnızca El Kaide'in "ileri karakol" gibi kullandığı bir ülke değil, örgütün barınma, üslenme ve geçiş yeri olarak da kullandığı potansiyel bir bölge... İstanbul-Gaziantep-Ağrı güzergâhı da örgütün bir numaralı barınma ve geçiş hattı...

Böyle bir potansiyel olmasaydı; El Kaide, 2003'te yani AKP iktidarında, hem de Ramazan ayında İstanbul'da iki sinagog, İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC Genel Müdürlüğü'ne bombalı araçlarla saldırı düzenleyerek, 60 kişiyi öldürebilir miydi?..

Erdoğan, 600 kişinin de yaralandığı kendi iktidarı dönemindeki en büyük El Kaide saldırılarından birini nasıl da unuttu?..

Türkiye'de bir "cihatçı" potansiyel olmasaydı ve giderek büyümeseydi, El Kaide Antep'te 13 saat boyunca silahlarıyla polise direnebilir miydi, ABD'nin İstanbul Konsolosluğu'nu basarak polisle çatışabilir miydi?..

Türkiye'nin Suriye'yi kuşatma çabaları, El Kaide'yi 2003'teki gücünün en az yüz katına ulaştırdı... Dinci dernekler tarafından Suriye'ye gönderilen yüzlerce Türk genci, El Kaide saflarında Şam rejimine karşı savaşıyor... Bunların birçoğu çatışmalarda öldürüldü!..

Türk Hizbullahı parti kurarak (Hüda-Par) siyasallaşınca yerine Türk El Kaidesi geçti... Eski Hizbullahçılar da artık El Kaide saflarında...

Sözü fazla uzatmaya gerek yok; başbakan, El Kaide'nin Türkiye'de nasıl örgütlendiğini öğrenmek istiyorsa kendisine 2003'te yazdığım "El Kaide Turka" adlı kitabımı da öneriyorum...